Evrende Bir Düzen Vardır

5.sınıf 1.ünite
DERS NOTLARI:
1. Evrende Bir Düzen Vardır.
Kırlardan rast gele koparıp kokladığımız bir çiçekten, içinde yaşadığımız dünyamızdan binlerce defa daha büyük olan güneşe kadar her şey ne kadar mükemmel.
Her an almak zorunda olduğumuz nefesimizdeki düzen, periyodik aralıklarla kırptığımız göz kapaklarımız, duymamızı sağlayan kulağımız, yaşamamızı sağlayan ritim harikası kalbimiz.
Bakmaya doyamadığımız denizin ufkunda doğan güneşin sulardaki altın sarısı görüntüsü ve derken tepelerin ardından solan bir yaprak gibi batışı.
Yaz, kış tepelerinde karların eksik olmadığı, aynı anda eteklerinde binlerce çeşit çiçeğin burcu burcu koktuğu ve yüzlerce çeşit yeşilin birbirini sarmaladığı yüce dağlar.
Minik bir yavrunun gözlerinde bulunan sevinç, huzur ve tatlılık, minicik bir kuzuda var olan ürkek sevecenlik, kanatlarını çırpıştırarak uçan minik bir serçenin üzerindeki çekingenlik.
Her baharda birlikte yeşeren ve yeniden dirilen doğanın, her sonbaharda tekrar ölüm uykusuna dalışı.
Yağmurların yağışı, rüzgârın esmesi, güneşin dünyamızı ısıtması ve ışıtması, gök yüzünde bir kandil misali gece lambası gibi parlayan ay ve onun çevresini süsleyen milyonlarca gezegen, ışığı görünen ve görünmeyen milyonlarca yıldız evrende sarsılmaz ve asla inkâr edilemez bir düzenin var olduğunu bizlere göstermekte.
En iyi ressamdan daha iyi ressam, en iyi heykel tıraştan daha iyi heykel tıraş, en iyi sanatkârdan daha iyi sanatkâr, en iyi mimardan daha iyi mimar ve en iyi mühendisten daha iyi mühendisin varlığını görmek, görmesek bile anlamak pek de zor olmasa gerek.
“Üstlerinde kanatlarını açıp kapatarak uçan kuşları (hiç) görmediler mi?Onları (havada) Rahman olan Allah’tan başkası tutmuyor.”(1) diyen Kur'anıkerim’in bu âyeti kuşun kanadına dikkatimizi çekerek,Allah’ın varlığına işaret ederken, bir başka âyette de “(insanlar) devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yer yüzünün nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı?”(2) diyerek de O’nun varlığını görmemenin imkânsızlığına işaret etmektedir.
Yüce Allah görmeyi bilenlerin her yerde ve her şekilde gördüğü, görmeyi bilmeyenlerin ise her türlü mucizeye rağmen bir türlü göremediği bir hakikattir.
O’nun varlığını belgeleyen evrenin âyetleri görünen, O’nun varlığını belgeleyen Kur’an’ın âyetleri ise,okunan âyetleridir.
2. Beni, Ailemi ve Her Şeyi Yaratan Allah’tır
Beni, ailemi ve çevremdeki her şeyi var edenin Allah olduğuna inanıyorum.
Hiçbir şeyin kendiliğinden var olmadığını görüyor, aksine var olan her şeyin Allah(cc) tarafından özenle yaratıldığına inanıyorum.
Varlığımı borçlu olduğum annem ve babamı da diğer anne ve babaları da var edenin Allah(cc) olduğunu şu âyetleri okuduğumda çok daha iyi hissediyorum.
“Sizi biz yarattık. Tasdik etmeniz gerekmez mi? Söyleyin öyleyse, (rahimlere) döktüğünüz meni nedir?Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratan biz miyiz?”(3)
Hayatta yok iken beni var eden, hiçbir şeye gücü yetmez bir bebekken her şeyi anlayan, bilen ve güç yetiren olgun bir insan olmamı sağlayan sadece O’dur.Benim dünyaya gelmeme sebep olan annemin ve babamın kalbine şefkat, gönlüne sevgi koyan da sadece O’dur.
Bu dünyada her şey Allah’ın eseridir. Tek yaratıcı O’dur. Yiyeceklerimizi, içeceklerimizi de yaratan O’dur. O, yaşattığı için yaşıyor, O öğrettiği için biliyoruz. Doğumumuz O’nun izniyle olduğu gibi ölümümüz de O’nun emriyle olacaktır.
Şu pırıl pırıl gökleri
Sizi barındıran yeri,
Yediğiniz nimetleri,
Veren Allah’ı tanıyın
Her şeyi yaratan Allah’ın, yarattığı her şeyi yerli yerinde, faydalı ve sadece insan için yarattığına inanıyorum.Bu inançla O’na dualar ediyor ve bu inançla O’na şükrediyorum.
3. Allah’ın Eşi ve Benzeri Yoktur
“Deki: O Allah bir tektir. Allah hiçbir şeye muhtaç değildir. O, doğurmamış, doğrulmamıştır. O’nun eşi ve benzeri yoktur.”(4)
Yerin ve göklerin yegâne yaratıcısı sadece O’dur. Yaratıcılığında ve rızıklandırıcılığında ortağı (eşi) olmayan tek ma’bud da O’dur.
O’nun zatına ve sıfatlarına denk her hangi bir varlık da kesinlikle olamaz. Yarattığı sonsuz denebilecek nitelikteki nimetlerin bize ulaşması da ancak O’ndan başka hiçbir varlıkla mümkün değildir.
Hükmünün her yerde geçtiği, ol dediği her şeyin boyun eğerek hemen olduğu tek güçlü varlık da O’dur. Kendisinden başka ilâh olmayan tek ilâh O’dur.
“Eğer yerde ve gökte Allah’tan başka tanrılar bulunsaydı, yer ve gök, (bunların nizamı) kesinlikle bozulup gitmişti. Demek ki arşın Rabbi olan Allah, onların yakıştırdıkları sıfatlardan münezzehtir.”(5)
Şu halde Allah birdir. Eğer ilâhlar birden fazla olsa idi, bu ilâhlar birbirleri ile anlaşamazlar, birinin yaptığına, yarattığına diğeri karşı çıkardı, o zaman da âlemde düzenden eser kalmazdı.
Halbuki, âlemde eşsiz bir nizam (düzen) mevcuttur. Öyle ise Allah vardır, birdir ve eşi benzeri yoktur.
4. Allah Her Şeyi İşitir, Bilir ve Görür
Allah her şeyi işiticidir. O’nun işitmesi yani duyması insanoğlu gibi sınırlı değil, aksine sınırsızdır. Bütün sesleri aynı anda duyar. Birini duyması diğerini duymasına engel değildir. Kulların dualarını ister sesli olsun ister sessiz olsun, muhakkak duyar ve onları kabul eder.
Bizler O’nun her şeyi işittiğini bilir, inanır ve kabul ederiz. Bu inançla ve bilinçle konuşur ve bu inanç ve bilinçle davranırız.
Allah Bakara sûresinin 181. Âyetinde “...Şüphesiz Allah (her şeyi) işitir ve (her şeyi) bilir.” Buyurmaktadır.
Yüce Allah her şeyi işittiği gibi aynı şekilde her şeyi de bilir. Olmuşu, olacağı yani geçmişi ve geleceği ve şu anda olanı en ince ayrıntılarına kadar bilir. Çünkü O, sonsuz bilgi sahibidir. O’nun bilgisi kusursuz (tam) bilgidir.
“O karada ve denizde ne varsa bilir;Onun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez.... (6) diyen Kur'an âyeti Yüce Allah’ın ilminin derinliğini anlatır. Allah’ın bilmesi asla bizim bilmemize benzemez. Bizler bilmek için çeşitli araçlara ihtiyaç duyarken, O hiçbir araca ihtiyaç duymadan bilir. O’nun bilgisinde ne artma ve ne de eksilme olur. Çünkü O’nun bilgisi tamdır.
Allah’ın işitmesi ve bilmesi nasıl sınırsız ise, görmesi de sınırsızdır.
Bizler aydınlıkta görür, karanlıkta görmeyiz; fakat O görür. Bizler bir engel var ise öteyi göremeyiz. Fakat O, engellere rağmen her şeyi görür. Bütün canlı varlıklar görmek için bir organa ihtiyaç duyarken, O, vasıtasız görür. O’nun görmesi kusursuzdur.
“Şüphesiz yapmakta olduklarınızı noksansız görür..”(7) diyen Kur'an âyeti Allah Tealâ’nın tüm davranışlarımızı an be an gördüğünü vurgular.
İşitmesi sonsuz, bilmesi sonsuz ve görmesi sonsuz olan, kâinatın tek sahibi Allah Teâlâ biz kullarına şah damarımızdan daha yakındır.
5. Allah’ın Her Şeye Gücü Yeter
Allah yerin ve göklerin eşsiz yaratıcısıdır. “Bir şeyin olmasını isterse, ona ol! Der ve o da oluverir.”(8) Her varlık O’na boyun eğer,ister iradesiyle, ister iradesi dışında.
Çünkü Allah her şeyin üstünde bir güce ve kudrete sahiptir. O’nun gücü sınırsız ve tamdır.
Yaratılmış bütün varlıklar güçlerini O’ndan alırlar. O’nun mutlak gücü olmaksızın canlı cansız hiçbir varlık hayatiyetini devam ettiremez.
Güçlülere güç veren O’dur. Güçsüzlerin güç dileyeceği varlık da O’dur. Gücün kudretin ve kendi kendine yeterli olmanın tek örneği de sadece kendisidir.
“Ne göklerde ne de yerde Allah’ı aciz bırakacak bir güç vardır. O, bilendir, güçlüdür.”(9)
Bir tohumluk çekirdek içinde binlerce yaprağı ve binlerce meyveyi gizleyen O’dur. İnsanları çeşit çeşit bedende ve çeşit çeşit dilde yaratan da O’dur. Gökleri direksiz yaratan da rüzgârlar sayesinde yağmur yüklü bulutları ülkeden ülkeye gezdiren de O’dur.
Kırları yaratan da , kırlardaki renk renk çiçekleri yaratan da O’dur. Denizleri yaratan da, denizlerdeki milyonlarca varlığın kaderini ve rızkını tayin eden de O’dur.
Çünkü, kâinatın tek sahibi ve sahipliğinde ortağı olmayan Kâdir-i mutlak (tartışmasız en güçlü) tek varlık da ancak O’dur.
6. Allah Bizimle Beraberdir
Bizleri yaratan ve hangimiz güzel iş ve davranışlarda bulunacak diye tespit maksadıyla yer yüzüne gönderen Yüce Allah tabii olarak her an ve her yerde bizimle beraberdir.
O asla bizleri yer yüzünde yalnız ve başıboş bırakmamıştır. Hz. Âdem’den bu yana gönderdiği kutsal kitaplarla ve seçilmiş elçilerle sürekli bizleri kendisinden haberdar etmiştir.
Bizler ne yaparsak yapalım, O mutlaka bizi görmekte ve ne söylersek söyleyelim, mutlaka bizi işitmektedir. Kutsal kitabımız Kur'an’ın bir âyetinde Allah Teâlâ bu yakınlığı şöyle ifade eder:
“Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından (can damarından) daha yakınız”(10)
Bizlerin gönül huzuru ve tüm samimiyetimizle O’na karşı yaptığımız dualarımıza, dilek ve temennilerimize er veya geç mutlaka cevap veren ve ilâhî makamında kabul eden de O’dur.Hepimiz yaşarken hiç ummadığımız bir anda yardımını ve desteğini çeşitli vesilelerle görür ve hissederiz. Bu yardımın ve desteğin ifadesini Kur'an-ı Kerim’in bir âyetinde şöyle okuruz:
“De ki, Karanın ve denizin karanlıklarından (tehlikelerinden) sizi kim kurtarır ki? (O zaman) O’na gizli gizli yalvararak ‘eğer bizi bundan kurtarırsan andolsun şükredenlerden olacağız’ diye dua edersiniz. De ki, ondan ve bütün sıkıntılardan sizi Allah kurtarır.”(11)
Allah Teâlâ’nın bizlerle olan beraberliği asla belli vakitlerde ve belli yerlerde değildir. Biz O’nu ister analım ister anmayalım, O muhakkak bizlerden haberdardır. O’nun bizlerle olan yakınlığı maddî ölçülerle ölçülemez. O bize en yakınımızdan daha yakın ve en güvendiğimizden daha güvenilirdir.
Allah (cc) tüm kullarını sınırsız rahmet ve sevgisiyle, sınırsız şefkatiyle ve sınırsız kudretiyle kuşatan yüceler yücesi Rabbimizdir.
7. Kelime-i Tevhid ve Kelime-i Şehadeti’ Öğreniyorum.
Kelime-i Tevhid = “Lâ ilâhe illallah”
“Allah kendisinden başka ilâh olmayan tek ilâhtır.”
Kelime-i Şehâdet
“Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden Abduhu ve Resûluhu”
“Şehadet (tanıklık) ederimki, Allah’tan başaka ilâh yoktur.Hz. Muhammed O’nu kulu ve elçisidir.”
Dipnotlar
(1) Mülk , 67 /19
(2) Gâşiye , 88 / 17,18,19,20
(3) Vâkıa , 56 / 57,58,59
(4) İhlas , 112 / 1-4
(5) Enbiya , 21 / 22
(6) En’am , 6 / 59
(7) Bakara , 2 /110
(8) Yasin , 36 / 82
(9) Fâtır , 35 / 44
(10) Kaf , 50 / 16
(11) En’am ,6 / 63-64

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder