SEVGİLİ PEYGAMBERİMİZ HZ. MUHAMMED (S.A.V.)

Peygamber efendimiz alemlere rahmet olarak MS.571 yılında Mekke’de dünyaya gelmiştir. Annesinin ismi Amine, babasının Abdullah’tır. Daha küçük yaşta yetim kalan peygamberimizi önce dedesi Abdulmuttalip, onun da vefatından sonra amcası Ebu Talip sahip çıktı.
Hz. Muhammed çalışmayı seven , dürüstlüğü ile tanınan, herkese karşı merhametli bir kişiydi. Bu özelliğini bilen Mekkeliler emanetlerini ona verirler onu çok severlerdi. Onun en yakın arkadaşı ise Ebubekir’di. Gençlik yıllarında haksızlığa uğrayanların hakkını savunan , zayıfları koruyan Hılful Füdul (erdemliler birliği) adlı bir guruba katıldı. Peygamberimiz ticaret ile geçimini sağlarken Hz. Hatice ile tanıştı ve kısa süre sonra evlendiler. Bu evlilikle Hz. Hatice’den çocukları oldu.
610 yıllarında peygamberimiz, artık olgunlaşmış, herkes tarafından tanınan, ailesine bağlı bir insandı. Fakat çevresinde gördüğü yanlış inançları, kötülükleri putlara tapan ve onlardan yardım uman insanları gördükçe onlardan uzaklaşıyor ve yalnız kalabileceği yerlere, örneğin Hira mağarasına, gidiyordu.
Nihayet Hira’da yalnızken Cebrail meleği Allah’tan ilk ayetleri getirdi ; “Oku yaradan rabbinin adıyla oku!..O insanı alaktan yarattı…” Ona ilk inanan ve Müslüman olanlar yakın çevresiydi ; Hz.Hatice , Hz.Ebubekir , Hz.Ali , Hz.Zeyd . İslam dinini insanlara anlatmakla görevlendirilen peygamberimize inanmayanlar onun putlara hakaret ettiğini ve insanları kendi yoluna döndürdüğünü söyleyerek saldırmaya başladı. İslam çığ gibi büyüyordu. Mekke ikiye ayrılmıştı, putperestler ve iman edenler… Müminler çok büyük zulümlere ve işkencelere uğruyor , müşrikler ise zevk ve bolluk içinde yaşıyorlardı .
Daha fazla baskılara dayanamayan Müslümanlara önce Habeşistan’a hicret izni verildi. Orada çok iyi karşılandılar. 622 yılında da Medine’ye hicret (göç) ettiler. Peygamberimiz , en yakın dostu Hz.Ebubekir ile birlikte en son ve gizlice hicret etti. Müslümanlar Medine’de birleşti . Peygamberimiz önce Ebu Eyyüb el-Ensari’nin evinde misafir oldu. Sonra ise Mescid-i Nebi ( Peygamber Mescidi ) ve yanında peygamberimiz için küçük ve sade odalar inşa edildi.
Medine’de rahat bir ortam bulan müminleri putperest Müşrikler yine huzur vermedi. İslamı tamamen yok etmek istiyorlardı. Bu yüzden üç defa savaşa girdiler ; Bedir , Uhut ve Hendek savaşları gerçekleşti. Her birinden daha güçlü çıkıldı. Hudeybiye’de antlaşma yapmak zorunda kaldılar. Artık taarruz sırası Medine’de yani Müslümanlardadır. Koskoca bir ordu Mekke önünde. Çaresiz müşrikler evlerine kapanırlarken Müslümanlar da önce Kabe’ye , Allah’ın evine, girdiler. Putlarla birlikte kafalardaki cehalette kırıldı.
İslam tüm insanlara gönderilen din olduğuna göre onu tüm insanlığa duyurmak gerekti. Hz. Muhammed (S.A.V.) hayatı boyunca bunun için çalışıp çabaladı. Elçiler göndererek kralları sultanları valileri ve tüm insanları İslam’a davet etti. Gönderdiği mektubu yırtan krallıklar yok oldu ülkesi Müslüman oldu. Bazen bir tek kişiye bazen binlerce insana anlattı. Bazense anlatmaya gerek yoktu. Onu tanıyan onu gören Müslüman oluveriyordu. Onun ahlakını, edebini, kişiliğini tanımak yetiyordu. Onunla konuşmak bir yana izlemek bile ne güzeldi.
Görevini tamamlayan ve arkasında büyük bir medeniyeti Müslümanlara miras bırakan Peygamberimiz 632 yıllarında Medine de vefat etti. Bütün kainat sustu. Diller konuşamadı. Gözler doldu taştı. Kimi kabul etmek istemedi bu haberi. Kimisi “ne olacak şimdi” diye düşünüyordu. “O olmadan nasıl yaşarız bir meselemiz olduğunda kime gideriz.” Hz. Ömer bile yıkılmış harap olmuştu. İslam artık yayılmayacak mı dünyaya? Tam bu sırada Hz. Ebubekir’in dudaklarından yürekleri okşayan, insanları uyandıran şu sözler çıktı “ Kim peygambere inanıyorsa O artık aramızdan ayrılmıştır, kim Allah’a iman ediyorsa O ölmez ve daima yaşamaktadır…”
Peygamber efendimizin doğum yıldönümünde onu rahmetle anıyoruz. Onun hayatı bizim için örnek bir hayat. Ahlakı bizim için örnek bir ahlak. Onu sevene ne mutlu, onu tanıyana ne mutlu. Onun sevdiğini seven sevmediği şeylerden uzak duran Müslüman bir kişi olmak temennisiyle…
Alperen KILIÇ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder