Fen ve teknoloji dersi deneyleri

MİKROSKOP YAPISININ TANITILMASI

HAZIRLIK SORULARI:

1-Mikroskop ne işe yarar? Araştırınız.

2-Mikroskop çeşitleri nelerdir? Nerelerde kullanılır?

Mikroskop genel anlamda gövde kolu ve alt kaide olmak üzere iki kısımdan oluşur.

Bütün diğer parçalar bu iki parça üzerine yerleştirilir.

Mikroskopların hareketli bir nesne tablası vardır. Bu nesne tablası kaba ve ince ayar

kontrol düğmeleri ile aşağı ve yukarı hareket ettirilebilir.Lam ve lamel( preparat ) iki nesne klipsinin

altına gelecek şekilde nesne tablasının üzerine yerleştirilir.

45 derece açılı tüpün üst kısmında değiştirilebilir bir oküler bulunmaktadır. Alt kısmında ise objektiflerin sabitlendiği bilye yataklı ve dört objektif yuvalı hareketli bir revolver

vardır. Bir mikroskobun büyütmesi şu şekilde hesaplanır:

MİKROSKOP BÜYÜTMESİ= OKÜLER X OBJEKTİF

(Örneğin oküler 5x, objektif 40x olan bir mikroskobun büyütmesi = 5 X 40 = 200 olur.)

Mikroskopta aydınlatma bir tarafı düzlem/ iç bükey ayna ve tablanın altındaki iris diyafram

İle yapılmaktadır.

Mikroskopta inceleme esnasında yapılması gerekenler şunlardır:

( Görüntünün odaklanması )

1-Preparatı ( lam ve lameli ) nesne tablasının üzerindeki sıkıştırma klipslerinin altına yerleştirin.

2-Her zaman için en düşük büyütme seviyesi olan objektif ile çalışmaya başlayın.

3-Kaba ayar düğmesi ile nesne tablasını en üst seviyeye çıkartıncaya kadar tablanın kenarına bakın.

4-Daha sonra tüpe bakarak preparattaki görüntü belirinceye kadar kaba ayar düğmesini aşağıya

doğru çevirin.

5-Kaba ayar yapıldıktan sonra ince ayar düğmesi ile keskin bir görüntü alıncaya kadar ayar yapın.

6-Büyütmeyi arttırmak için hareketli revolveri saat yönünde çevirerek ve her objektif değişikliğinde

sadece ince ayar düğmesini ayarlayarak görüntüyü odaklayabilirsiniz.

7-Her büyütmede ışığa gereksinim artacağından iris diyafram daha fazla açılmalıdır.

Mikroskop kullanımından sonra dikkat edilmesi gereken hususlar:

1- Mikroskop sadece gövde kolu üzerinden tutulmalı ve taşınmalıdır.

2-Objektifi tüpteki oküler ile birlikte en düşük büyütme seviyesine getirip bırakınız.

3-Aydınlatma sistemini kapatmayı unutmayınız.

4-Toz, mikroskop ve optik aksamın en kötü düşmanıdır. Bu nedenle mikroskobun hassas iç bölümlerine tozun girmesini engellemek için herhangi bir objektifi veya oküleri kesinlikle mikroskop üzerinden çıkartmayınız.

5-Eğer mikroskobun gövdesi ve tablası tozlu ise, tozun silinmesi için yumuşak pamuklu bez parçası kulanınız.

6-Tüm bu işlemlerden sonra artık mikroskobu koruma örtüsüyle örtebilirsiniz. (veya çantasına yerleştirebilirsiniz. )

PROTİSTALARIN İNCELENMESİ

Deneyin Amacı: Sularda yaşayan bir hücreli canlıların mikroskopla incelenmesi

Hazırlık Soruları:

1: Havuz, göl ve birikinti sularının içilmesinin ne gibi tehlikesi vardır? Araştırınız.

2: Sıtma ve Dizanteri hastalıklarının sebeplerini tartışınız.

Kullanılan Araç ve Gereçler:

1- birikinti veya akvaryum suyu

2- kavanoz ve kapağı

3- çürümüş maydonoz veya marul yaprağı

4- ot

5- mikroskop

6- lam ve lamel

7- damlalık

Deney Düzeneği:










Deneyin Yapılışı:

1-Temiz kavanozun yarısına kadar Akvaryum suyundan koyup içine ot, çürük maydonoz yaprağı koyup kapağını kapatıp loş (az ışıklı) bir ortamda 4-5 gün bekletiniz.

2-Bu sürenin sonunda kavanozdaki sudan birkaç damla alıp lam üzerine damlatınız ve lameli üzerine kapatınız. Mikroskopta inceleyiniz.

Deney Sonucu:

Mikroskopta bir hücreli canlıların çoğalmasını görebiliriz.

Teorik Bilgi:

Bir hücreden meydana gelen Protistalar sularda yaşarlar, mikroskopla görülebilirler. Basit yapılı olmalarına rağmen çok hücrelilerde görülen hayatsal faaliyetlerin tümünü yaparlar. Bölünerek veya sporla çoğalırlar. Hareketlerini sağlayan sil, kamel ve yalancı ayak gibi organelleri vardır.

HAVA OLAN YERE SU GİREMEZ

Deneyin amacı:Dereceli silindire hapsedilen havanın yerine suyun girmediğini görmek.

Hazırlık Sorusu:

Bir su bardağını ters çevirip içi su dolu büyük bir kaba daldırdığınızda bardak su almaz. Nedenlerini araştırınız.

Kullanılan araç ve gereçler:

1.beherglas

2.dereceli silindir

3.mantar tıpa

4.su

Deney düzeneği:

Deneyin yapılışı:

1.Beherglasa yarıdan biraz fazla su doldurunuz.

2.Su üzerine mantar tıpayı bırakınız.

3.Dereceli silindiri ağız kısmı aşağıya gelecek şekilde ve mantarı içinde kapsayacak şekilde suya dik olarak daldırınız.

4.Dereceli silindiri beherglas içinde aşağıya doğru batırırken mantarın durumunu gözleyiniz.

Deneyin sonucu:

Dereceli silindiri suya daldırdığınızda, mantarın dereceli silindir üzerinde yükselmediğini görürsünüz. Bu olay, dereceli silindir içindeki havanın, suyun girmesine engel olduğunu gösterir.

Teorik Bilgi:

Dereceli silindiri ters çevirip su içine dik olarak batırdığımızda dereceli silindirdeki havanın basıncı suyun yaptığı basınçtan fazla olduğu için dereceli silindir içine su dolmaz. Çünkü hava bir yer kaplar ve aynı anda onun yerini diğer bir madde (su) dolduramaz.

DİYAPAZON VE KUTUSU

Deneyin Amacı: Sesin cisimlerin titreşmesinden meydana geldiğini görmek.

Hazırlık Soruları:

1.Sesin nasıl oluştuğunu araştırınız.

2.Saz telini çekip bıraktığınızda neler gözlersiniz? Araştırınız.

Kullanılan Araç Ve Gereçler:

diyapazon ve tokmağı

Deney Düzeneği:

Deneyin Yapılışı:

1.Diyapazonu kutusundan çıkarınız ve tokmağı ile vurunuz.

2.Diyapazonu rezonans kutusundaki yerine yerleştirip, tokmağı ile vurunuz.

3.Meydana gelen sesleri karşılaştırınız.

Deney Sonucu:

Diyapazonu kutusundan çıkarıp, tokmağı ile vurduğunuzda diyapazon çatalının titreşmesi sonucu sesi duyarsınız. Ancak diyapazonu kutusuna yerleştirip, tokmağı ile vurduğunuzda meydana gelen ses daha şiddetlidir. Çünkü diyapazonla beraber rezonans kutusu da ses verir.

Teorik Bilgi:

Ses çıkaran her madde veya cisim bir ses kaynağıdır. Diyapazon, trampet, flüt, mandolin, gitar .... birer ses kaynağıdır.

Ses kaynaklarının titreşmesi sonucu ses oluşur. Titreşim, bir cismin ileri geri gidip gelme hareketidir. Ses veren her şey titreşir. Ses veren cisimler esnektir. Esnek olmayan cisimler titreşemez.

SES VEREN DİYAPAZON TİTREŞİR

Deneyin Amacı: Ses veren diyapazonun titreştiğini görmek.

Hazırlık Sorusu:

Gök gürlediğinde camdaki titreşimin sebebi nedir? Araştırınız.

Kullanılan Araç ve Gereçler:

1.diyapazon ve tokmağı

2.su dolu beherglas

Deney Düzeneği:

Deneyin Yapılışı:

1.Diyapazon tokmağı ile vurarak titreştiriniz ve uçları beherdeki suya hafifçe değdiriniz.

2.Sonucu gözleyiniz.

Deney Sonucu:

Diyapazonun uçlarını suya değdirdiğimizde suyu zerrecikler halinde etrafa sıçrattığı görülür. Bu da bize ses veren diyapazonun titreştiğini gösterir.

Teorik Bilgi:

Ses veren cisimler titreşir. Titreşme hareketi çok hızlı olursa bu titreşimi gözümüzle fark edemeyiz.

Titreşim hareketi etrafa dalgalar halinde yayılır. Ses dalgaları havada her tarafa doğru dairesel olarak yayılır. Ses veren kaynakların titreşim hareketleri havada dalgalar halinde yayılarak kulağımıza gelir ve kulak zarını titreştirir. Böylece sesi duymuş oluruz.

SES VEREN DİYAPAZON KALAY SARKACI TİTREŞTİRİR

Deneyin Amacı: Ses veren diyapazonun titreştiğini görmek

Hazırlık Soruları:

Masaya vurduğunuzda masa üzerindeki kalemin sıçramasının nedeni ne olabilir? Araştırınız.

Kullanılan Araç ve Gereçler:

1. döküm ayak 5.iplik

2.statif çubuk 6.diyapazon ve tokmağı

3.bağlama parçası 7.kalay yaprak parçası

4.dik tutturucu

Deney Düzeneği:

Deneyin Yapılışı:

1.Döküm ayağa, statif çubuğu monte ediniz.

2.Dik tutturucu bağlama parçasına, bağlama parçasını da statif çubuğa tutturunuz.

3.Kalay yaprak parçasından küçük bir küre yaparak, iple dik tutturucuya asınız.

4.Diyapazonu, yaptığınız kalay küre sarkacın hizasında olacak şekilde yaklaştırınız.

5.Diyapazona tokmağı ile vurarak titreştiriniz ve kalay sarkaca değdiriniz ve sonucu gözleyiniz.

Deney Sonucu:

Diyapazona değen kalay sarkacın ileri geri sıçrama hareketi yaptığı görülür. Bu da bize ses veren diyapazonun titreşim hareketi yaptığını gösterir. Bu titreşim hareketi sesi meydana getirir.

Teorik Bilgi:

Titreşim hareketi yapan cisim temasta bulunduğu diğer cisminde titremesine yol açar ve titreşim sesi meydana

SES NASIL YAYILIR?

Deneyin amacı: Sesin çevreye nasıl yayıldığını ve farklı ortamlarda nasıl iletildiğini görmek.

Hazırlık Soruları:

1- Su birikintisine taş attığında suda oluşan hareketlenmeyi izleyip çıkan sesi dinledin mi?

2-Zil sesini veya arkadaşının sesini ne kadar uzaktan duyabilirsin? sebebi nedir?

Kullanılan Araç ve Gereçler:

1-boş kova

2-renkli su ( mürekkepli)

3-damlalık (yada küçük taş parçaları veya çakıl)

Deney Düzeneği:

Deneyin Yapılışı:

1- Kova içine yarıya kadar renkli su koy.

2- Damlalığa bir miktar su al ve yarısına kadar su konulmuş kovaya 40-50 cm yükseklikten bir damla su damlat. Kova içindeki su yüzeyini gözle ve sesi dinle neler gözlemledin?

Verileri Değerlendirme:

1- Su damlaları su yüzeyinde nasıl bir değişiklik meydana getirdi?

3- Değişiklik su yüzeyi boyunca devam etti mi?

Deney Sonucu:

Su damlasının su yüzeyinde meydana getirdiği dalgalar su yüzeyinde her yönde yayılır.

Teorik Bilgi:

Su yüzeyinde görülen titreşimler, su taneciklerinin titreşimidir ve bu titreşimler kaynaktan (damlanın düştüğü nokta) her yöne yayılır. Ses; taneciklerin titreşimi (salınım veya gidip gelme) ile meydana geldiğine göre ses dalgaları da su dalgalarından olduğu gibi her yönde dalgalar halinde yayılır.Taneciklerin titreşimi esnasında enerjisinin bir kısmını diğer taneciğe aktarırken bir kısmını da ısı v.b.enerji türüne dönüşebilir.

SESİN AKTARILMASI

Deneyin Amacı: Ses dalgalarını meydana getiren taneciklerin birbirlerini nasıl etkilediğini gözlemlemek.

Hazırlık Soruları:

1- Bilye oynarken bilyelerin birbirine değdiğinde hareketini gözlemle ne sonuç çıkardın?

Kullanılan Araç ve Gereçler:

6-7 adet madeni para

Deney Düzeneği:

Deneyin Yapılışı:

1- Metal paraları eşit aralıklarla bir doğru üzerinde masa veya sıra üzerine yerleştiriniz, herbirini katlayınız.

2- İlk sıradaki paraya bir kuvvet uygulayarak bir itme veriniz ve paraların hareketlerini ve hareket miktarlarını takip ediniz, neler gözlemlediniz?

Verileri Değerlendirme:

1- 1nolu para 2 nolu paraya çarpınca diğer paralar etkilendi mi?

2- En sondaki paraların hareketi ile öndeki paraların hareketlilikleri eşit midir?

3- En son para hareket etti mi? Neden?

Deney Sonucu:

1nolu paranın 2 nolu paraya çarpması sonucu diğer paralar da hareket eder fakat paraların herbirinin hareketi bir öncekine göre azdır. Çünkü paraların hareket enerjisinin bir kısmı yüzeylerin (hava, zemin ve çarpma) teması nedeniyle ısı vb. enerjilere dönüşmüştür. Ses dalgalarını meydana getiren taneciklerde ses dalgalarını taneciklerin bir sonraki taneciğe enerjisini aktarması ile yayılır.

Teorik Bilgi:

Katı, sıvı ve gaz maddelerde ses yayılırken bir tanecik titreşirken çevresindeki taneciklerinde titremesine neden olur. Onlarda diğerlerini titreştirir ve enerjilerini birbirlerine aktarır. Fakat her etkileşmede enerjilerinin bir kısmı kaybolur yani başka bir enerji türüne dönüşür.

SESİN ÖZELLİKLERİ

İşittiğimiz seslerin bazısı çok şiddetli veya hafif, bazıları ince veya kalındır. Seslerdeki bu farklar, ses kaynaklarındaki sesin oluşma sebebine bağlıdır. Buna “Sesin Özelliği” denir. Sesin özelliklerini üçe ayırmak mümkündür.

1.Sesin şiddeti

2.Sesin yüksekliği

  1. Sesin Şiddeti: Sesin kuvvetli veya zayıf olmasını ayırt etmeyi sağlayan niteliktir. Titreşen cismin denge konumu ile yapmış olduğu uzaklığa GENLİK (salınım) denir. Titreşen cismin genliği arttıkça sesin şiddeti artar, genlik azaldıkça sesin şiddeti azalır. Bir davula tokmağı ile kuvvetlice vurulursa çıkan sesin şiddeti fazla, hafifçe vurulursa çıkan sesin şiddeti az olur.

Sesin şiddeti debisel (Db) ile ölçülür. İşitme eşiğindeki sesin şiddeti 0 Db'dir. 10 Db'lik artış şiddetin iki katına çıkması demektir.

  1. Sesin Yüksekliği: sesin ince veya kalın olmasını ayırt etmeyi sağlayan özelliktir. Sesin yüksekliği, ses kaynağının titreşim hızına (frekansına) bağlıdır. FREKANS bir saniyedeki titreşim sayısıdır ve frekans arttıkça ses incelir,frekans azaldıkça ses kalınlaşır. Kulak 20 ile 2000 frekans aralığındaki sesleri duyabilir. 20 frekans altındaki sesleri duyamayız ve bu seslere enforsonik (ses altı) sesler denir. 20000 frekans üzerindeki sesleri de duyamayız. Bu seslere de ultrasonik (ses üstü) sesler denir.

Ayrıca sesi oluşturan bir cismin titreşim frekansı cismin boyuna, cinsine, kalınlığına ve gerginliğine bağlıdır. Kısa, ince ve gergin tel ince ses, kalın,,uzun, ve gevşek teller kalın ses çıkartır.

SESİN HAVADA YAYILMASI

Deneyin amacı: Ses titreşimlerinin havada nasıl yayıldığının görmek.

Hazırlık soruları:

1- Arkadaşının sesini ne kadar uzaktan tutabilirsin?

2- Yarasaların gözleri görmediği halde çarpmadan nasıl uçarlar?

Kullanılan Araç ve Gereçler:

1-plastik kuvvet

2- su

3- plastik cetvel veya kalın çelik şerit

Deney Düzeneği:

Deneyin Yapılışı:

1- Küvete suyu doldurunuz.

2- Cetveli deney masasının bir ucu boşta kalacak şekilde koyunuz ve masa üstündeki ucundan elinizle bastırınız.

3- Küveti; deney masasına cetvelin altına gelecek şekilde yaklaştırınız ve cetvel değmeyecek şekilde yerleştiriniz.

4- Su yüzeyinin durgun olmasını sağlayınız.

5- Cetvelin boşta kalan ucunu yukarıya çekip bırakınız. Şimdi su yüzeyindeki hareketi gözlemleyiniz.

Verileri Değerlendirme:

1- Cetvel titreştirdiğinde durgun su yüzeyinde ne gözlemledin?

2- Cetvelin titreşimleri suya nasıl ulaştı?

Deneyin Sonucu:

1- Ses kaynağında meydana gelen titreşim onun çevresindeki hava moleküllerinin titremesine neden olduğunu ve bu sebeple sesin yayıldığını söyleyebilir misin?

3- Sesin su dalgaları gibi havada da dalgalar halinde yayıldığını söyleyebilir misin?

Teorik Bilgi:

Ses kaynağının oluşturduğu titreşimler havada da dalgalar halinde her yönde yayılır. Ses dalgalarını göremediğimiz halde her yönden duyarak anlayabiliriz.Ses dalgaları bir enerjidir ve her ortamda (boşluk hariç) yayılır.

SESİN SUDA YAYILMASI

Deneyin amacı: Ses dalgalarının her ortamda olduğu gibi su ortamında da yayıla bileceğini görmek.

Hazırlık Soruları:

1- Deniz altlarında haberleşme nasıl olur?

2- Deniz araştırma gemileri deniz derinliklerini ve yüzeyleri nasıl tespit ederler?

3- Yunus balıkları balık sürülerinin yerini nasıl tespit eder?

Kullanılan Araç ve Gereçler:

1- su 4-lastik hortum

2- plastik küvet 5-plastik huni ( 2 adet)

3- iki adet kısa statif çubuk 6-balon

Deney Düzeneği:

Deneyin Yapılışı:

1- Plastik küvete suyu doldurun.

2- Lastik hortumun ucuna hunileri tak.

3- Huninin birine balonu gererek geçir.

4- Balon geçirdiğin huniyi suyun içine bırak.

5- Diğer huniyi kulağına yaklaştır.

6- Diğer bir arkadaşın küçük statif çubukları suyun içine soksun ve çok hafif birbirine vursun.

7- Arkadaşın dışarıda da statif çubukları birbirine hafif hafif vursun.

İki sesi karşılaştır. Nasıl bir sonuca vardın?

Deney Sonucu:

Su içinde oluşan sesi işitebilirsin. Peki sebebi nedir?

Teorik Bilgi:

Su ve hava (sıvı ve gaz) ses dalgalarını katılarda olduğu gibi iletir. Fakat ses dalgalarının her ortamdaki yayılma hızları farklıdır.

Sesin su içinde iletilmesinden su da yaşayan canlılar birbiriyle iletişim kurabiliyorlar.TAHTA SESİ İLETİR

Deneyin Amacı: Katı bir madde olan tahtanın sesi ilettiğini doğrulamak.

Hazırlık Soruları:

Tahta kapıya bir cisimle vurduğunuzda neler gözlersiniz? Tartışınız.

Kullanılan Araç ve Gereçler:

1. kurşun kalem

2.tahta masa veya sıra

Deney düzeneği:

Deneyin Yapılışı:

Masanızın veya sıranızın bir ucuna oturunuz. Elinizdeki kalemin sivri ucuyla masaya hafifçe tıklayınız. Şimdi kulağınızı masanın veya sıranın üzerine dayayınız.

Deney Sonucu:

Masaya dayadığınız kulağınıza tıklama sesleri net olarak gelir. O halde tahta sesi iletir.

Teorik Bilgi:

Tahta oluşturulan ses dalgalarını iletebildiği için tahtada iletici bir ortamdır.

DEMİR ÇUBUK SESİ İLETİR

Deneyin Amacı: Demir çubuğun sesi ilettiğini doğrulamak

Hazırlık Sorusu:

Tren raylarında tren sesini dinleyen bir çocuk trenin geldiğini önceden duyabilir mi? Nedenlerini araştırınız.

Kullanılan Araç ve Gereçler

1.statif çubuk

2.diyapozon (kutusuz)

3.diyapozon tokmağı

Deney düzeneği:

Deneyin Yapışı:

1.Çubuğu elinizle tutarak, bir ucunu kulağınıza değdiriniz.

2. Arkadaşınız diyapazonu sap kısmından tutarak, tokmağı ile diyapazon çatalına vursun.

3.Titreşmekte olan diyapazonun sapını, çubuğun öbür ucuna dokundursun

Deneyin Sonucu:

Diyapazonun sesini, kulağınıza dayadığınız statif çubuk vasıtasıyla duyarsınız. Arada statif çubuk yoksa diyapazonun sesini bu uzaklıktan net olarak duyamazsınız. O halde demir sesi havadan daha iyi iletir.

Teorik bilgi:

Ses dalgalar halinde yayılır ve ses dalgalarının yayılması için gerekli ortam iletici ortamdır ve demir ses dalgalarının iletildiği en iyi ortamlardan biridir.

SESİN HAVADA YAYILMASI

Deneyin amacı: Ses titreşimlerinin havada nasıl yayıldığının görmek.

Hazırlık soruları:

1- Arkadaşının sesini ne kadar uzaktan tutabilirsin?

2- Yarasaların gözleri görmediği halde çarpmadan nasıl uçarlar?

Kullanılan Araç ve Gereçler:

1-plastik kuvvet

2- su

3- plastik cetvel veya kalın çelik şerit

Deney Düzeneği:

Deneyin Yapılışı:

1- Küvete suyu doldurunuz.

2- Cetveli deney masasının bir ucu boşta kalacak şekilde koyunuz ve masa üstündeki ucundan elinizle bastırınız.

3- Küveti; deney masasına cetvelin altına gelecek şekilde yaklaştırınız ve cetvel değmeyecek şekilde yerleştiriniz.

4- Su yüzeyinin durgun olmasını sağlayınız.

5- Cetvelin boşta kalan ucunu yukarıya çekip bırakınız. Şimdi su yüzeyindeki hareketi gözlemleyiniz.

Verileri Değerlendirme:

1- Cetvel titreştirdiğinde durgun su yüzeyinde ne gözlemledin?

2- Cetvelin titreşimleri suya nasıl ulaştı?

Deneyin Sonucu:

1- Ses kaynağında meydana gelen titreşim onun çevresindeki hava moleküllerinin titremesine neden olduğunu ve bu sebeple sesin yayıldığını söyleyebilir misin?

3- Sesin su dalgaları gibi havada da dalgalar halinde yayıldığını söyleyebilir misin?

Teorik Bilgi:

Ses kaynağının oluşturduğu titreşimler havada da dalgalar halinde her yönde yayılır. Ses dalgalarını göremediğimiz halde her yönden duyarak anlayabiliriz.Ses dalgaları bir enerjidir ve her ortamda (boşluk hariç) yayılır.

DİNLEME ALETİ (STETESKOP) YAPABİLİRSİNİZ

Deneyin Amacı: Dinleme aletinin basit yapısını ve çalışmasını görmek.

Hazırlık Soruları:

Rahatsızlanıp doktora gittiğinizde doktor sırtınızı ne ile dinliyor? Tartışınız.

Kullanılan Araç Ve Gereçler:

1.plastik hortum (2 adet)

2.lastik hortum (kısa)

3.y boru

4. plastik huni

5. lastik balon

Deney Düzeneği:

Deneyin Yapılışı:

1.Plastik huninin ağzına lastik balon parçasını geriniz.

2.Huninin diğer ucuna kısa lastik hortumu geçiriniz.

3.Lastik hortumun açıktaki ucunu Y borusuna takınız.

4.Y borunun açık iki ucuna birer plastik hortum geçiriniz.

5.Plastik hortumların açıkta kalan uçlarını da kulaklarınıza takınız.

6.Plastik huninin ağzını arkadaşınızın göğsüne tutunuz. Kalp atışlarını duymaya çalışınız.

Deney Sonucu:

Bu deneyde hazırlanan düzenek basit bir dinleme aletidir. Kalp atışları huni İçindeki havada dalgalar halinde yayılarak iletim yoluyla kulağımıza gelir.

Doktorların kullandığı dinleme aleti (Steteskop) bu esasa dayanır.

NOT: Bu deneyi huniye lastik balon takmadan da yapabilirsiniz.

Teorik Bilgi:

Kalp atışları o bölgede bir titreşim oluşturur. Kalbin bulunduğu

Bölgeye, ağzında gergin bir zar olan huni dokundurulursa, kalp atışları huni içindeki havayı titreştirir ve ince boru yardımıyla kulağımıza gelir. Bu sayede kalp atış seslerini duyarız. Kalp atışlarını duymamızı sağlayan alete dinleme aleti veya steteskop denir. Doktorlar tarafından kalp atışlarının ritmini kontrol etmek amacıyla

Kullanılır.

Devamını Oku

CANLILARIN ÇEŞİTLİLİĞİ VE SINIFLANDIRILMASI


Doğadaki canlıların özelliklerine,yaşayışlarına ve akrabalık derecelerine ğöre gruplandırılmasına sınıflandırma denir.Sınıflandırmanın amacı;canlıları belirli bir sisteme oturtmak ve doğayı daha kolay öğrenilebilir hale getirmektir.
Bu şekilde canlıların dış ğörünüşlerine ve yaşadığı yere bakılarak yapılan sınıflandırmaya yapay(ampirik) sınıflandırma denir.Bilimsel değildir.
Tabi sınıflandırma(filogenetik) canlıların yapısal benzerliğine,akrabalık derecesine ve evrim basamaklarına ğöre yapılır.
Homolog organlar:Kökenleri aynı görevleri farklı olan organlardır.İnsanın kolu ,balinanın yüzgeci vb.Eğer iki canlı arasında homolog yapılar çok ise bu iki canlı yakın akraba olabilir.Analog yapılar çok ise bu iki canlı birbirine uzak akrabalardır.
Analog organlar:Kökenleri farklı,görevleri aynı olan organlardır.Sinegin kanadı ile yarasanın kanadı gibi.
Sınıflandırmada temel birim türdür.TÜR:Ortak bir atadan gelen,yapı ve görev bakımından benzer özelliklere sahip,doğada yalnız kendi aralarında serbestçe üreyebilen ve verimli(kısır olmayan) yavrular oluşturan bireyler toplulugudur.
A.İkili adlandırma:Birinci kelime türün bağlı olduğu cins adıdır ve büyük harfle başlar,ikinci kelime ise tanımlayıcı ad olarak kullanılır ve küçük harfle başlar.Her ikisi birden tür adı olarak gecer.
B.Sınıflandırmanın birimleri:
Alemden türe inildikçe canlılarda ortak özellik artar,birey sayısı ve farklı özellikler azalır.Türden aleme doğru gidildikçe ise ortak özelliği azalır,birey sayısı ve farklı özellikler artar.
Tür(species) Cins(genus) Aile(familya) Takım(ordu)
Sınıf(classis) Şube(filum) Alem(regnum)

Sınıflandırmada dikkat edilen hususlar= Hücre tipi sayısı ve organeller, morfolojik yapılar,üreme ve beslenme şekli,simetri şekilleri,embriyo tabakalarının sayıları,vüçüt boşlugu tipleri,vücut bölmelerinin segmentli oluşu,bulundukları ortam ve organizasyon düzeyindeki farklılıklardır.
CANLILAR ALEMİ
Canlılar hücre yapılarına göre ikiye ayrılır.
1-)Prokaryotikler :Çekirdek zarı ve zarlı organelleri olmayan hücresel yapıya sahiptirler.Bu canlılar Monera alemi olarak adlandırılır.
2-)Ökaryotikler : Zarlı organel ve çekirdeğe sahip olan canlılardır.


PROKARYOTLAR
A-)Mavi-yeşil algler: Çekirdek ve kloroplast gibi organelleri yoktur. Klorofil pigmenti stoplazmaya dağılmıştır.Bu yüzden yeşildirler. Sitoplazmaların da fikosiyanin renk maddesi olduğundan dolayı bazıları mavi renktedir.Hücre duvarları(çeperleri) selüloz içeriklidir.Mantarlar ile birlikte likenleri oluştururlar.
B-)Bakteriler
ÖKARYOTİKLER
A-)Protista Alemi: Tek hücrelidirler,çekirdek yapıları ökaryotdur.Zarla çevrili organelleri vardır.Bitki ve hayvan özelliği gösterirler.Ör:Öglena kloroplast taşır bitki özelliği gösterir,hareket ederekde hayvan özelliği gösterir.
a-)Kamçılılar b-)Amipler c-)Silliler d-)Sporlular
e-)Cıvık mantarlar Stoplazmaları çok çekirdege sahiptir.
Koloni meydana getirirler.Glikojen depo ederler.
Hücreleri amipsi şekilde ve çepersizdirler.
B-)Fungi Alemi(Gerçek mantarlar):Tamamı hetetrofdur.Çogunlukla çok hücrelidirler.Ökaryotik canlılardır.Hücre duvarı vardır.Bu duvar selolüz ve kitinden oluşturulur.Nişasta depo etmezler.Bunun yerine yağ ve glikojen depo ederler.Saprofit ve prazit olarak beslenenleri vardır.iletim demetleri yoktur.Ör:ağaç mantarı,maya mantarı,Şapkalı mantar.
C-)Bitkiler Alemi:
Kapalı Tohumlu
a-)Tek çenekli (monokotiledon) bitkiler:
-Tohum içerisinde embriyoda bir çenek (kotiledon)bulunan bitkilerdir.
-Çoğu tek yıllık otsu bitkilerdir.Yaprak parelel damarlıdır.
-Gövdede kambiyum yoktur.Kapalı iletim demetine sahiptir.
-Ksilem ve floem gövdede dagınık dizilmiştir.Ör:Mısır,buğday,palmiye
(Çenek;tohumda yer alan bitki embriyosundaki yaprak taslaklarıdır.)

b-)Çift çenekli bitkiler(Dikotiledon )
-Tohum içerisinde iki çenek vardır.
-Çogu çok yıllık(odunsu)bitkilerdir.Yaprakları ağsı damarlıdır.
-Gövdede kambiyum vardır.Açık iletim demetine sahiptir.Demetler düzenli dizilmiştir.Ör:fasulye,elma ayçiçeği,kiraz,nohut,domates

Tohumsuz (Çiçeksiz) Bitkiler:
Tohumsuzlarda kök,yaprak,ğövde tam olarak gelişmemiştir.Çicek ve tohum oluşturamazlar.Üremeleri sporla veya metagenez(döl almaşı) ile olur.
Damarsız Bitkiler:İletim demeti olmayan bitkilerdir.Kökleri yoktur.Ör:Su yosunu , kara yosunu ,likenlerdir.
Damarlı bitkiler: İletim demetleri vardır.Ör:Eğrelti otları,At kuyrukları,Kibrit otları.
Açıklama:Kısa gün bitkisi ; Kısa ışık periyotların da çiçeklenen bitkilerdir. (Tütün,pıtrak,soya fasulyesi).Uzun gün bitkisi; Uzun ışık periyotlarında çiçeklenen bitkilerdir.(Bamya , ıspanak)Nötr bitki; Bu tip bitkilerin çiçeklenmeleri fotoperiyot uzunluklarına duyarlı bir bağlılık göstermezler.(Mısır domates,kırmızı biber)

D-)Hayvanlar Alemi:

Omurgasızların özellikleri Omurgalıların özellikleri
1-Sinir şeridi karındadır 1-Sinir şeridi sırtdadır.
2-Açık kan dolaşımı var(Halkalı Solucanlar hariç) 2-Kapalı kan dolaşımı var.
3-Embriyoda Notokord yok 3-Embriyoda Notokord var.(Notokord daha sonra omurgayı oluşturur)
4-Genellikle dış iskelet var. 4-İç iskelet var.
5-Bilateral ve radyal simetri var 5-Bilateral simetri var.
6-Embriyoda solungaç yarığı yok 6-Embriyoda solungaç yarığı var.

Radyal simetri:Merkezden gecen düzlemler vücudu iki eşit parçaya böler.Örnek:Sölenterlerde ve derisidikenlilerde görülür.
Bilateral simetri : Ortadan ve boydan boya gecen düzlem vücudu iki eşit parçaya böler.Örnek.İnsanda görülür.
Not:Vücut sıçaklıgı çevre sıçaklıgına göre değişen canlılara Soguk kanlı canlılar denir.(Degişken ısılı).Omurgasızlar,balıklar,kurbagalar ve sürüngenler soğuk kanlıdır.
Vücud sıcaklıgı çevre sıcaklıgına göre değişmeyen canlılara Sıçak kanlı canlılar denir.Kuşlar ve memeliler sıcak kanlıdır(Sabit ısılı).


OMURGASIZ HAYVANLAR
1.Süngerler:
Hayvanların en basit yapılı olanlarıdır.Gercek olarak doku,organ ve sistemleri yoktur.Fakat hücreleri arasında iş bölümü vardır.Eşeysiz ve eşeyli üreme görülür.
2.Sölenterler:
Vücutlarında tek açıklık bulunur.Bu açıklık hem ağız hemde anüs görevi yapar.İlk defa sinir ağı şeklinde sinir sistemi gelişmiştir.Süngerler gibi sadece iki embriyo tabakasından oluşurlar.(Ektoderm-Endoderm).Eşeysiz veya eşeyli olarak ürerler.Ör:Deniz anası ,mercan,hidra.
3.Yassı solucanlar:
Vücutlarında tek acıklık bulunur.Sindirim sistemleri tam olarak gelişmemiştir.Çoğu parazit olarak yaşar.Bu canlılarda ilk kez baş gangliyonu gelişmiştir.Ör:Planarya,tenya,karaçiger kelebeği.
4.Yuvarlak solucanlar:
Sindirim sistemlerinde ağız ve anüs olmak üzere iki ayrı açıklıkları vardır.Bir kısmı sularda ve topraklarda serbest olarak yaşarlar.Bir kısmı ise hayvanlarda ve bitkilerde parazit olarak yaşarlar.Ör:Bağırsak solucanı,kanlı kurt,ascaris.
5.Halkalı solucanlar:
Kapalı dolaşım sistemine sahiptirler.Sindirim kanalı özel bölmelere ayrılmıştır.Deri solunumu yaparlar(Alınan O2 deriden kılcallara geçer).Rejenarasyon yetenekleri fazladır.Bölünerek çoğalabilirler.Ör:Toprak solucanı,sülük.
6.Yumuşakçalar:Bir kısmında açık,bir kısmında ise kapalı kan dolaşımı görülür.Vücut yüzeyi,solungaç veya akciğer solunumu yaparlar.Karın bölgesinde kaslı ayakları bulunur,ayaklar hareketi sağlar.Bazılarında kabuk bulunur(Ör:Midye ,istiridye.). Ör:Ahtapot, salyangoz, midye ,istiridye, mürekkep balığı,sümüklü böcek.


7.Eklembacaklılar:
Protein,yağ ve CACO3’ten oluşan dış iskeletleri vardır.Zaman zaman iskeletlerini değiştirirler.Açık kan dolaşımına sahiptirler. Mlpighi tüpleri ile boşaltım yaparlar.Eşeyli olarak ürerler.canlılar içerisinde en fazla türe sahip gruptur.Dört grupta incelenirler:
a)Kabuklular:Tatlı sularda ve denizlerde yaşarlar.Solungaç solunumu yaparlar.ör: Yengeç, karides, istakoz,dafnia(su piresi).
b)Aracnidler: Ör:Örümcek,akrep,kene
c)Çok ayaklılar: Ör: Çıyan ve kırk ayak.
d)Böçekler: Ör:Üç çift bacağa,iki çift kanada sahiptirler.Açık dolaşım sistemine sahiptirler.Trake solunumu yaparlar.Malpighi tüpleri ile boşaltım yaparlar.Boşaltım ürünü olarak ürik asit ataralar.Eşeyli olarak ürerler.Başkalaşım (metamorfoz) görülür.Ör:Karınca,arı,çekirge,bit,pire,kelebek,sinek.
Döllenmiş yumurta Larva Pupa(Evçik) Ergin birey

8.Derisi dikenliler:
Tamamı denizlerde yaşar.Deri veya solungaç solunumu yaparlar.Bu canlılarda,su-damar(kanal) sistemi bulunur.Bu kanallar tüp ayaklara kadar uzanır.Tüp ayaklar hareket ve besin alınmasında etkilidir.Ör:Deniz kestanesi.deniz yıldızı,deniz hıyarı,deniz lalesi.

OMURGALI HAYVANLAR
Balıklar: Kurbağalar:
-Kalpleri iki ğözlüdür. –Başkalaşım gacirirler
-Soguk kanlı hayvanlardır. –Kalpleri üç odacıklıdır.
-Boşaltım artıkları Amonyaktır. (Larvada 2 odacık var)
-Dış döllenme ile çoğalırlar. –Soğuk kanlı canlılardır.
-Alyuvarları oval ve çekirdeklidir. –Dış döllenme ile çoğalma olur
-Derileri pulla kaplı. –Alyuvarları oval ve çekirdeklidir
-Kıkırdaklı balıklarda iç döllenme ğörülür. –Derilerinde mukus salgılayan
-Amnion örtüleri myoktur. bezler bulunur.
-Vücutlarında karışık kan dolaşır. –Pul(deride) bulunur.

Sürüngenler: Kuşlar:
-Kalpleri üç gözlüdür. – Kalpleri dört gözlüdür.
(Timsahlarda 4 gözlüdür) -Alyuvarları oval ve
-Alyuvarları oval ve çekirdeklidir. Çekirdeklidir.
-Vüçüt Sıçaklığı değişkendir. –Vücut ısıları sabitdir.
-Soğuk kanlı canlılardır -Derileri tüylerle kaplı
-Akçiğer ile solunumu yaparlar. Ve yağ bezleri bulunur
-Deride salgı bezi bulunmaz. –Artık maddeleri ürikasitdir
-Deri pullarla kaplıdır.
-Timsah,kertenkele,kablunbağa

Memelileri diğer canlılardan ayıran özellikler:
-Kalpleri 4 gözlüdür.
-Bütün memelilerde doğan yavrular süt ile beslenir.
-Ter ve yağ bezleri vardır.
-Vücutda kılların bulunması.
-Kulak kepçesi.
-Alyuvarın çekirdeksiz olması.
-Yavrularını dogurması.
-Yavrularını sütle beslemesi.
-Diafram kası bulundurma.
-Akçiğerlerin alveollü olması.

Memeliler 3‘e ayrılır:
A-)Gagalı memeliler:Gagalı kirpi(Platipus) ,yumurtlarlar.Yumurtadan çıkanlar sütle beslenir.
B-)Keseli memeli:Kanguru ,kesei ayı,kesede sütle beslenir.
C-)Plasentali(Göbek bağı) memeli:Yavrularını ana karnındaki plasenta ile beslerler.
Gagalı memelilerde bol vitellüslu yumurta ile vücut dışına atılan embriyo gelişimini vücut dışında tamamlayıp anneden süt emerek bir süre beslenir.Keselilerde ise yavrular keseye tırmanarak süt ile beslenir.Gagalı ve keseli memelilerde plasenta yoktur.

Devamını Oku

Lise 2 Biyoloji Konu Anlatımı ve Ders notları, Üreme ve gelişme

ÜREME VE GELİŞME

Tek bir bireyden çeşitli yollarla yeni yavruların oluşturulmasına eşeysiz üreme denir.
Oluşan bireyler birbirleriyle ve ana canlı ile aynı kalıtsal özellik taşır.Eşeysiz üremeyi sağlayan temel olay Mitoz bölünmedir. Eşeysiz üreme sonucu meydana gelen canlılar arasında görülen farklılıklar mutasyonlar ve modifikasyonlar sonucudur
Eşeysiz üreme şekilleri nelerdir :
1-) Bölünerek çoğalma nasıl olur :Bakterilerde,mavi yeşil alglerde ve bütün ökaryotik tek hücrelilerde (Protista) görülür.Bölünme mitoz veya amitoz ile gerçekleştirilir.Eninne veya boyuna gerçekleşir.En hızlı üreme biçimidir.Paremecium enine ,öglena boyuna bölünür.
2-) Tomurçuklanma : Maya mantarlarında(Bira mayalarında),Hidrada ve bazı çiçeksiz bitkilerde (ciğer otları) görülür.Ana canlıda oluşan bir çıkıntıdan yeni bir bireyin meydana ngelmesidir.

3-)Sporla üreme nedir : Tek hücrelilerden plazmodyumda ,mantarlarda ve çiçeksiz bitkilerin tamamında gerçekleşir.
Kara yosunları ve eğreltilerde sporlar,(2n) kromozumlu ana canlıdan mayoz ürünü olarak oluşurlar.Bu canlılardaki üreme hücrelerine Spor denir.
4-)Vejetatif Üreme nasıl meydana gelir : Ana canlıdan düzenli veya düzensiz olarak ayrılan parçalar eksik kısımlarını tamamlayarak yeni bireyler meydana getirirler.
a-)Rejenarasyon nedir : Eksik kısımların yenilenmesi anlamına gelir.Ayrıca kopan bir parçadan yeni bireylerde meydana gelebilir.
Planarya, Deniz yıldızı,Toprak solucanında görülür.(Kertenkelenin kopan kuyruğunun yenilenmesi,İnsanda dil ve karaciğer gibi organlar eksik kısımların çoğunu tamamlarlar.) Kuşlar ve memelilerde ançak yaralar kapanabilmektedir.
b-)Çelikle üreme : Çiçekli bitkilerin kopan ve eksilen dalları uygun ortam bulunca kök ve yaprak oluşturarak yeni bitkiyi meydana getirir.Kavak,söğüt,çekirdeksiz üzüm,soğanların(rizomlu) küçük kök’le üremesi ,çileklerin sürünücü gövde ile çoğalması.

EŞEYLİ ÜREME VE ÇEŞİTLERİ nelerdir

Erkek ve dişi üreme hücrelerinin birleştirilmesi ile yeni bir canlının oluşturulmasına Eşeyli üreme , üreme hücrelerine de gamet denir.
Eşeyli üremenin çeşitleri :
A-) İzogami nedir : Şekil ve yapı olarak aynı büyüklükteki gametlerin birleşmesi ile gerçekleşir.Hem erkek hem dişi bireyin gameti kamçılıdır.Gametler aynı bireyden veya farklı bireyden oluşabilir.
B-) Heterogami nedir : Şekil ve büyüklük bakımından farklı olan gametlerin birleşmesi ile meydana gelir.Yumurta ve spermin büyüklük farkı fazla değilse buna Anizogami ,yumurta vespermin büyüklük farkı çoksa buna Oogami denir.
Örnek : Memeliler.
C-)Konjugasyon nedir : Kalıtsal yapısı farklı iki hücrenin stoplazmi köprü ile kalıtsal madde alış verişidir.Konjugasyon düzenli bir eşeyli üreme biçimi değildir.Gerçek anlamda gamet oluşumu ve döllenme yoktur.Ançak paramecium ve su yosunlarında çekirdek birleşmesi ( Döllenme) ve mayoz gerçekleşir. Bakteriler ve bazı algler dede gözlenir.
D-) Metagenez (Döl almaşı ) :
Bazı canlıların hayat devrinde hem eşeyli hem de eşeysiz üreme beraber görülür.Buna metagenez denir.
Örnek : Plazmodyumda , deniz anasında , Çiçeksiz bitkilerin temel üreme şeklidir.
Plazmodyumun sporları sivrisinek ısırınca insana bulaşır.İnsanın kan hücrelerinde (Alyuvar) çoğalan sporlar alyuvarları patlatarak sıtmaya neden olur.Plazmodyumun eşeysiz üremesi insanda,eşeyli üremesi sineğin vücüdunda gerçekleşir.
E-)Hermafroditlik :
Omurgasız hayvanların büyük kısmında ve bitkilerin çoğunda bireyler hem dişi hem erkek organı bulundururlar,böyle hayvanlara hermafrodit ,böyle bitkilere erselik denir.
Sadece bazı bitkiler de ve yassı kurtlarda ( Tenyalar) bir birey kendi kendini dölleyerek tek başına üremeyi başarabilir.Toprak solucanı hermafroditdir ançak kendi kendini dölleyemez. hermafrodit türlerin çoğunda yabancı döllenme tercih edilir.Çünkü yabancı döllenme genetik açılımı sağlar.
F-) Pertanogenez :
Bal arılarında,eşek arılarında,karınca,bazı çekirge ve kelebeklerde görülür. Partenogenezin esası yumurtanın döllenme olmadan gelişerek tam teşekküllü yeni bir bireyin meydana gelmesidir. Erkek anların kalıtsal yapiları birbirinden farklıdır. Bunun nedeni erkek arıları oluşturan yumurtaların mayoz bölunmeyle oluşmasıdır.

ÇİÇEKSİZ BİTKİLERDE ÜREME nasıldır
Metagenez (Döl Değişimi): Bazı tek hücrelilerde (plazmodyum), bazı omurgasız hayvanlarda (deniz anası), mantarlarda bütün çiçeksiz bitkilerde görülür(eğrelti otları, karayosunlarında). Canlının hayat devrinde eşeyli ve eşeysiz üreme birbirini takip eder .Eşeyli üremenin arkasından eşeysiz üremenin gerçekleşmesidir.
A-)Karayosunlarında :
Kara yosunları ayrı eşeylidir.Yani her bitki erkek ve dişi organlardan sadece bir tanesin taşır.

B-)Eğreltilerde üreme :


ÇİÇEKLİ BİTKİLERDE ÜREME

1.Polen oluşumu:Erkek organ başcığındaki polen keseleri içinde 2n kromozomlu polen ana hücrelerinden mayoz ile n kromozomlu 4 tane mikrospor çekirdeği oluşur. Bunların endomitoz geçirmesi ile n kromozomlu iki çekirdek taşıyan (generatif ve vejetatif çekirdek) yapı oluşur. Bu yapıya polen(çiçek tozu) denir. Polen çimlenirken vejetatif çekirdekten polen tüpü oluşur. Generatif çekirdekten sperm çekirdekleri oluşur. Her türün poleni kendine özgü bir şekle sahiptir.

2.Yumurta hücresi oluşumu:Dişi organ yumurtalığındaki tohum taslağı içinde 2n kromozomlu tohum taslağının ana hücresi mayoz geçirerek n kromozomlu 4 tana makrospor oluşturur. Makrosporların 3 tanesi erir, kalan 1 tanesinin çekirdeği arka arkaya 3 mitoz geçirerek 8 çekirdekli bir yapı olan EMBRİYO KESESİ ni meydana getirir. Bir kutuptaki 3 çekirdekten ortadaki yumurta çekirdeği gelişerek yumurta çekirdeği halini alır ve döllenmeye hazır durumdadır. Ortadaki 2 çekirdekte endospermi oluşturacak olan polar (kutup) çekirdeklerdir. Diğer çekirdeklerden 3 ü antipot, 2 si sinerjit adını alır ve kaybolur.


n(sperm) + n(yumurta) ® 2n(zigot)
n(sperm) + (n+n) (polar çekirdekler) ® 3n(besi doku)

Tohum ve meyve oluşumu : Her embriyo kesesinden bir tohum gelişir. Tohumun yapısındaki çeneklere kotiledon da denir. Çenekler emriyonun bir uzantısı olup, çimlenme sırasında embriyoyu besler. Bunlara çam yapraklarıda denir. Tohumlari minimum (bazal) metabolizma yaparak uzun süre canlı kalabilirler. Bu süreye uyku hali denir.
Tohumların Çimlenme Özelliklerini Koruma Süreleri: çimlenme özelliklerini koruma
* Tohum kabuğunun kalınlığı ve yapısına,
* Tohumdaki besin miktarına,
* Tohumdaki besinlerin çeşidine (yağ, nişasta, protein)
* Tohumun su konsantrasyonuna bağlıdır.

Yalnız yumurtalığın gelişmesinden meydana gelen meyveye gerçek meyve denir. Erik,Kayısı
Yumurtalığın yanında taç ve çanak yapraklar ile çiçek tablasının da yapıya katıldığı meyvelere yalancı meyve denir.İncir,Elma
Sadece yumurtalıktan oluşan meyvelere basit meyve denir.Kayısı,Erik
Yalnız bir yumurtalıktan meydana gelen meyveye basit meyve, birden fazla yumurtalıktan oluşmuş meyveye de bileşik meyve denir. Ahududu,Çilek
Çimlenme:Embriyonun topraktan su alarak ilk kök ve fotosentez yapabilecek ilk yaprakları oluşturmasına kadar geçen büyüme evresidir. Tohumun olgunlaşmasından çimlenmesine kadar geçen süreye UYKU HALİ denir. Uykudaki tohumlar canlıdır fakat metabolizmaları minimum seviyededir.
Çimlenme için yeterli H2O(Nem),sıcaklık, O2 ve enzimler gereklidir

Yüksek yapılı bitkilerde gelişme tohum içinde başlar. Çimlenme sırasında embriyoda hızlı mitoz bölünmeler gerçekleşir.
Mitoz bölünme sonucu embriyonik kök ve embriyonik gövde oluşur.
Embriyonik kök ve gövde gelişerek bitkiyi oluşturur.
Embriyo gelişmesi sırasında gerekli enerji oksijenli solunum yaparak karşılanır.
Gerekli besin endospem (besi doku) ve çeneklerden sağlanır.
Tohumdaki besin, bitki fotosentez yapmaya başlayıncaya kadar kullanılır.


Tohum çimlenirken,
• Fotosentez ve mayoz bölünme görülmez.
• Kuru ağırlık azalır, toplam ağırlık artar.
• CO2, ışık ve toprak gerekli değildir.

OMURGASIZ HAYVANLARDA ÜREME nasıl meydana gelir
• Süngerlerde özel bir üreme hücresi yoktur. Vücudun birçok yerindeki hücreler bölünerek gametleri meydana getirebilir.
• Sölenterlerden Hidra hermafrodittir. Tomurcuklanmayla eşeysiz ürediği gibi, yabancı döllenme yaparak eşeyli de üreyebilir.
• Parazit yassı kurtlar (tenyalar) kendi kendilerini dölleyerek çok hızlı üreyebilir.
• Toprak solucanları hermafrodit oldukları halde iki hayvan çiftleşerek birbirini döller.
• İstiridyelerde, bir bireyde bulunan erkek ve dişi organlar farklı zamanlarda olgunlaşarak yabancı döllenme yapar.
• Deniz anaları ve medüz döllerinde metagenezle (döl almaşı) üreme görülür.
• Eklem bacaklılar ve böceklerin tamamı ayrı eşeyli hayvanlardır. Bir kısmı partenogenezle ürer. Büyük çoğunluğu döllenmiş yumurtalarını dış ortama bırakır. Döllenme, çiftleşme sonucu vücut içinde olur.
Erkek Üreme Sistemi hakkında bilgi
• Testis ve kanallardan meydana gelir. Spermler testistlerde oluşturulur.
• Memeliler hariç, diğer bütün omurgalılarda spermler vücut dışına idrar ve dışkının da atıldı
ğı açıklıktan atılır. Bu açıklığa "kloak" denir.
• Memeliler hariç diğer omurgalılarda spermler son bağırsağa kadar wolf kanalı ile taşınır.
• Balık ve kurbağalarda wolf kanalı hem spermleri hem de idrarı taşır.
• Kuş ve sürüngenlerde idrar ayrı bir kanalla son bağırsağa getirilir.
• Memelilerde spermler ve idrar ayrı kanallarla üretraya kadar getirilir. Üretradan dışarıya aynı
açıklıktan atılır. Sindirim artıkları ise anüs'ten dışarı atılır.
• Memelilerde wolf kanalı yerine sadece spermleri taşıyan vas deferans (sperm kanalı) vardır.
Dişi Üreme Sistemi
• Yumurta ovaryumlarda oluşur. Memeliler hariç diğer omurgalılarda yumurta kirpikli huni ile
tutulur ve müller kanalı ile taşınır.
• Balık ve kurbağalarda müller kanalı sadece yumurtayı dış ortama taşır.
• Sürüngen ve kuşlarda müller kanalı, hem döllenmenin hem de yumurta akı ve kabuğunun
oluştuğu yerdir.
• Memeliler hariç diğer omurgalılarda yumurta dış ortama sindirim ve boşaltım artıklarının
atıldığı delikten (kloak) dışarıya atılır.
• Müller kanalı hiçbir omurgalı grubunda idrar taşımaz.
• Memelilerde yumurtanın taşındığı kanala fallop tüpü denir.
• Memelilerde yumurta, idrar ve sindirim artıkları ayrı ayrı açıklıklardan dışarı atılır.

OMURGALI HAYVANLARDA ÜREME nasıldır
1-)Yumurta ile çoğalan omurgalılar :
Balıklar,kurbağlar,kuşlar,sürüngenler ve gagalı memeliler (orniterinchus, platipus) yumurtlayarak çoğalırlar.
Kuş sürüngen ve gagalı memelilerde döllenme ana canlının vucudunda gerçekleşir,döllenmiş yumurta dış ortama bırakılır.Yavru gelişimini yumurta kabuğ içerisinde dış ortamda tamamlar.
Dış döllenme yapanlarda amniyon zar ve sıvısı yoktur.Alantoyis(Boşaltım organı) kese memelilerde artıklar anne vucudu ile atıldığından balık ve kurbağalar dada suya verildiği için körelmiştir.Koryon memelilerde göbek bağı ve plesanta oluşumuna katılır.
Amnion sıvısı,zarı,koryon zarı ve allantoyis karasal adaptasyondur.Sürüngen,kuş,memeli embriyolarında gözlenir.Balık ve kurbağa yumurtalarında bulunmaz.Gametlerin oluşmasına gametogenez denir.Eşey organlarına gonod denir.Bütün canlıların gametleri mutlaka haploid (monoploid) kromozumludur.
a-)Sperm oluşumu (Spermatogenez) :
Erkek üreme organlarının mayozla bölünmesi ile oluşurlar. Hareketlidirler .Stoplazmaları çok azdır.
b-)Yumurta oluşumu (Oogenez) :
Dişi üreme hücresine yumurta denir.Bir yumurta ana hücresinden bir yumurta oluşur.Diğer 3 hücre küçük olup döllenme özelliğine sahip değildir,bunlara kutup hücreleri denir.Parçalanarak atılırlar.Oluşmalarının nedeni yumurtanın kromozom sayısını yarıya indirmektir.

Gagalı memeliler : Yumurta ana vücütda bir süre geliştikden sonra dışarı atılır ve bol vitellusludur.Gelişmeyi vücud dışında tamamlayıp anneden süt emerek beslenir.
Örnek : Platipus
Keseli memeliler : Yumurtaları çok az vitellus taşır.Bu sebeple yavrular tam gelişmemiş doğarlar.Yavru keselerle korunur ve bu keselerdeki sütle beslenirler.Örnek :Kanguru
Plasentalı memeliler :
Beslenme ve gaz alış verişi plasenta aracılığı ile ana tarafından sağlanır.Yumurtalarında vitelus yoktur.Doğumdan sonra anne sütü ile beslenir.
2-)Doğurarak çoğalan Omurgalılar :
Plasenta denen ve yavruların bakımı ve korunmasını en iyi şekilde sağlayan yapı gelişmiştir.Plasentalı ve keseli memeliler doğurarak çoğalır.Plasentalı memelilerde (Yarasa,inek,kedi,fare ,koyun) yavru gelişimi ana canlının vücudunda tamamlanır.Besinlerini anneden plasenta yolu ile alırken artık ürünlerinide aynı yolla anneye verir.
Keseli memelilerde (Kanguru,keseli ayı ) yavru tam gelişmemiş olarak doğar.Gelişimini ana canlının kesesi içerisinde tamamlar.

Canlılarda döllenme şekilleri nelerdir :
Dış Döllenme :
Balık kurbağa gibi suda yaşayan canlıların çoğunda görülür.Sperm ve yumurta organizma dışında suda birleşir.O2 difüzyonla sudan sağlanır.CO2 ve sindirim artıkları suya verilir.Marina balığı 6 milyon ,alabalıkta 17000 yumurta bırakır.
NOT : Köpek balıkları,kertenkeleler,böçeklerin bazıları,bazı yılanlarda,akvaryum balıklarında yumurtalar döllendikten sonra dişinin üreme borusunda kalır.Embriyo burada yumurta içerisinde depolanan besini kullanarak gelişir.Bu durumda ana vücudu embriyoya besin sağlamaz.Yanlız koruyuculuk görevi yapar.Yavru gelişirse ana vücudundan ayrılır.
İç döllenme :
Karada yaşayan böcek,sürüngen,kuş ve memelilerde görülür.Döllenme şansı çok olduğundan yumurta sayısı azdır.Sperm,yumurta hücresi ile dişinin vücudu içinde yumurta kanalında (Ovidükt,Fallopi tüpü) birleşir.

Besin durumuna göre yumurta tipleri :
Çok besinli (Balık,sürüngen ,kuş) yumurta tipidir.Az besinli böcek kurbağa yumurtaları(Metamorfuz) başkalaşım görülür.
İç döllenmeyle dış döllenmenin başlıca farkları aşağıdaki gibi sıralanabilir;
* Dış döllenmede gametlerin birbirlerine ulaşmaları zor olduğu hâlde, iç döllenmede gametler birbirlerine kolayca ulaşabilir.
* Dış döllenme yapacak gametler ve oluşan zigot, sudaki hayvanlar tarafından yenilebilir, dış çevrenin olumsuz etkilerinden kolayca etkilenir. Oysa iç döllenmede, gametleri ve zigotu olumsuz yönde etkileyecek etken söz konusu değildir.
* Dış döllenmenin gerçekleşebilmesi için çok sayıda dişi ve erkek gamet gerekir. Buna karşın iç döllenme için az sayıda dişi gamet yeterli olabilir.

Erkekde üreme sistemi nasıldır :
a) Testisler
b) Sperm kanalları (vas deferens)
c) Yardımcı bezler (seminal,cowper,prostad bezleri) ‘inden meydana gelir.

Mayoz bölünme ile spermlerin oluşturduğu yer seminifer tüpçükleridir.Seminifer tüpçüklerinde meydana gelen spermlerin döllenme ve hareket yetenekleri yoktur.Epididimis denilen özel kanala aktarılarak döllenme ve hareket yeteneği kazanır.Spermlerin üretrada ve vas deferense hareketini sağlayan ve spermleri koruyan Seminal sıvıdır.Bu sıvı prostad,seminal ve cowper bezlerinden salğılanır.
Hipofiz bezinde salgılanan FSH ve LH hormonları testislerin çalışmasını düzenler.FSH etkisi ile seminifer tüpçükler gelişir ve mayoz bölünme sağlanır.
Testislerden testosteron (Androjen) hormonu salgılanmasını uyarır.Testesteron spermleri olgunlaştırır ve erkekliğe ait sekonder ( ikinçil) eşey karekterlerin(sakal,bıyık,kalın ses) ortaya çıkmasını sağlar.

İnsanda dişi üreme sistemi nasıldır :
Dişi üreme sistemi ovaryumlar,yumurta kanalı uterus(Rahimden) meydana gelir.Ovaryum 2 tanedir.Ovaryum içerisinde yumurtanın oluşturulduğu çok sayıda küçük keseçikler vardır.Bunlara folikül denir.
Folikül de olgunlaştırılan yumurta kirpikli huni tarafından tutularak Fallopi Tüpü (Yumurta kanalına) alınır.Buradan uterusa gelir.Döllenme olmuş ise uterusa yapışarak gelişir.Dişi memelilerde üreme hücreleri idrar ve sindirim artıkları ayrı ayrı kanallardan dışarı atılır.Dişilerde ovaryum ve uterustaki gelişme ve değişmeler yumurta döllenmez ise periyodik olarak tekrarlanır.Buna Menstrüasyon (Adet) devri denir.
Folikül evresi ile yumurtalar olgunlaşır.Daha sonra folikülün yırtılması ile olgunlaşan yumurta ovaryumdan atılır.Buna Ovulasyon denir.Karın boşluğuna atılan yumurta kirpikli huni sayesinde yumurta kanalına gecer.Yırtılan folikülün hücreleri yağ damlaçıkları ile dolarak renkli bir yapı kazanır.Bu yapıya sarı cisim(Korpus luteum) denir.Bu sarı hücreler bol miktarda progesteron ve az miktarda östrojen salgılarlar.Progesteronunda etkisiyle uterus iç çeperinin gelişmesi hızlanıp embriyoyu tutarak yapı kazanır.Uterusa gelen embriyo yumuşak dokuya tutunarak gelişir.Bu tutunmayı Progesteron sağlar.

Üremenin hormonlar ile kontrolü
FSH (Folikül uyarıcı hormon) : Yumurtalıklarda folikülün gelişmesini sağlar.Gelişen folikül ostrojen salgılar.Östrojen artınca FSH salgısı azalır.
LH ( Lüteinleştirici hormon) : Folikülün yırtılarak yumurtanın atılmasını sağlar( ovulasyon).Ayrıca folikülden kospus luteum oluşumunu sağlar.
LTH (Prolaktin) :Korpus luteumun devamını sağlar.Böylece fazlaca progesteron ,az miktarda ostrojen salgısı devam eder.Annelik duygusu ve süt salgılanmasını kontrol eder.
Östrojen : Ovaryumdaki folikülden ve çok az miktarda korpus luteumdan salgılanır.Uterus iç çeperinin gelişmesini sağlar.Dişiliğe ait seconder karekterlerin oluşmasını sağlar.
Progesteron : Sarı cisimden salgılanır.Embriyonun uterusa tutunmasını sağlar.
Oksitosin :Uterusun kasılmasını sağlayarak doğumu kolaylaştırır.

VI. HAYVANLARDA GELİŞME
Eşeyli üreyen hayvanlarda zigotun gelişiminde ana evreler genelde aynıdır. Türlerin yumurta tiplerinin özeliklerine göre bazı farklılıklar gözlemlenir.
Zigottan ergin bir bireyin oluşumuna kadar gerçekleşen olaylar gelişme olarak tanımlanır. Gelişmedeki temel olaylar:
* Hücre bölünmesi
* Büyüme
* Farklılaşma olaylarıdır.
Hücre Bölünmesi: Zigot oluştuktan sonra başlayıp yaşam boyu devam eden mitoz bölünmelerdir. Zigottan erginlik dönemine kadar hızlı, erginlikte normal, yaşlılıkta ise yavaştır.
Büyüme: Canlının hücre sayısının artmasıyla meydana gelen hacimsel artıştır. Zigotun ilk bölünmelerinde hücre sayısı artar, ancak hücrelerde büyüme olmaz. Hücrelerdeki besin tüketildiği için, hücreler gittikçe küçülürler.
Büyüme hayvanlarda belirli bir yaş döneminde sona erer. Bitkilerde ise yaşam boyu devam eder.
Farklılaşma: Zigottan oluşan ilk hücreler birbirinin aynıdır. Zamanla hücreler farklılaşarak özel görevler üstlenirler. Sonuçta oluşan hücrelerin yapıları ve görevleri değişir. Her hücre zigottaki tüm genleri taşır. Aktif genlerin farklı olması hücrelerin farklılaşmasını sağlar.
Döllenme ile çoğalan tüm hayvanlarda gelişmenin başlangıç evreleri birbirine çok benzer. Türe özgü özellikler en son ortaya çıkar.
Döllenmiş yumurta (zigot), çok hızlı bölünme özelliği gösterir. Gelişmenin ilk evrelerinde zigotta görülen mitoz bölünmelere "segmentasyon" denir. Segmentasyon zigotun madde miktarını artırmadan gittikçe küçülen hücrelere bölünmesidir. Oluşan hücreler aynı genetik yapıdadır. Bölünmelerin şeklini ve oluşan hücrelerin büyüklüklerini belirleyen yumurtadaki vitellüs miktarı ve vitellüsün hücre içindeki dağılımıdır. Bölünme sonucu oluşan hücrelere blastomer denir. Blastomerler mitozla bölünmeye devam ederler. Çok sayıda küçük blastomerden oluşan evreye morula denir. Moruladaki embriyonun ağırlığı zigota göre azdır. Çünkü zigotta bulunan vitellüs tüketilmiştir.

Moruladan sonra hücreler tek tabaka oluşturacak biçimde çevreye çekilirler. Ortada bir boşluk meydana gelir. Bu boşluğa blastosöl adı verilir. Bu evreye de blastula evresi denir. Blastula evresinde de hücrelerde henüz bir farklılaşma yoktur. Hücreler çevreleriyle doğrudan madde alışverişi yaparlar.
Blastuladan sonra bir kısım hücreler blastosöle doğru çökmeye başlar. Bu evreye gastrula evresi denir. Çöken hücreler embriyonun endoderm tabakasını oluşturur. Dışta kalan hücre tabakası da ektodermdir.
Sünger ve sölenterelerde gelişim gastrula evresinde kalmıştır.
Gastrulasyon ile birlikte yeni bir boşluk gastrula (İlk sindirim boşluğu) oluşur. Bu boşluğun oluştuğu ilk çökme noktasına blastopor (ilk ağız) denir.
Sünger ve selentereler dışındaki çokhücrelilerde üçüncü bir tabaka olan mezoderm gelişir. Bu tabaka ektoderm ve endodermden ayrılan hücrelerden meydana gelir.
Mezoderm, ektoderm ve endoderm arasında oluşan düzenli hücre tabakasıdır. Ayrılan hücrelerin bir kısmı boşluklar içindeki mezenşim hücrelerini oluşturur. Mezenşim hücreleri embriyonun bağ dokusu olarak kabul edilir. Mezoderm tabakasının içindeki boşluk ise sölom-dur. Bu evreyi tamamlamış canlılara sölomlular denir.


VII. ORGANOGENEZ
Ektoderm, endoderm ve mezoderm tabakalarının organ sistemlerini oluşturmasıdır. Organogenez;
* Hücrelerin farklılaşan gen faaliyeti
* Hücrelerin hareketi
* Hücreler arasında kümeleşme ve karşılıklı etkileşim ile olur.
Başlangıçta embriyonik tabakalar küçük hücre gruplarına ayrılırlar. Bu gruplar belli doku ve organları oluşturacak şekilde programlanmıştır. Bu hücrelerin bölünmesi ve farklılaşması ile organ taslakları oluşur.

VIII. GELİŞMENİN AÇIKLANMASI
Gelişme hücre bölünmesi, büyüme ve farklılaşmayla oluşan bir olaylar dizisidir.
Son yıllarda yapılan bazı deneyler gelişmenin anlaşılmasına yardımcı olmuştur.

Gelişme sırasında bir doku, diğer bir dokuyu belli bir yönde farklılaştırabilir. Bu olaya embriyonik İndüksiyon denir.
Gözün gelişimi
Gözün gelişmesinde sırayla şu olaylar gözlenir.
* Ön beyinden uzanan iki çıkıntı oluşur.
* Çıkıntılar baş ektodermine doğru şişkinleşir, büyür göz kadehi oluşur.
* Göz kadehinin dış ektoderme değmesiyle dış ektoderminden göz merceği gelişmeye başlar.
* Beyin ektoderminin baş ektodermine teması engellenirse mercek oluşmaz.
* Optik çukur baştaki yerinden alınıp vücudun başka bir yerindeki ektodermle temas ettirilirse bu kısımdaki ektodermden de göz merceği oluşur

Devamını Oku

Lise 2 Biyoloji Dersi Ödev konusu, Konu Anlatımı ve notları, Madde döngüleri

Madde Döngüleri

Ekosistemin cansız öğelerinden olan ve canlılar için hayati önem arz eden maddeler dünyamızda devinimler yaparak bir döngü içerisinde hareket ederler.Maddelerin ekosistem içerisindeki bu dolaşımına madde döngüleri (çevrimler) denir.Bu maddeler su,oksijen,karbon,azot ve fosfor dur.

1.Su döngüsü:Doğadaki su döngüsü denizler,karalar,göller,nehirlergibi cansız ortamla canlılar arasında olur.Bu sırada kısa döngü ve uzun döngü olmak üzere iki farklı döngü gerçekleşir. Kısa döngüde denizler, göller ve nehirlerdeki sular buharlaşır. Oluşan buhar, yağmur ve kar olarak yeryüzüne geri döner. Uzun döngüde, karalardaki buharlaşma ve canlıların solunum, terleme gibi olaylarla verdikleri su buharı at­mosfere karışır. Bunlar, tekrar yağmur, kar olarak karalara ve denizlere döner. Bunun bir kısmı da yer al­tı sularını oluşturur . Suyun döngüsündeki dengenin bozulması, insan yaşamını olumsuz yön­de etkiler. Su döngüsünü bozan başlıca etkenler;

* Atık suların, temizlenmeden su kaynaklarına verilmesi,

* Ormanların ve diğer yeşil alanların azaltılması,

* Yeraltı sularının fazla miktarda kullanılması,

* Hava kirliliği nedeniyle asit yağmurlarının oluşmasıdır.

B. Karbon Döngüsü

Karbon, canlıların yapısını oluşturan temel maddedir. Bunun kaynağı da atmosferde ve sularda çözünmüş olan karbon dioksittir (C02). Fotosentez olayında, hava­daki C02 yeşil bitkiler tarafından alınınca, C02'in karbonu fotosen­tez yapan canlılara geçer. Bitkiler­den besinlerle hayvanlara aktarı­lır. Bu arada besinlerin yıkılması sonucu oluşan C02 tekrar atmos­fere döner. Ayrıca bitki ve hay­vanların ölüleri ve artıkları, ayrıştırıcılar tarafından parçalanarak C02 oluşur. Oluşan bu C02 tekrar at­mosfere geçer. Bu arada bitki ve hayvan fosillerinin toprak altında uzun süre kalmasıyla oluşan kö­mür, petrol gibi yakıtlar ve kuru­muş bitki dokuları yanınca oluşan C02 de atmosfere karışır. Böylece karbon, canlı ve cansız çevre arasında devirsel olarak kullanılır.

Fosil yakıtlarının fazlaca kullanılması ve yeşil alanların azalması sonucu atmosferdeki C02 miktarı gi­derek artmaktadır. Atmosferde C02'in birikmesi, karbon döngüsünü olumsuz yönde etkileyerek sera et­kisi yaratır. Sera etkisi sonucu, yeryüzünden atmosfere verilen ısı, C02 tarafından tutulur ve dağılması önlenir. Bu olay yeryüzünün ısınarak buzulların erimesi ve sonuçta okyanuslardaki suların yükselmesi gi­bi olumsuzluklar yaratmaktadır. Karbon devrinin, dolayısıyla doğanın dengesinin bozulmaması için;

- Yeşil alanların korunup artırılması,

- Fosil yakıt kullanımını azaltacak önlemlerin alınması gerekir. Böylece doğanın ve insanlığın gele­ceği korunabilir.

C. Oksijen Döngüsü

Oksijen döngüsü de C02 döngüsüne çok benzer.

Doğadaki oksijenin bir kısmı atmosferde serbest oksijen molekülleri (02) hâlinde, bir kısmı da orga­nik maddeler ve aynca C02, H20 gibi bileşiklerin yapısında bulunur.

Fotosentez yapan organizmalar, C02 ve H20 kullanılıp organik maddeleri üretirken ortama serbest 02 verirler. Canlıların yaptıkları oksijenli solunumda, dışarıdan 02 alınır. Solunum sonunda dışarıya C02 ve H20 verilir. Bir yandan da yanabilen maddelerin oksitlenmesiyle bu maddelerdeki ve havadan alınan 02 yine H20 ve C02 hâlinde dışarı verilir.

Solunum ve yanma olayları sonucu oluşan CP2 ve H20, fotosentetik canlılar tarafından yeniden alı­nır. Alınan C02 ve H20, organik maddeler ve 02 e dönüştürülür. Böylece döngü sürüp gider .

D. Azot Döngüsü

Atmosferde bol mik­tarda (% 78) azot (N2) bulun­masına karşılık canlılar bunu doğrudan alıp kullanamaz. Canlılar, azotu ancak azot bi­leşikleri (azotlu maddeler) hâlinde alır. Bu amaçla hay­vanlar amino asitlerden, bit­kiler çözünmüş azot tuzlarından azot gereksinimlerini karşılar. Azot döngüsü, aşamalı olarak aşağıdaki gibi gerçekleşir.

* Ölen organizmaların yapısındaki azot bileşikleri toprağa karı­şır. Bir yandan da hayvanların boşaltım arağı olan amonyak gibi azot­lu maddeler de doğaya verilir.

* Toprak ve sularda bulunan bakteriler bu azot bileşiklerini par­çalar. Parçalama sırasında çeşitli maddelerin yanında amonyak (NH3) ve serbest azot (N2) oluşarak ortama karışır.

* Amonyak, kimyasal tepkimelerle amonyum tuzlarına dönü­şür.

* Bazı özel bakteriler, amonyum tuzlarını nitrit (N02) ve nitratla­ra (N03) dönüştürür. Baklagillerin köklerindeki gibi azot bağlayıcı bak­terilerle algler, havanın serbest azotunu nitrit ve nitratlara dönüştürür. Bu arada şimşek ve yıldırım da havadaki azottan nitrat oluşumunu sağlar.

* Suda kolayca çözünen nitratlar, bitkilerin kökleriyle alınıp kul­lanılır. Kullanılan azotla bitkilerin protein, nükleik asit gibi azotlu mad­deleri üretilir. Bunların bir kısmı bitkilerle beslenen hayvanların vücu­duna geçer. Azot oksitleri vb. gazların yapay olarak bol miktarda üre­tilip kullanılması, ozon tabakasının incelmesine neden olur.

Yukarıda sıralandığı gibi canlılarla cansız çevre arasında azot döngüsü gerçekleşir. Azotun asıl kaynağı olan atmosferdeki azotun azalmaması, azot döngüsü ve doğal dengenin bozul­maması için;.

- Gübre üretiminde hava azotunun aşırı kullanılması engellenmeli,

- Fosil yakıtların aşırı kullanılması yerine güneşten, rüzgârdan enerji üreten alternatif enerji kaynaklarının kullanılması sağlanmalıdır.

E. Fosfor Döngüsü

Su, kayaların üzerinde akarken zamanla kayaların üst kısmını aşındınr. Bu arada kayalardan parça­lar kopup suyla sürüklenir. Sularla sürüklenen fosfatlar denizlerin dibinde birikir.

Fosfatlann çok azı, balıkların ve deniz kuşlannın faaliyetleriyle tekrar karalara döner. Örneğin; de-

niz kuşları karalara bıraktıkları fosfat bakımından zengin dışkılarıyla (gübre) fosforun yeniden devreye girmesinde önemli rol oynar. Balıkların, insan ve hayvanlar tarafın­dan yenilmesiyle de fosforun denizlerden karalara geç­mesi sağlanır. Böylece fosfor karalardan denizlere, deniz­lerden tekrar karalara taşınarak döngü gerçekleşir.

Tüm canlılar, DNA, RNA, ATP gibi molekülleri sentezlemek için fosfor bileşenlerine gereksinim duyar. Fos­foru, bitkiler suyla birlikte fosfat tuzlan hâlinde alıp orga­nik fosfatlara dönüştürür. Hayvanlar da fosforu içme su­yuyla yedikleri besinlerle inorganik ve organik fosfatlar olarak alır. Canlıların artıklarıyla ölüleri ayrıştırılınca fosfor bileşikleri tekrar doğaya dönerek fosfor döngüsü sağlanır.

Devamını Oku