Aşure Günü hakkında genel bilgiler

1 MUHARREM 1427

31 OAK-2006

SALI

HİCRİ YILBAŞI

***

10 MUHARREM 1427

09 ŞUBAT-2006

PERŞEMBE

AŞURE GUNU

MUHARREM AYI VE AŞURE

"Şehrullahi'l-Muharrem" olarak meşhur olan, yani "Allah'ın ayı Muharrem" olarak bilinen Muharrem ayı, İlahi bereket ve feyzin, Rabbani ihsan ve keremin coştuğu ve bollaştığı bir aydır.

Allah'ın ayı, günü ve yılı olmaz, ancak Allah'ın rahmetine ermenin önemli bir fırsatı olduğu için Peygamberimiz tarafından bu şekilde ifade edilmiştir.

Âşura Günü ise Muharrem'in 10. günüdür. Âşura Gününün Allah katında ayrı bir yeri vardır. Bugünde Cenâb-ı Hak on peygamberine on çeşit ikramda bulunmuş ve kudsiyetini arttırmıştır. Bu günlerde oruç tutmak çok faziletlidir.

Hicrî Senenin ilk ayı olan Muharrem ayının 10. günü Âşura Günüdür. Muharrem ayının diğer aylar arasında ayrı bir yeri olduğu gibi, Âşura Gününün de diğer günler içinde daha mübarek ve bereketli bir konumu bulunmaktadır.

Âşura Gününün Allah katında da çok seçkin bir yerinin olduğunu Fecr Sûresinin ikinci âyeti olan "On geceye yemin olsun" ifâdelerinin tefsirinden öğrenmekteyiz.

Bazı tefsirlerimizde bu on gecenin Muharrem'in Âşurasine kadar geçen gece olduğu beyan edilmektedir.(1)

Cenâb-ı Hak bu gecelere yemin ederek onların kudsiyet ve bereketini bildirmektedir.

Bugüne "Âşura" denmesinin sebebi, Muharrem ayının onuncu gününe denk geldiği içindir. Hadis kitaplarında geçtiğine göre ise, bu güne bu ismin verilmesinin hikmeti, o günde Cenâb-ı Hak on peygamberine on değişik ikram ve ihsan ettiği içindir. Bu ikramlar şöyle belirtilmektedir:

1. Allah, Hz. Musa'ya (a.s.) Âşura Gününde bir mucize ihsan etmiş, denizi yararak Firavun ile ordusunu sulara gömmüştür.

2. Hz. Nuh (a.s.) gemisini Cûdi Dağının üzerine Âşura Gününde demirlemiştir.

3. Hz. Yunus (a.s.) balığın karnından Âşura Günü kurtulmuştur.

4. Hz. Âdem'in (a.s.) tevbesi Âşura Günü kabul edilmiştir.

5. Hz. Yusuf kardeşlerinin atmış olduğu kuyudan Âşura Günü çıkarılmıştır.

6. Hz. İsa (a-s.) o gün dünyaya gelmiş ve o gün semâya yükseltilmiştir.

7. Hz. Davud'un (a.s.) tevbesi o gün kabul edilmiştir.

8. Hz. İbrahim'in (a.s.) oğlu Hz. İsmail o gün doğmuştur.

9. Hz. Yakub'un (a.s.), oğlu Hz.Yusuf'un hasretinden dolayı kapanan gözleri o gün görmeye başlamıştır.

10. Hz. Eyyûb (a.s.) hastalığından o gün şifaya kavuşmuştur.(2)



Hz. Âişe'nın belirttiğine göre, Kabe'nin örtüsü daha önceleri Âşura gününde değiştirilirdi.

İşte böylesine mânalı ve kudsî hâdiselerin yıldönümü olan bu mübarek gün ve gece, Saadet Asrından beri Müslümanlarca hep kutlana gelmiştir. Bugünlerde ibadet için daha çok zaman ayırmışlar, başka günlere nisbetle daha fazla hayır hasenatta bulunmuşlardır. Çünkü, Cenab-ı Hakkın bugünlerde yapılan ibadetleri, edilen tevbeleri kabul edeceğine dair hadisler mevcuttur.



Âşura Gününde ilk akla gelen ibadet ise, oruç tutmaktır. Muharrem ayı ve Âşura Günü, Ehl-i Kitap olan Hıristiyan ve Yahudiler tarafından da mukaddes sayılırdı. Nitekim, Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam Medine'ye hicret buyurduktan sonra orada yaşayan Yahudilerin oruçlu olduklarını öğrendi.

"Bu ne orucudur?" diye sordu.

Yahudiler, "Bugün Allah'ın Musa'yı düşmanlarından kurtardığı Firavun'u boğdurduğu gündür. Hz. Musa (a.s.) şükür olarak bugün oruç tutmuştur" dediler.

Bunun üzerine Resulullah Aleyhissalâtü Vesselam da, "Biz, Musa'nın sünnetini ihyaya sizden daha çok yakın ve hak sahibiyiz" buyurdu ve o gün oruç tuttu, tutulmasını da emretti.(3)

Aşûra günü yalnız ehl-i kitap arasında değil, Nuh Aleyhisselâmdan itibaren mukaddes olarak biliniyor, İslam öncesi Cahiliye dönemi Arapları arasında İbrahim Aleyhisselâmdan beri mukaddes bir gün olarak biliniyor ve oruç tutuluyordu.

Bu hususta Hazret-i Âişe validemiz şöyle demektedir:

"Âşûrâ, Kureyş kabilesinin Cahiliye döneminde oruç tuttuğu bir gündü. Resulullah da buna uygun hareket ediyordu. Medine'ye hicret edince bu orucu devam ettirmiş ve başkalarına da emretti. Fakat Ramazan orucu farz kılınınca kendisi Âşûrâ gününde oruç tutmayı bıraktı. Bundan sonra Müslümanlardan isteyen bugünde oruç tuttu, isteyen tutmadı." 'Buhari, Savm: 69.



O zamanlar henüz Ramazan orucu farz kılınmadığı için Peygamberimiz ve Sahabileri vacip olarak o günde oruç tutuyorlardı. Ne zaman ki, Ramazan orucu farz kılındı, bundan sonra Peygamberimiz herkesi serbest bıraktı. "İsteyen tutar, isteyen terk edebilir" buyurdu.(4) Böylece Âşura orucu sünnet bir oruç olarak kalmış oldu.



Âşura orucunun fazileti hakkında da şu mealde hadisler zikredilmektedir:



Bir zat Peygamberimize geldi ve sordu:

"Ramazan'dan sonra ne zaman oruç tutmamı tavsiye edersiniz?"

Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam, "Muharrem ayında oruç tut. Çünkü o, Allah'ın ayıdır. Onda öyle bir gün vardır ki, Allah o günde bir kavmin tevbesini kabul etmiş ve o günde başka bir kavmi de affedebilir" buyurdu.
(5)



Yine Tirmizi’de de geçen bir hadiste Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır:

"Âşura Gününde tutulan orucun Allah katında, o günden önce bir senenin günahlarına keffaret olacağını kuvvetle ümit ediyorum."(6)

"Ramazan ayından sonra en faziletli oruç, Allah'ın ayı olan Muharrem ayında tutulan oruçtur”(7) hadis-i şerifi ise, bu günlerde tutulan orucun faziletini ifade etmektedir.

Bu hadisin açılamasında İmam-ı Gazali, "Muharrem ayı Hicrî senenin başlangıcıdır. Böyle bir yılı oruç gibi hayırlı bir temele dayamak daha güzel olur. Bereketinin devamı da daha fazla ümit edilir" demektedir.

Gerek Yahudilere benzememek, gerekse orucu tam Âşura Gününe denk getirmemek için, Muharrem'in dokuzuncu, onuncu ve on birinci günlerinde oruç tutulması tavsiye edilmiştir.

Bu mânâdaki bir hadisi İbni Abbas rivayet etmektedir. Bunun için, müstehap olan, aşure Gününü ortalayarak, bir gün önce veya bir gün sonra oruç tutmaktır.

Bu günde oruçtan başka hayır, hasenat ve sadaka gibi güzel âdetlerin de yaşatılması isabetli ve yerinde olacaktır. Herkes imkânı nisbetinde ailesine, akraba ve komşularına ikramda bulunur; bugünlerin faziletini bildiren hâdiseleri hatırlayarak ihsanda bulunursa şüphesiz sevabını kat kat alacaktır. Bilhassa, Peygamberimiz, mü'minin aile efradına Âşure Gününde her zamankinden daha çok ikramda bulunmasını tavsiye etmiştir.

Bîr hadiste şöyle buyurular: "Her kim Aşura Gününde ailesine ve ev halkına ikramda bulunursa, Cenab-ı Hak da senenin tamamında onun rızkına bereket ve genişlik ihsan eder."
(9) Bu aile mefhumunun içine akrabalar, yetimler, kimsesizler, konu komşular da girmektedir. Fakat, bunun İçin fazla külfete girmeye, aile bütçesini zorlamaya lüzum yoktur. Herkes imkânı ölçüsünde ikram eder.

Âşura gününün manevi ve berraklığı üzerinde Kerbela karanlığının kesafeti de görülmektedir. 61. hicret yılının Muharrem'ine ait 10. gününde Hazret-i İmam Hüseyin (r.a.) 55 yaşında iken Sinan bin Enes isimli bir hain tarafından Kerbelâ'da hunharca şehit edilmiştir. Bu gadr ve zulmün arkasında Emevi Halifesi Yezid, onun Küfe valisi İbni Ziyad vardır. Yarım asır öncesinden Peygamberimizin bizzat haber verildiği bu ciğerleri yakan olay Hazret-i Hüseyin'i Cennet gençlerinin efendisi olma şanına yüceltmiştir.

Şehitler mükâfatını almış en yüce mertebelere ulaşmıştır. Yüce Allah'ın da zalimlere hak ettikleri cezayı en âdil bir şekilde vereceğinden şüphemiz yoktur. Kader hükme boyun eğen her mü'min bu olaya üzülür, ancak itidalini ve soğukkanlılığını kaybetmez. Duyguları yanlışlara ve taşkınlıklara götürmez. Çünkü meydana gelen bütün olaylar ezelî takdirin bir hükmüdür. Bu açıdan bunu bir "yas merasimi" haline dönüştürmek ehli-i sünnetin itikat ve inancına aykırıdır.



1) Hak Dini Kur ân Dili. 8 5793.

2) Sahih-i Müslim Şerhi, 6:140.

3) Ibtıı Mâce, Siyam: 31.

4) Müslim. Siyam: 117.

5) Tîrmizî. Savm: 40.

6) A.g.e., Savın: 47.

7) İbni Mâce. Siyam: 43.

8) İhyâ, 1:238

9) et-Tergîb ve'l-Terhİb, 2:116.

Muharremin Onuncu günnüne Aşure Günü denir.

Bugüne özel bir saygı gösterilmelidir.

Zira Arşın hamili bulunan melekler o günün değerini bilirler.

Efendimiz buyurdular ki:

“İbrahim (a.s) Aşure günü doğmuştur. Allah O’nu Nemrud’un ateşinden Aşure Günü kurtarmıştır. Allah O’na doğru yolu Aşure Günü göstermiştir.”

O gün Cebrail (a.s), Mikail (a.s) ve İsrafil (a.s)’ın, Arş ve Kürsün yaratıldığı gündür. Gökler, yer ve Cennet o gün yaratılmıştır. Tuba Ağacı Aşure Günü dikilmiştir. O günde kemal erbabının kendilerine vaad edilen mertebeye ulaşmış olmaları bugünün hayırlı, uğurlu ve bereketli bir gün olduğuna açık bir delildir.

Aşure Günü Namaz Kılmak

İbn-i Abbas’tan rivayet ediliyor :

“Kim aşure günü 4 rekat namaz kılar da her rekatında Fatiha’dan sonra 50 İhlas Sûresi okursa, Alah Teala geçmiş ve gelecek 50 senelik günahlarını bağışlar ve Mele-i Ala’da Cennette onun için nurdan bir kürü bina eder.”

Aşure gecesini ibadet ile ihyâ etmek müstehabdır.

Aşure Günü Okunabilinecek Dualar

“Bismillâhirrahmânirrahîm

Sübhânellâhi mil’el miyzâni ve müntehel ılmi ve meblağar rıdâ ve ziyneten lâ melce-e ve lâ mence-e minellâhi illâ ileyhi. Sübânellâhi adedeş şef’ı vel vetri ve adede kelimâtit-tâmmâti bi rahmetihî esteğıysü lâ havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azıym. Ve hüve hasbî ve ni’mel vekiylü ve ni’mel mevlâ ve ni’men nasıyr. Ve sallellâhu alâ seyyidinâ Muhammedin hayri halkıhî ve alâ âlihi ve sahbihî ecmeıyn.”

Bu dua hakkında, Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm şöyle buyurdular:

“Muharrem Ayı’nın birinci ve onuncu günleri sabahleyin üç kere bu duayı okuyan kimseyi Cenab-ı Hak gelecek senenin Muharrem Ayı’na kadar bütün belalardan emin kılar.”

Aşure Günü Duası

“Allahumme mâ amiltü min amelin fî hâzihis-seneti mimmâ neheytenî anhü ve lem terdahû ve lem tenhehû, ve hamilte annî ve afevte ba’de kudratike alâ ukûbetî ve deavtenî ilet-tevbeti ba’de cür’etî alâ ma’sıyyetike, Allahümme innî estağfiruke minhü fağfirhü lî, ve mâ amiltü fîhâ mimmâ terdâhü ve ve’adtenî aleyhis-sevâbe, fetekabbelhü minnî velâ takta’ racâî minke yâ kerîmü.”

Meali:

“Allah’ım bu sene içerisinde işlediğim ve beni sakındırdığın şeylerden sakınmadığım, razı olmadığın ve hoşlanmadığın şeyler işledimse beni affeyle. Bana yüklediğin vazifelerden dolayı beni affettin ve beni tevbeye çağırdın, çeşitli günahlar yaptıktan sonra tevbemi kabul buyurdun. Allah’ım Sana istiğfar ederim, Senden bağışlamanı isterim. Beni bağışla, razı olduğun amellerden işledimse bana vaad ettiğin sevabı benden kabul et. Umudumu Senden kesme Kerîm olan Allahım.”

Aşure günü duası meşhurdur.

Peygamberimiz’in Aşure gününün önemi hakkında Hadis-i Şerifleri vardır.

Peygamberimiz bir hadisinde şöyle buyuruyor : “Aşure günü kim bir gün oruç tutarsa Firdevsi Ala’ya varis olur.”

Yine Efendimiz buyurdular ki : “ Aşure günü kim bir kere İhlâs Sûresini okursa, Cenab-ı Hak o

kimseye rahmet nazarı ile bakar.”

Aşurenin mânâsı, “nurlu yaşamak” demektir.

Aşure Günü Oruç tutmak

Aşure günü oruç tutmak sünnettir.

Efendimiz Aleyhissalâtu Vesselâm buyurdular ki:

“Kim Aşure günü bir kişiye iftar ettirirse, tüm Ümmet-i Muhammedi iftar ettirmiş gibi ecre nail olur.”

“Aşure günü oruçla geçiren, bütün seneyi oruçla geçirmiş gibi ecre nail olur.”

“Bugünün fazlını arayın. Çünkü O, Allah’ın günlerin arasından seçtiği mübarek bir gündür. Kim bu günü oruçla geçirirse, Allah nezdinde bulunan melekler, nebîler, peygamberler, şehitler ve salihlerin ecrini verir.”

“Aşure sizden önceki peygamberlerin bayramıdır. O günü oruçla geçirin.”

“Aşure günü oruç tutun fakat bu hususta yahudilere muhalefet edin, bir gün önce ve bir gün de sonra tutun(Böylece 3 günü tamamlamış olursunuz).”

“Aşure gününün orucu bir senelik günahlara kefarettir.”

(ev kemâ kâl)

Üçaylar hikmet ve faziletleri/Arif Pamuk

2006-01-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder