PROFESYONEL ANLAYARAK HIZLI OKUMAK

PROFESYONEL ANLAYARAK HIZLI OKUMAK

PROFESYONEL ANLAYARAK HIZLI OKUMAK



İthaf

Bu kitap, bana sürekli gelişmeyi , değişmeyi ve bu değişim ve gelişim süreci içerisinde sabretmeyi öğreten her zaman daha iyi bir çözüm olduğunu bilen ve hatırla­tan ve çalışmanın manevi yükünü çeken eşim N.DİLVİN ŞİMŞEK'e ithaf edilmiştir.

Ertan Simsek

Teşekkür

Bazı İnsanlar Kişisel ve kurumsal gelişim yolculuğu­na çıkmazlar.

Bazı insanlar kişisel ve kurumsal gelişim yolculuğu­na çıkarlar fakat yetersiz partnerlerle...

Ama bazı insanlar var ki kişisel ve kurumsal gelişim yolculuğuna çıkarlar ve bunu iyi partnerlere yaparlar.

Bu kitabın yazımı sırasında benden desteklerini esir­gemeyen, kitaba önemli katkılarda bulunan, düşünceleri ve görüşleri iie kitabı zenginleştiren ve katkı sağlayan Eğitim Müdürümüz Dr.Ebru ŞİMŞEK Hanıma, Eğitim ko­ordinatörlerimiz Onur GAGA ve Hakan GÜLTEN beye­fendilere,Öğrencilerime ve gelişim sürecimde hayatımda yer alan herkese teşekkürü bir borç bilirim.

Ertan Şimşek

esimsek@vizvoner-ed.com

www.vizvoner-ed.com

Profesyonel Hızlı Okumak Günümüzde Neden Daha Önemli

! Giderek büyüyen bilgi akışı sizin de yazı masanızın üzerini taşırıyor mu?

! Zaman darlığı çekiyor musunuz?

! Sıkıntıya giriyor musunuz?

İki asır öncesine kadar az çok eğitimli bir insan mevcut olan tüm bilgiler hakkında genel fikir sahibi ola­bilirken, bugün en büyük dahiler bile bilginin hızına ye­tişmekte zorlanıyor.

Bilgi Güçtür kim demiş tam hatırlamıyorum ama gü­nümüzde kralların gücünün bilgi olduğunu kabul ediyo­rum.

Bilgi toplumunda bilgi toplama ve hafızaya almaktan daha önemli olan bazı sorular vardır.Bu sorulara vereceğimiz cevaplar neden profesyonel hızlı okumak gerek­tiğini bize daha iyi açıklayacaktır.

Bu kadar çok bilgi akışında kontrolü nasıl sağlayabilirim?

Bilgilen en iyi ve en hızlı nasıl seçebilirim?

Önemli ve önemsiz bilgi arasındaki farkı nasıl bulabilirim?

farklı bilgiler arasında birbirinden bağımsız a-lanlarda ve farlı bilim konularında bağlantıyı nasıl kurabilirim?

Bu soruları cevaplayabilmek biraz maharet ister. Çünkü basılı ürünler arttıkça bilgi akışı da sürekli artmıştır.19.yy sonlarına doğru dünyada sadece 90-95 bi­limsel dergi varken, günümüzde bunların sayısı

110.000'den fazla bir rakama ulaşmıştır. Her yıl yakla­şık bir milyon bilimsel yayın çıkmakta ve kitap dağlan giderek büyümekte.

Kitapların dergilerin ve yayınların yanı sıra internet gibi sınırsız bir bilgi kaynağı ile bilgiler saniyeler içinde tüm dünyaya aktarılmakta ve herkes bunlara ulaşabil­mekte. Bu baş döndürücü ortamda eğer internetten bahsediliyorsa e-mail nasıl kullanılır,chat nasıl yapılır bunlarıda bilmek gerekiyor.Estetikten bahsediyorsanız Botoks ne işe yarar bilmek gerekiyor.Eğer yeni bir A-nayasa oluşturmaya çalışıyorsanız her bölgenin farklı faktörlerini 3 düşüncelerinize katmak zorundasınız.

Bir çok insanın, giderek hızlı büyüyen bilgi akışı ile birleşen bu meydan okumaya karşı gittikçe çaresiz kal­dığına şaşırmamak gerekir. Hemen korkmayın ve he­men pes etmeyin.Eğer böyle bir eyleme geçerseniz da­ha kötü sonuçlara avuç değil kucak açarsınız. Bir çok konu hakkında fikriniz olmaz, tamamen bağlantınız ko­par ve mesleki ve özel hayatta tamamen dışarıda kalır­sınız.

Klasik okuma alışkanlıklarımızı aşmalıyız Okulda öğ­rendiğimiz okuma yeterli diyenlerdenseniz her gün ar­tan ve çığ gibi büyüyen bilgi kütlelerinin üstesinden gelmeniz ne mümkün ne de yeterlidir. Öyleyse ne ya­pılmalıyız"?

Beynin çalışma ilkelerini kullanarak dünyadaki tüm devlet başkanları ve üst düzey yöneticiler altıkları eği­timle okum,anlama ve öğrenme düzeylerini yükseltmiş­lerdir.

Neden Sizler Yükseltmeyesiniz Ki...

Profesyonel ve yeni okuma türü olan hızlı okumayı deneyin: Bu yöntem ile en kısa süre içinde şu ana kadar bilinmeyen bilgiyi edinerek işleyebilirsiniz.

Böylelikle başka programlara da zaman ayırabilirsi­niz.

Okurken Nelerden Sıkılıyoruz Ve Neleri Seviyoruz?

Keşfedilmeyi bekleyen Organımız:Gözler

İnsanın multi medya çağında bile edindi­ği bilginin %85ini okuyarak algıladığını biliyor musunuz?

Böyle Miyiz?

Osman Semih pazar sabahı saat 8.30'da uyandı. Cuma günü okuldan gelirken "bu hafta sonu önceki haftalardan farklı olacak. Kalan derslerimi tamamlayacağım ve önümdeki hafta içindeki sınavlara iyi hazırlanacağım diye karar vermiş­ti. Bu sebeple cuma akşamüstünü ve geceyi çok iyi geçirdi. Televizyon seyretti, müzik dinledi, uzun uzun telefonla gö­rüştü ve gece oldukça geç saatte yattı. Çünkü ders çalışması için daha önünde uzuuun uzuuun iki gün ve iki gecesi vardı. Cumartesi günü arkadaşlarıyla beraber oldu. Biraz dolaştılar her zaman gittikleri yere gittiler. Sohbet ettiler sohbete o kadar çok dalmışlardı ki zamanın nasıl akıp geçtiğini fark et­medi bile. Ders çalışmadığı için zaman zaman biraz rahatsız­lık duyduğu oldu ancak içinden gelen bu huzursuzluğu" daha önümde koskoca bir pazar var" diyerek bastırdı.

Pazar sabahı, işte bu şartlar altında 9.00' da uyandı. Ön­ce güzel bir sabah kahvaltısı yaptı. Sonra sabah gazetelerini şöyle bir gözden geçirdi. Ders çalışmak için sabah azimliydi. Saat 10.30 olmuştu. Şöyle bir televizyona göz atıp odasına geçmek istedi fakat film öyle heyecanlıydı ki bir türlü tele­vizyonun başından kalkamıyordu. Önünde daha koskoca bir Pazar günü olduğunu düşünerek bu filmi izlemesinde bir sa­kınca olmadığına karar verdi. Film bittiğinde saat 12.00'yi geçiyordu. Hafta içi günlerde bu saatte yemek yemeğe ahş-kın olduğu için karnı acıktı. Annesinin Özenle hazırlamış

olduğu yemekleri yerken evdekilerle koyu bir sohbete girdi, /emekten sonra yine çalışma odasına yönelmişti ki televiz­yonda maç yayını başlamıştı. Haftanın en Önemli maçıydı. Bu maçı seyretmek için insanların birbirini çiğneyip, dünyanın harasını verdiklerini düşününce ayağına kadar gelen bu maçı Seyretmemenin büyük kayıp olacağını düşündü.

Tüm hafta bu maç konuşulacaktı maç biter bitmez (nasıl lolsa 90dak.) sıkı bir şekilde çalışmaya başlamaya karar vere-ek maçı izlemeye koyuldu. Maç bittiğinde hafta sonu yaşadıklarını düşünmeye başlamıştı ki annesi içeriden çayın hazır olduğunu duyurdu. O da çayı içip ders başına geçmenin doğru olacağına karar verdi çay bittiğinde üzerine bir ağfrlık çökmüştü. Haftanın yorgunluğu, maçın gerginliği, sınav stres-eri ve çayla birlikte yenilenler... onu iyice gevşetmişti " nasıt Isa şimdi çalışamam" diye düşündü ve dinlendikten sonra (çalışmaya karar verdi.

Saat 19.00 sıralarında içindeki huzursuzluğu bastırmaya ayret ederek çalışma masasına yönelmişti ki en sevdiği ar­kadaşıyla, ailesi onlara misafirliğe geldi. Misafir varken de irs çalışılmazdı ya ... birlikte sevdikleri diziyi seyrettiler. Artık kalan zamanında sadece en önemli iki dersi çalışırım di-e düşünüyordu. Fakat yavaş yavaş uyku bastırmaya başla­mıştı. Eğer uyumazsa yeni başlayan haftaya yorgun ve uyku-uz girecekti. Bu sebeple kendi kendine şöyle dedi." bugün alışamadım. AMA YARIN SÖZ OKUMAMI YAPIP ÇOK ÇA-IŞACAĞIM". Yarı sıkıntılı yarı huzurlu odasının yolunu son ez tuttu. Ancak çalışmak için değil, uyumak için...

Okurken Nelerden Sıkılıyoruz Ve Neleri Seviyoruz?

İster evde olun ister okulda isterseniz büronuz-da:açılmayan kitaplarınız defterleriniz,günlük gazete, dergi, kitapçıklar, raporlar... Tüm bu dersleri,ödevleri, yazıları nasıl ve ne zaman okuyacaksınız? Ayrıca ders programınız veya randevu defteriniz dolu: Müşteri gö­rüşmeleri, dahili toplantılar, telefon görüşmeleri... Bu nedenle sadece en gerekli olanları yapıyorsunuz, günlük postayı açarak geri kalan kağıt destesini bir kenara itiyorsunuz.

Ama kendinizi suçlu hissediyorsunuz. Belki okunma­yan yazılar arasından sizi sadece hatalardan koruyacak ve belki de kariyerinizi geliştirebilmekte yardımcı ola­rak özellikle önemli olan bilgiler vardır. Ama ertelenmiş iptal edilmiş değildir diyerek kendi vicdanınızı rahatlatı­yorsunuz. Ama okunmayan malzeme yığını her gün büyüyor, aynı sizin sıkıntınız gibi.

Mutlu ve Başarılı okuyucu: Sanki Hz. Musa asasını vurmuşçasına tüm dersleriniz, Ödevleriniz yapıldı veya tüm evrak yığınları kayboldu. Ama daha önce yaptığınız gibi çekmeceye tıkarak değil. Elbette okuma hızınızın size sağladığı destek ile oldu. Hatta bunları yapmak si­zin için bir zevk haline geldi. Günlük gazetelerdeki Önemli bilgiler derhal öğrenmenizi sağladı.Bunlar:

Eğer Öğrenci iseniz:saatler süren ders çalışma programınız kısaldı

Eğer Çalışıyorsanız:Günlerce okunması devam eden teknik yazılan İncelemek yarım saat gibi bir süre­nizi aldı

Kısa zaman zarfı içinde en zor içerik gerektiren teknik yazıları kolayca kavradınız.

Hızlı okuma sadece iş hayatınızı değil, özel ha­yatınızı da pozitif olarak etkilemektedir.

Tekrar sadece zevk için okumaya başlayabilirsiniz. Tamamen zorlanmadan ve rahat bir şekilde.

Yine zamanınız var. Aileniz,arkadaşlarınız, hobile­riniz ve sadece zaman geçirmek için.

Hızlı Okumanın Tarihçesi:

Hızlı okumanın tarihçesi,ne ilköğretim okullarında ne de üniversite amfilerinde başlamadı. I. Dünya harbinde başlamış ve şekillenmiştir. O zamanlar, İngiliz Royal Air Force, bazı pilotların belli mesafelerden farklı düşman uçaklarını ayırt edemediklerini fark etmiştir. Bu nedenle bazı zeki strateji uzmanları Takimetreyi icat etmiştir; bu cihaz, farklı kısa aralıklarla resimleri duvara yansıtan bir çeşit slayt projektörüdür. Büyük bir resimden başlaya­rak, projeksiyon süresi giderek kısaltılarak ve format ve bakış açısı küçültülerek ve değiştirilerek devam edilmiş­tir. Ve birkaç çalışmadan sonra pilotlar beş salise içinde farklı uçak tiplerini ayırt edebildiler.

Bu demektir ki, insan gözü inanılmaz kısa süre içinde bilgiler algılayabilir. Bu bilgi birinci dünya savaşından sonra hızlı okuma kurslarında da uygulanmaya başlandı. Başarılı olarak: Katılımcılar beş salise içinde duvara yan­sıtılan kelimeleri okuyabildiler. Sonuç: Kişiler, okuma hızlarını dakikada ortalama 200 kelimeden 400 kelimeye çıkardı; bu da ilk okul öğrencisi ve akademisyen arasın­daki fark kadardır. Ancak Takimetre eğitimcileri büyük bir potansiyeli kullanmamıştır. Çünkü gözümüz beş sali­se içinde bir kelime okuyabiîiyorsa, teorik olarak bir da­kika içinde 30.000 kelime! okuyabilmeli.

Ayrıca kurs sırasında artırılmış verim, takimetre yönteminden çok öğrencilerin motivasyonu ile ilgiliydi. Tabi ki katılımcıların okuma hızı tekrar başlangıç seviye­sine düşmüştür. Altmışlı yılların başında bilim adamları insanların olağanüstü verimli olabileceklerini keşfetmiş­tir: Sadece gözler özel eğitim sayesinde şimşek gibi hız­lı hareketlere tepki vermekle kalmıyor, beynimiz de da­kikada 400den fazla kelime hafızaya alabiliyor. "Dina­mik okuma okullarında" dakikada 1000 kelime, bazı özel eğitimli insanlar tarafından 3850 kelimeye ulaşılabil­di.

Meşhur Olmuş Hızlı Okuyanlar Listesi:

Bu konuda yabancı kaynaklar örneklerimizin çoğunu oluşturuyor.

Antonio di Marco Magliabechi

Floransalı bir manavda başlayan inanılmaz bir hika­ye: Bu manav dükkanında çırak Magliabechi (1633 -1714) meyvelerin paketlenmesinde kullanılan eski ga­zeteleri okumaya çalışıyordu. Bu ilgisi yerel kitapçının dikkatini çekmiştir. Antonio'yu dükkanına götürerek ona okumayı öğretmiştir. Çok büyük bir başarı ile: Kısa sü­rede Maglicabechi hızlı okuma ve hafızası ile ünlenmiş-tir. Ayrıca çok önemli bir testte başarılı olmuştur: Şüphe ile yaklaşan kişilerin hayretli bakışları karşısında, çok kısa bir süre göz gezdirdiği bir metini noktasına virgülü­ne kadar doğru olarak kağıda dökmüştür. Bu kadar da değil. O zamana kadar okuduğu tüm kitaplar hafızasın-daydı ve kelimesi kelimesine kadar okuyabiliyordu.

John Stuart Mili

İngiliz filozof ve ulusal ekonomist (1806 - 1873). En büyük dahiler hit listesinde 90. sırada yer almaktadır. Üniversite profesörü olan Mill'in babasının beklentileri çok küçük yaşlardan itibaren büyüktü: John Stuart'a bir kitap vererek, yan odaya geçmesini ve kitabı okuması­nı, daha sonra kitap hakkında konuşacaklarını söylerdi. Genç Mili için büyük bir motivasyon kaynağı. Daha son­ra, kitap sayfalarını bir bakışta okuyarak kitapları res­men yuttuğu söylenmiştir.

Frank/in D. Roosevelt

Başlangıçta ortalama okuma hızını, gözlerini dört yerine sekiz kelimeye sabitleyerek hızlandırmıştır. Böy­lece Amerikan Başkanı (1933 - 1945) tüm paragrafı bir bakışta ve daha sonraları bir toplantı boyunca bir kitap okumayı başarmıştır.

C. Lowe!I Lees

Ellili yıllarda Utah Üniversitesinde lisan bilimleri baş­kanı olarak görev yapmıştır. Dakikada 2500 kelimeye ulaşan hızla Profesör Lees kapsamlı dönem ödevlerini on dakika içinde okuyabiliyordu. Daha sonra tüm ayrın­tıları, form hatalarına kadar, biliyordu. Öğrencisi Evelyn Wood, daha sonra hızlı okuma araştırmacısı olarak ve kendi "dinamik okuma okulunu" kuracak kadar bu du­rumdan etkilenmiştir.

John F. Kennedy

Herhalde en tanınmış hızlı okuyucu. Amerikan Baş­kanı (1960 - 1963) meziyetlerini hiçbir zaman gizleme­di. Tam tersine. Konuşmalarında zekasından ve akli po­tansiyelinden bahsetmeyi severdi. Bunlara okumak da dahil, ve Kennedy bu alanda çok büyük sürat geliştir­miştir. Hızlı okuma eğitimi sayesinde okuma hızını dört misli arttırmıştır: Dakikada 284 kelimeden 1200 kelime.

Sean Adam

Bu Amerikalının hikayesi, anganjmanla nereye va­rabileceği gösterilmiştir: Çocuk olarak görme problem­leri olmasına rağmen, Adam daha sonra hızlı okumada dünya rekoru kırmıştır: Dakikada 3850 kelime.

Süleyman DEMİREL

Seksen küsur yaşında olmasına rağmen hafızasını çok iyi kullanabilen ve dk.2000 kelime okuyabilen siyasi liderlerden biridir.Cevapları nükteli ve hızlı verir..Yenilen güreşe doymaz misali mücadeleci ve sabırlı bir yapısı vardır.

Adnan KAŞIKÇI

Rahmetli Adnan Kaşıkçı (diğer ismi mucid Adnan) sadece hızlı okumuyordu.Okuduklarını icatlara dökebi­lecek bir uygulaması da vardı.Aynı John F. Kennedy gibi meziyetlerini gizlemezdi. Konuşmalarında zekasından ve akli potansiyelinden bahsetmeyi severdi.

Zaman kaybetmeyin Bakış açınızı genişletin Gözlerinizi keskinleştirin Fazla yorulmayın

Gözleriniz hakkında ne biliyorsunuz? Ne kadar hızlı okuyabilirsiniz? Algılayışınız ne kadar iyidir?

Muhteşem Organımız: Gözler

Göz ve beyninizin potansiyelini kullanın

Geri atlamalar ve geri dönmeleri (regresyonları En­gellemek için

sabitleme sürenizi bir saniyeden yarım saniyeye indirmeyi deneyin.

Ne kadar hızlı okursanız o kadar iyi anlarsınız.

Gözler, insanların en önemli algılama organlarıdır: Kainatın gerçek mucizesi - ve bizim dünyaya kapımız.

Kainatın bu muazzam sistemini okurken kontrol e-debilirve kendi lehimize kullanabiliriz.

Gözler beynimizin uzantısı olduğu İçin beyin göz sayesinde dış dünyayı görür.

Gözlerimiz:

7-8 gram ağırlığında olduğunu...

80-85 m. uzaklıktaki nesneleri kolayca tanıyabil­diğini

Gece 20-27 kilometre uzaklıktaki bir sigaranın a-teşini fark edebildiğini...

130 milyon ışık alıcılarından oluştuğunu ve her bi­rinin saniyede en azından beş ışık enerji demetinin aldı­ğını ...

On Milyondan fazla renk ayırt edebildiğini...

Milyarlarca bilgi parçacığından oluşan bir sahneyi bir saniyeden kısa bir sürede foto grafik hassasiyetle deşifre edebileceğini ...

Sadece ışığa değil, aynı zamanda duygularınıza da tepki verdiğini biliyor musunuz? Zeki tüccarların bu bilgiyi kullanıyor: Mallarını sunduklarında müşterilerinin göz bebeklerine bakarlar. Göz bebeklerinde büyüme ol­duğunda, zeki bir tüccar için bunun anlamı, müşterinin mallarla ilgilendiği ve daha yüksek bir fiyatı kabul ede­bileceğidir.

Yavaş ve hızlı okuyucular: .

Okurken gözler bir sayfa üzerinden akarak hareket etmezler, sürekli atlayarak gezerler: Hareket, stop, ha­reket, stop, Ne kadar iyi veya kötü okuyucu olduğunuza bağlı olarak, bu sabitleme süresi 0,25 - 1,25 saniye arasıdır. Geri atlamalar (alışkanlıkta kelimeleri iki kez okumak) veya regresyon (bir şeyi anlamadığınızı düşünerek geri gitme) yüzünden tekrar duraklamalar oluşuyor. Satır başına iki kez geri gittiğinizde (her seferinde bir sani­ye), sayfa başına yaklaşık 80 saniye kaybedersiniz, 300 sayfalık bir kitapta, yani altı saate toplam 40 dakika değerli zaman.

Ve çoğunlukla fazla bir şey anlamazsınız. Çünkü araştırmacıların tespitine göre: Okuma hızı ne kadar ar­tarsa, anlayış o kadar artar.

Gözlerinizi Nasıl Çalıştırabilirsiniz?

Alıştırma 1

Başınızı oynatmadan hızlı bir şekilde, ama zorlan­madan, sol göz ucundan sağ göz ucuna ve bunun tersi­ne on kez gözlerinizi hareket ettirin.Ayrıca Sol göz u-cundan alına doğru, sağ göz ucuna ve sonra burun ucu­na doğru.

Alıştırma 2

Hızlı hareketlerle ama zorlanmadan gözlerinizin şek­lini önce saat yönünde sonra aksi tarafa doğru çizin. Bu alıştırmayı on kez tekrarlayın. Bunda zorlanıyorsanız gözünüzle sekiz rakamını çiziniz

Alıştırma 3

Ellerinizle iki kase oluşturun ve gözlerinizi kapatın. Birkaç dakika boyunca sakince karanlığa bakın. Sonra ellerinizi yavaşça açarak gözlerinizin tekrar ışığa alış­masını sağlayın.

Alıştırma 4

2 ve 3 numaralı alıştırmayı birleştirin.

Alıştırma 5

Hızlı şekilde gözleriniz ok yönlerinde götürüp getirin

Alıştırma 6

Sakince uzaklara bakın. Sonra yukarıya doğru tut­tuğunuz baş parmağınızı gözlerinizden 40 cm mesafede tutarak doğruca parmağınıza bakın. Parmak sade ve net görünür. Sonra tekrar uzaklara bakın. Şimdi parmağınız çift ve bulanık görünmeli. Yedi kez uzak ve yakın bakış arasında değiştirin.

Bir Saniye Lütfen

Gözferinizi hiçbir zaman fazla yormayın!

Hir zaman zorla okumayın! Yorulduğu­nuzda durun!

Ara sıra gözlerinizi kırpıştırın! Böylece gözleriniz nemli, dinlenmiş ve algılamaya hazır olur.

Gözlerinize basınç uygulamayın. Gözler kendi başına keskin görebilir.

Bakış açınızı zamanla ve doğal sınırlar içinde genişletin!

iyi okumak isteyen iyi görebilmeli! Düzenli olarak göz doktoruna gidin. Gözlük kullanıyorsanız iki yılda bir gözlerinizi kontrol ettirmelisiniz.

Alıştırma 7

Çizgileri bir çok kez ileri geri takip edin.

Alıştırma 8

Çizgileri bir çok kez ileri geri takip edin,

Alıştırma 9

Çizgileri bir çok kez ileri geri takip edin,

Alıştırma 10

Çizgileri bir çok kez ileri geri takip edin,

Okuma testi I

Yukarıdaki alıştırmaları yeterince yaptığınızı varsa­yarak ilk okuma testine geçiyorum.

Aşağıdaki metin İçin

Kronometre veya saniyeli bir saate ihtiyacınız var. Bunları yanınıza koyun ve yalnız başınıza okuyun.

Alışık olduğunuz normal hızla okuyun.

Kendi kendinize baskı uygulamayın sonuç hak­kında düşünmeyin. Bu kitabı okudukça gelişmeler de otomatik olarak artacaktır.

Kronometre veya saniyeli saatinizi sıfıra getirin ve okumaya başlayın.

Okumanız bittiği an zamanı durdurun ve okuma testinin altında bulunan süre bölümüne not edin.

Tatlı İnsanı Canlandırır Mı?

Bilim Teknik1 İn editörüne, tatlı ve nişastalı yiyecek­lerin insanların "duygu durumu" (mood) üstündeki etki­leri hakkında bir yazı hazırladığımı söyleyince, o konuda bir sürü şey yayınladık" dedi. Ama bu, metabolizmadan çok ruhsal durumla ilgili bir yazıydı. Örneğin kadınların âdet Öncesi gerginliklerini gidermek için çikolataya sal­dırdıklarını duymuş muydu? Yüzündeki gülüş tanıdık gel­di. Bunu biliyor muydun, yeni bir şey değil ki? Konuyla il­gili bir tartışma sırasında kimi doktor hanımlar da aynı şaşkınlıkla cehaletimi süzmüşlerdi. Peki, bütün bu tatlı­ların etkilerini bilenler, nasıl etkilediğini biliyorlar mıydı bakalım? Sigara tiryakileri bu alışkanlıklarım bıraktıkla­rında hızla kilo almaya başlarlar. Sürekli bir şeyler atış­tırırlar, buzdolabı kapaklarını sık sık açarlar. Eski tirya­kilere, kış ortasında dondurma en hoş ikramlardan biri sayılır. Nişastalı ve şekerli yiyecekler adeta tütünün ye­rine geçer. Pek çok kişi bu durumu ve ağız alışkanlığı­nı "bir şeyler arama" İle açıklar, Oral bağımlılık, sigara­dan yiyeceğe doğrudan yer değiştirmiş olabilir.

Ama davranış düzeyinde açıklamalar getiren bu gö? rüşler hikayenin tümünü anlatmıyor^ Sigara içenler, ni­kotin yoksunluğu belirtilerine karşı şekerli ve nişastah yiyecekleri kullanıyorlar. Şekerli, nişastalı yiyecekleri sadece sigarayı bırakmaya çalışanlar değil; gerginlikle­rini gidermeye çabalayan pek çok kişi tercih ediyor. Araştırmacılara göre; karbonhidrattan fakir diyetle beslenenlere kıyasla daha az gergin ve kaygılı oluyor, tütünsüz kalmayı daha kolay başarıyorlar. Eroin bağımlıla­rının tedavileri sırasında bol şekerli yiyecekleri tercih etmeleri, alkol bağımlılarının iyileşme sürecine karbon­hidratlı diyetlerin katkıda bulunması öq düşündürücü­dür,

İlaç, alkol ve tütün bağımlılıklarının temelinde yiye­ceklerle ilgili sinir sistemi bölümünde bir "kısa devre" nin roi oynadığı, dolayısıyla verilen yüksek miktar kar­bonhidratla bu kısa devrenin iptal edildiği Öne sürülüyor.

Ancak, bağımlılar dışındaki insanların karbonhidrat­ları, özellikle şekerli yiyecekleri neden tercih ettiği, bu "kısa devre"nin teorisiyle açıklanamıyor. Adet öncesin­deki bir hafta-on gün içinde ve âdet döneminde Özellikle çikolataya düşkünleşen kadınlar sırf hoşlarına gitmeyen bir durumda çikolatayı hak ettiklerini düşündüklerinden çikolata yemiyorlar herhalde!

Karbonhidrattan, Özellikle şekerce zengin diyetle "depresyonlan"nı yatıştıran kişilere bir başka örnek, mevsimsel depresyonu olanlarda şeker iştahının depres­yona paralel artışı. Gün ışığının azaldığı mevsimlerle bağlantılı olan bu ruhsal bozuklukta, kişiler parlak ışık -fedaisinden yararlanıp iyileştiklerinde, şeker ve nişas­taya olan düşkünlükleri hızla azalıyor.

Şekerli, nişastalı yiyeceklerden oluşan bir yemeğin ardından kandaki insülin düzeyi belirgin Ölçüde yükselir, însülin, beyne ulaşmak için triptofan ile rekabet halin­deki aminoasitlerden pek çoğunu saf dışı bırakır. Kar­bonhidrat yüklemesi beyne daha çok triptofan ulaşmasağlar. Triptofan, iştah uyku ve "duygu durumunun" düzenlenmesinde etkili olan serotonin ön maddesidir. Triptofanın beyne yüksek miktarlarda ulaşması serolonin miktarını da çoğaltır. Serotonin azlığının dep­resyon ve gerginlikle de yakın bağlantılı olduğu tahmin ediliyor. Dolayısıyla şeker ve nişastalı yiyecekleri bolca yiyenlerin gerginliklerinin yatışması, depresif duygular­dan arınması için elimizde teorik bir açıklama var.Ama... Bir de işin "ama"sı var. Gerginlikler o denli yatışıyor ki, bir kesim şeker ve nişasta düşkünü kendilerini duygusal olarak depresif hissetmeseler de, yorgunluk ve uykuluk hissi ağır basabiliyor. Özeliikle depresif belirtileri ve gerginliği olmayan bir kişi, bol şekerli bir şeyler yedik­ten sonra kendini oldukça yorgun hissedebiliyor, dikka­tini işine vermekte güçlük çekiyor. Bu denli "yatışma" genellikle "şekerim düştü herhalde" diye yorumlanır ve kişiye şekerli su içirilir. Oysa bu gibi anlarda kan şekeri Ölçümü yapıldığında kan şekerinin normal düzeyde oldu­ğu görülüyor. Tatlı yeme sonrası çöken rehavetin biraz şiddetli şeklini yine triptofan ve serotoninle açıklamak mümkün... Triptofanın beyne ulaşımı artıp, serotonin miktarı (eksik olmadığı halde) artırıcı, fazlalıktan dolayı özellikle Uyuklama ve bitkinlik ortaya çıkmış olabilir, Bu kanıyı destekleyen bîr olgu, salt karbonhidrattan ibaret bir mönüye az miktarda da olsa protein eklendiğinde is­tenmeyen etkilerin önüne geçebilmesi.

Hızlı Okuma Çevreyi Koruma Yöntemleri

Tencerelerinizin dip çapı ocağımızla uyum sağlamalı ve ocağa oturmalı. Düz olmayan, ateşe göre çok büyük veya çok küçük tencere dipleri, yüzde 40 enerji kaybına sebep oluyor. Ayrıca çelik tencereler, emaye tencerele­re oranla, yemeği daha çabuk pişirir. Çünkü ısıyı yüzde 35 oranındaki azlıkta dışarı verir. Düdüklü tencereler daha da marifetlidir.

Her tencerenin bir kapağı vardır ve mutlaka kulla­nılmalıdır. Kapaklı tencere, aynı büyüklükte kapaksız bir tencerenin harcadığı enerjinin dörtte biriyle yetinir.

Elektrikli ocaklar ve fırınları da kullanmasını bilmek gerekir. Kaynamadan sonra, tencereyi ocaktan İndirmek yerine, ısıyı bir iki ayar düşürmelisiniz. yemek pişimin­den 10-15 dakika Önce kapatılan ocaklar sayesinde yüz­de 15 enerji tasarrufu gerçekleştirmiş olursunuz. Buz­dolabının yeri, fırın veya kalorifer yakınları değildir. Buz dolabı, 25 derecelik bir mutfakta, 20 derecelik bir mutfağa nazaran yüzde 20 daha fazla elektrik tüketir,

60 küovathk ampul yerine, f lüoresan tipi az enerji tüketen, çok verimli olan ampuller, her gece milyonlarca kilovat elektrik tasarrufu sağlar.

Televizyon ve video gibi elektronik cihazlarınızı, tembellik etmeyin, kalkıp kapatın. Kumanda düğmesinden kapatılan "stand by" (sitend bay) sistemi, inanılmayacak oranda elektrik tüketimine sebep oluyor. Ayrıca bu cihazların "stand by" durumundayken röntgen ışınları yaydığını ve elektromanyetik alanlar yarattığını unutmay

Çamaşır kurutma makinesi de neyin nesi? Bedava gü­neş ve rüzgar varken avuç dolusu para harcamaya ne ge­rek var.

Aletlerinizi belirli aralıklarla kireçten arındırın. İmm. kalınlıktaki kireç tabaka yüzde 10 enerji ziyanı demek.

Bulaşık makinesindeki "tasarruf düğmesi"ni kullan­mayı ihmal etmeyin. Bu şekilde en az yüzde .25 enerji tasarrufu yapabilirsiniz.

Kaynatılacak çamaşırları 95 yerine 60 derecede yı­kayın. Çamaşırlarınızı 30 derecede yıkarsanız, tükete­ceğiniz enerjinin sekizde birini harcarsınız.

Elde çamaşır yıkarken asla suyu devamlı açik bırak­mayın. Akrhlan suyun üç dakikası, bir kilovat enerji demektir. Yani bir başka deyişle, bu bir kilovatlık enerji ile hiç ara vermeden 150 saat kaset dinleyebilir veya 17 saat süreyle 60 küovathk bir ampulü yanık bırakabi­lirsiniz.

Kapı ve pencerelerinizin, alt ve kenarlarını iyice izole edin izolasyonun gerekli olup olmadığını İse yanan bir

mumla bulabilirsiniz. İzolasyon için belki çok para harcamazsınız ama yüzde 40 enerji tasarrufu yapabilir­siniz.

Kalorifer radyatörlerinizi sık sık temizlemeyi unut­mayın. Tozu alınmayan, iyi temizlenmeyen kalorifer radyatörleri, hem ısıyı tam kapasite iletmez hem de eve hoş olmayan bir kokunun yayılmasına sebep olur,

Kış aylarında evlerinizi kısa ama kuvvetli bir hava akımıyla havalandırın. Duvarlarınızı asla soğutmayın.

Damlayan muslukları mutlaka onarın. Damlayan mus­luklar, ayda 170 ile 500 litre suyun boşa gitmesine ne­den oluyor. Bir başka deyişle 1 İla 3 küvet dolusu su de­mek bu.

Çamaşırlarınızı, elektriğin en yoğun kullanıldığı saat­lerde yıkamayın, işlerin en yoğun olduğu saatlerde kulla­nılan çamaşır makinesi, elektrik santralleri ve su şebe­kelerindeki üretimi zorlar. İşin daha az yoğun olduğu saatlerde ise, elektrik santralleri üretim için daha fazla enerjiye gerek duymayacaktır.

Bebeklerin altını bağlamak için yıkanabilen kumaş bezler mi, yoksa atılabilen kağıt bezler mi kullanılmalı? Hangisi çevreye daha az zarar yerir? Çevre temizliği ile ilgilenen bilim adamları son günlerin bu en yoğun tartışı­lan konusuna kesin bir cevap vermiyorlar. Kumaş bezleri, yıkarken enerji tüketip, suyu kirletirken, kağıt bezler de ağaç katliamını arttırıyor. Bu durumda, kumaş bezle­rin keseyi koruduğu kesin gibi gözüküyor.

Tuvaletlere hoş koku veren çeşitli sprey (sıprey) ve taşlar yar. Ancak bunlar çevre kirliliğine neden oluyor. Oysa tuvalete hoş bir koku yaymanın daha basit bir yolu var. Ampulün üzerine sevdiğiniz bir parfümden sıkarsa­nız, her tuvalete girdiğinizde lambayı yaktığınızda, am­pulün ısınmasıyla birlikte parfüm de etkisini göstere­cektir,

Bulaşık makineleri, sanıldığından daha az su tüketi­yor. Elde yıkama daha çok enerji ve su tüketimine neden olurken, bulaşık makinesi özellikle kalabalık ailelerde yararlı oluyor..

Alışverişte karton veya pet şişe yerine cam şişeleri tercih edin. Konserveler için de aynısı söz konusu. Cam şişeler tam 50 kez yeniden kullanılabiliyor.

Bir ton kağıt nasıl elde ediliyor biliyor musunuz? Bu­nun için 2 ağaç katlediliyor. 240 bin litre su ve 4700 kilovvat saat enerji gerektiriyor. Bu yüzden yeniden de­ğerlendirilmiş kağıttan olan mamulleri tercih etmekte

fayda yar.

Bir kez kullanıp, atılan piller yerine, akü veya şarjlı piller kullanın ve bunlarla çalışan teyp, valkman (volkmen) video oyunlarını tercih edin.

Yankı YAZDAN

Okuma Testinin Değerlendirmesi

Siz şu an 1131 kelime içeren bir metin okudunuz. Lütfen okuma sürenizi buraya not edin: saniye

Okuma Hızının Ölçülmesi:

Sizin şu anki okuma hızınızı (dk/kelime) ölçebilmek için, belirtilen şekilde hesaplamalısınız: Örneğin 1131 kelimelik metni okuma süreniz 320 saniye olduğunda

Bir saniyede 1131 : 320 = 3,5 kelime okumuş olur­sunuz.

Dolayısıyla sizin dakikada okuma hızınız: 3,5 x 60 = 210 kelimeden oluşur. Bu değer sizi or­talama okuma hızında (200 - 220 dk/kelime) iyi bir okuyucu olarak değerlendirir.

Gerçek okuma hızınızı lütfen buraya not edin

1131 kelime x 60 saniye = (dk/kelime olarak)

Okuma Testi: Sorular

Şimdi de okuduğunuz metnin ne kadarını anladığını­za dair sorular var. lütfen metni tekrar okumadan aşa­ğıda belirtilen soruları cevaplandırın:

1. Metinde ısrarla anlatılmak istenen konu nedir?

a) Enerji tasarrufu ile çevrenin korunması

b) Enerji tasarrufu ile kesenin korunması

2. Aşagıdakilerden hangisi yemek pişirme için uygun bir uygulama değildir?

a) Tencerenin tabanı ateşe göre büyük olmalı.

b) Emaye tencere yerine çelik tencere tercih e-dilmeli.

3. Buzdolabı nerede bulunmalıdır?

a) Fırın ve kaloriferin uzağında

b) 25 derecelik mutfak ortamında

4. Televizyon ve video gibi cihazlarda kullanılan "stand-by" sistemi elektrik tüketimi için ideal bir sis­temdir. Bu ifade için fikriniz:

a) Doğru

b) Yanlış

5-Evde izolasyon gerekip gerekmediğini nasıl anlaya­biliriz?

a) Yanan mum kullanarak

b) Termometre kullanarak

6-Bu yazı hangi tarihte yazıldı?

a) 1975

b) 1976

c) 1986

d) Bilgi yok

7- Eroin bağımlıları, tedavileri sırasında bol şekerli yiyecekleri tercih ederler.

a) Doğru

b) Yanlış

8- Şekerli, nişastalı yiyeceklerden oluşan bir yeme­ğin ardından kandaki ensülin düzeyi düşer.

a) Doğru

b) Yanlış

9-Şeker ve nişasta düşkünü kişiler kendini

a) Yorgun ve uykulu hissediyor

b) Dinç ve dinlenmiş hissediyor

10- Triptofan (B vitamini) iştahı düzenler.

a) Doğru

b) Yanlış

Okuma Testi: Cevaplar

1-a 2-a 3-a 4-b 5-a

6-d 7-a 8-b 9-a 10-a

Lütfen her doğru cevap için kendinize 10 puan verin (en fazla 100 puana ulaşabilirsiniz).

100 - 90 puan: PEKİYİ

80 - 70 puan: İYİ

60 - 50 puan ORTA

En uygun şartlar Bilgisayarda okuma Okumada yardımcı olan Okumada engelleyen

Nerede, ne zaman ve nasıl okuyorsunuz?

Okuma alışkanlıklarınız nedir?

Okumak Ne Demek?

Okuyabiliyor olmamız, gerçekten okumayı biliyoruz anlamına gelmez.

Okuma eylemini farklı yöntemlerle öğreniyoruz. Derste okumayı öğrenme şeklimiz fonetik yönteme da­yanmaktadır: Çocuğa önce alfabe daha sonra da keli­melerin seslendirilmesi öğretilir, Bak-ve-oku yöntemin­de çocuk, resimlerle doğru kelimeleri eşleştirmeyi öğre­nir. Okulda şu ya da bu yöntemin uygulanmasını dikka­te almaksınız, çocuk kelimeleri tanıdığında ve sessiz o-larak okumaya başladığında, okumayı öğrendiği varsa­yılır. Ama bu sadece başlangıçtır. "Beyin Babast"sı ola­rak tanınan Tony Buzan "Çocuğu bu aşamada yetişkin yaşına kadar kendi haline terk etmek, bir bebeğin e-meklemeye başlaması ile birlikte hareket etme kabiliye­tinin tamamlandığını varsaymak ile aynı anlamı taşı­maktadır" diye açıklamada bulunur.

Okumak, yedi basamaktan oluşur ve çok yönlü bir işlemdir:

Haberleşme

Geri çağırma

Tutma

Dışarıya doğru bağlantı

İçeriye doğru bağlantı

intibak

Alfabeyi tanıma

1. Alfabeyi Tanıma:

Okuma öncesi ilk aşamadır.

2. İntibak

Gözün ışığı yansıttığı fiziksel işiem. Bu yansıtma göz tarafından algılanarak optik sinir ile beyne iletilir.

Görmek istediğimiz nesneler ilk önce gözün ağ ta­bakasına uğrar. Retina minik hücrelerden oluşmuştur.Yapısında enerji üreten yaklaşık 130 milyon ışık alı­cısı vardır.Bunlar FOTON ismini alır.Enerjisini ışıktan alan bu fotonlar sayesinde görüntü elektronlara dönüşür. Sanıldığı gibi görüntü gözlerimizde değil beyinde oluşur.

3. İçeriye Doğru Bağlantı

(Temel iletişim). Okunan bilginin tüm parçalarının uygun olan diğer parçalarla iletişimini sağlar.

4. Dışarıya Doğru Bağlantı

Şimdiye kadar edinilen bilgiyi okunan ile birleştirir, doğru bağlantıları oluşturur, analiz eder, tartar, eler ve atar.

5. Tutma

Bilgilerin temel olarak hafızaya alınması.

Sanıldığının aksine görüntü gözlerde değil beyinde oluşur. Göz, altı tabakadan oluşur ve her tabakada me­sajları algılayan ayrı hücreler bulunur. Görüntüden ge­len ışınlar ilk önce saydam tabakadan geçerek ağ taba­kaya ters olarak düşer ve hızla beyne doğru yol alır. Beyin görme merkezine varmadan önce ışın, sinir telle­rinden (akson ve dentritler) geçer. Bu hücreler ayrıca sıralanmış dikey çubuklarla birbirlerine bağlıdır ve mesajları yönlendirme işlevini görürler.

Elektrik akımı parçacıkları oian iyonlardan oluşan mesajı bu çubuklar vasıtasıyla algılamaya başlayan beyin, sinir hücreleri sayesinde beynin görüntülenme merkezine ulaşır. Böylece algıladığımız nesneyi gör­meye başlarız.

CERN Laboratuvarı yetkilileri, gözlerinizin inanılmaz gelişmişliğine eşdeğer bir makine yapabilmek için 68 milyon dolar harcanması gerektiğini; bu mekanik gözün ise küçük bir ev büyüklüğünde olabileceğini belirtiyorlar.

Beynimiz sol fobdaki görüntüleri , sağ gözden; sağ lobdaki görüntüleri sol gözden algılar. Gözlerin algıla­ma farkı sayesinde perspektifi seçeriz.

Gözdeki retina tabakası her zaman nemlidir. Bir yıl içindeki gözyaşı sarfiyatı bir kola kutusunu doldurabilir.

Günümüz teknolojisiyle öyle komplike cihazlar ge­liştiriliyor ki fonksiyonlarından ancak bir kısmını kulla­nıyoruz. Mesela bilgisayarımızda bir programın yüzlerce özelliği bulunurken biz ancak 10-15 özelliğini öğren­mek ve kullanmakla yetiniyoruz. Bunun gibi harika beynimizin ancak %2'sini kullanıyor, dünyada eşi ol­mayan en önemli duyu organımız gözlerimizin kapasitesinden de tam yararlanamıyoruz. Sonra da beynini ve

gözlerini eğitmiş okuyucu çıktığında bir kitabın sayfa­sını resme bakar gibi nasıl anladığına şaşırıyoruz.

6. Tekrar Çağırma

Hafızaya alınan bilginin tekrar çağırılması - ihtiyaç olduğu zaman erişilebilmesi en uygun olanıdır.

7. Haberleşme

Düşünebilme yeteneği dediğimiz bu kısımda bilgile­rin aktarılabildiği ,yazılan, konuşulan ve göstergelerin oluşturulduğu ve en önemlisi insani işlem içermektedir.

Eğer potansiyel hızlı okuyucu olmak istiyorsanız gözlerinizi ve hafızanızı geliştirecek teknikleri kullanmak zorundasınız.Bu becerilerinizi kırk gün devam ederek ahşkanlık haline getirmeniz gerekmektedir.

En Uygun Okuma Şartlarını Oluşturmak

Rahat ettiren bir ortam oluşturun: Sadece her şey yolunda olduğunda hızlı ve iyi algılaya­cak şekilde okuyabilirsiniz.

Eğer olimpiyatlarda 100 metre yarışlarına hazırlan­mış ve başarısız olmuşsanız bahaneleriniz hemen ha­zır.Ayağımda ödem vardı,pist ıslaktı üzerimde çok baskı vardı... Hepsi bahane mi? Kesinlikle hayır. Çünkü bir sporcunun tam varış noktasına kadar verimini kullanıp kullanamayacağı gerçekten bir çok etkene bağlıdır.

Günlük formu, sağlık, kendine güven, bedensel ve ruhsal tazelik; uygun yarışma yeri, ...

Okuma da buna benzer. Örneğin kötü bir gribe ya­kalandığınızda veya İ6 saatlik bir İş günü geçirdiğinizde en iyisi elinizi gazete ve kitaplara sürmeyin. Zaten böy­le olumsuz şartiar altında fazla verimli olamazsınız. Ama kendinizi çok iyi hissettiğinizde ve iyi bir kitap veya ilgin bir dergi okumak için doğru ortamda bulunduğunuz­da yüksek okuma hızınız ve anlayış kabiliyetinizle ilgili hayretler içinde kalacaksınız.

Çevre

Yaşadığımız ve çalıştığımız ortamı dağınık hale ge­tirmek özel hobimiz olmalı ki bana gelen şikayetlerin çoğu bundan kaynaklanıyor.

Çalışma mekanınız ne olursa olsun başta kendinizi rahat hissedebileceğiniz şekilde mekanınızı düzenleyi­niz.

Eğer mekanınız dağınıksa bu mekanınızın değil hafı­zanızın dağınık olmasından kaynaklanıyor.Öyleyse şu­andan itibaren Eşyalarınızın yerini sabitlerken zihinsel düzenlemelerinizi de sabitlemeye koyulun.Kullanacak eşyanızı teslim etmeniz gereken bir emanetmiş gibi gö­rün ve işi bittiğinde asli yerine bırakın

Işık

En iyi okuma verimini gün ışığında elde edersiniz. I-şığın gölge yapmadan sizi engellemeyecek şekilde bir pencere kenarına oturun. Suni aydınlatmada yeterli ve göz almayan aydınlık sağlamaya özen gösterin. Yazı masası veya okuma lambası haricinde tavan lambasını da kullanın.

Vücut Duruşu

Dik oturun. En iyisi ne fazla sert ne de fazla yumu­şak olmayan, arkalıklı bir koltuk veya sandalyeye oturun. En İyi oturma şeklinde, ayaklarınız düz olarak ye­re basmalıdır. Okuduğunuz metin ve gözleriniz arasın­daki en uygun mesafe 25 - 35 santimetredir.

Süre

Gündüz ve gece insanları vardır. Bazıları sabahın al­tısında en iyi formuna ulaşırken, diğerleri akşam saatle­rinde en iyi formlarına ulaşmaktadır. Mesleki nedenler veya diğer dış etkenler yüzünden belli okuma saatlerine bağlı değilseniz, bir deney yapın: Mümkün olduğu kadar farklı saatlerde okuyun ve konsantrasyon ve algılama yeteneğinizin hangi saatlerde en yüksek seviyede oldu­ğunu test edin.

On Pratik Okuma Tavsiyesi

1. Ancak bedensel ve ruhsal dengeniz yerinde olduğun­da, konsantre bir şekilde okuyabilirsiniz. Sürekli kafanı­zın içinde dolaşan problemler ve uygun olmayan du­rumlar dikkatinizi dağıtacaktır.

2. Hiç kimsenin ve hiçbir şeyin rahatınızı bozmasına izin vermeyin. Televizyon ve radyoyu kapatın, telesekreteri açın, gerektiğinde "lütfen rahatsız etmeyin" notunu ka­pınıza asın. Çocukların koşturduğu odalar veya kalabalık büro ortamları okumak için uygun olmayan mekanlar­dır.

3. Maksadına uygun olarak düzenlenen belge ve metin­ler okuma motivasyonunuzu artıracaktır. Sürekli bir şev okumak zorunda olduğunuzda okuma isteğiniz kaybo­lur.

4. Fazla güçlü tezatlar okuma dikkatini dağıtır. Ayrıca sürekli farklı ışık ortamlarına uyum sağlama çabalar gözlerinizi yoracaktır. Bu nedenle odanız okuma yerinizden fazla karanlık olmamalıdır.

5. Hareket eden ve dikkatinizi dağıtabilecek olan her şeyi görüş açınızdan çıkarın: sesli çalışan saatler, murr ışığı, vızıldayan sinekler, ...

6. Asla yatarak okumayan. Bu rahatsız bir duruştur ve konsantrasyonunuzu azaltır. Kitap veya dergi uyku ilaç değildir.

7. Metninizi düz olarak masanın üzerine yatırmayın, biraz meyilli yatırarak bir açı oluşturun. Sırtınızı bükerek okumak yorucu olacaktır.

8. Çok iyi gözlükler bile yaklaşık %15 ışık emer. Bu ne­denle gözlük kullanıcılarının daha aydınlık ışık kaynaklarına ihtiyacı vardır.

9. Sıkça göz kırpın.

10. Ara sıra okuma molası verin küçük göz yapın.

Bilgisayarda Okuma: Önemli Bir Konu

Bir kitabın ve bir web sayfasının okun ması aynıdır deseniz çok yanılırsınız.

25-30 yıl öncesine kadar 'x gazetesindeki veya der­gisindeki yazarın yazısını okudunmu diye sorduklarında anlaşılası gereken şey basılı yayının yazar ve yazısıydı. Ancak nerdeyse bilgisayarsız evin kalmayacağı günümüzde Bilgisayar lüks olmaktan çıkmış günlük kullanı­lan kitle aleti haline gelmiştir.

Böylece bilgi edinimi imkanları devrimi de başlatıl­mıştır. Web sayfaları, veri bankaları ve online-haberler kitap ve güzel, eski günlük gazeteye rakip oluyor. Özel­likle genç nesilde (ama sadece onlar değil). Tabi ki o-kuma davranışı ve okuma alışkanlığında da değişiklikler oluşturan bir gelişme.

Ama aynı zamanda tehlikeli de. Bilgisayar kullanımı ne kadar basit görünüyorsa da, sebep olabileceği sağlık sorunları da bir o kadar büyük olabilir. Karlsruhe'de bu­lunan Çalışma ve Sosyal Hijyen Enstitüsü'nün araştırmaları şok edici sonuçlar elde etmiştir: 15.000den fazla ekrarili iş yerlerinden sadece %10 u kabui edilebilir du­rumdaydı - kalanı kesin ve sadece sağlığa zararlı diye değerlendirilmiştir. Bu nedenle okumak veya sörf yapmak için bilgisayarınızın karşısına geçtiğinizde aşa­ğıda belirtilen listeyi gözden geçirmenizde fayda var. Çünkü bazı temel kurallara uyarak gözlerinizin yükünü hissedilir derecede azaltabilirsiniz.

Ekran

Ekran ve gözlerinizin arasında en uygun mesafe as­gari 50 cm olmalıdır ve üst metin satırı göz hizasında olmalıdır.

Göz almayan ve titreşim yapmayan cihazlarla çalışın (75 Hertz ve daha fazla ekran frekansı).

Aydınlık ve kontrast basit bir şekilde ayarlanabilme-li, böylece ekranınızı değişen ışığa göre ayarlayabilirsi­niz. .

Beyaz zemin üzerinde siyah yazı gözler için en uy­gun olanıdır. Ekrandaki yazı büyüklüğü en azından üç milimetre (on punto) olmalıdır.

Aydınlatma

Evde veya İş yerindeki bilgisayarınız sürekli aynı aydınlıkta bulunan bir ortamda ve ekran pencereye pa­ralel olara duracak şekilde kurulmalıdır. Buna rağmen pencereden rahatsız edici yansımalar olduğunda, per­desini çekin.Hava karardığında yazı masası lambasının haricinde tavan aydınlatmasını da kullanın. Aksi tak­dirde gözlerinin sürekli olarak değişen ışığa uyum sağ­lamaya çalışacaktır. Tavan aydınlatmaları doğrudan ek­ranın üzerinde veya hemen arkasında kurulduğunda ışık yansıması fazla olmaz..

Vücut Duruşu

Dik oturun ve omurunuzu yormayın.

Oturma pozisyonunuzu düzenli olarak değiştirin. Bu nedenle vücut yapısına uygun yazı masası koltuğu yaylı bir arkalık ile donatılmalıdır ve devrilmeye karşı koru­malı olmalıdır.

Sağ açıya dikkat edin: Üst ve alt kol ve ayrıca üst ve alt bacak.

Masa başı çalışanlar için önemli; Sık sık ayağa kal­kın ve birkaç metre yürüyün.

Klavye

Klavye ekrandan ayrı kurulmalı, masaya yatar şekil­de olmalı ve masa üzerinde hareket etmemelidir.

Avuçlarınızı masaya dayayabilmek için yeterli boş alana sahip olduğunuzdan emin olun.

Mouse

Mouse el şekline uygun ve yeterince uzun kabloya sahipse, doğru "hayvancığı" seçmişsiniz. Çünkü Mouse

ile altı saat sürekli çalışmada eliniz, 40 kilometre yol yürüyen bacaklar kadar ağır yük altında kalır.

Yazı Masası

Belki bulunduğunuz yerin standartlarına uygun ol­mayacak ama masanızın büyük olmasına dikkat e-din.Ölçü vermemi isterseniz: 150-160 cm uzunluğunda, 80-85 cm genişliğinde olmalıdır. Konsantrasyonunuzu bozacak ve sizi sürekli kalmak zorunda bırakacak çalış­ma malzemelerinizi uzanabileceğiniz ve sabit tutabile­ceğiniz masaya yakın yerlere koyun

Sürekli ihtiyacınız olan malzemeleri uzanacak kadar yakın mesafede bulundurun ve boş kahve fincanları ve dergi yığınlarını masanızdan uzaklaştırın.

Birazda Jimnastik(Dengenizi sağlar)

ilkönce beynin en çok ihtiyaç duyduğu oksijeni ala­rak başlayın.

Kollarınızı arada bir yukarı ve arkaya doğru gererek sırt ve boyun kaslarınızı gevşetebilirsiniz.

Başınız için düzenli olarak mola verin ve birkaç da­kikalığına iş yerinden uzaklasın.

Göz kırpmayı unutmayın.

Profesyonel Hızlı Okuma Engelleri:

Önemli bir önyargı Seminer ve eğitimlerimde çok sık sorulan sorulardan bir tanesi de !' Ertan Bey okurken sağ işaret parmağımı sık kullanıyorum bun­da hatalımı davranıyorum'

Okuma Yardımı

Okumayı öğrenen bir çocuğu hiç gözlemlediniz mi? İşaret parmağını o anda okuduğu kelimenin tam altında koyar. Neden? Çünkü çocuk bu basit yardım ile kon­santrasyonunu ve dikkatini artırıyor.

Yetişkinlerin çoğu da telefon rehberinde bir , numa­ra aradıklarında veya ansiklopedide bir kelime aradığın­da parmak, kalem veya cetvel kullanıyor. Sadece okur­ken bu tür görsel yardım kullanma alışkanlığı terk ettik. Çünkü okurken parmaklarını kullanan insanlar bizde negatif çağrışımlar yapıyor: ilkokul öğrencisi, heceleme, düşük zeka seviyesi.

Ama kesinlikle haksız yere. Çünkü insan gözü görsel hareketleri İşe takip etmek üzere yaratılmıştır. Çünkü okuma yardımları gözlerin çalışma çabasını asgariye in­dirdiğinden, bu yardımcılarla aynı zamanda daha iyi anlamayı sağlayabilirsiniz. Ama bunu yaparken parmak yerine kalem, çubuk veya bir şiş kullanmalısınız. Çünkü bu aletler metnin okunmasını engellemezler. Okuma

yardımını en etkili kullanma şekli, bir satırın altında gezdirerek ve sayfanın orta kısmında aşağıya doğru ha­reket ettirmektir.

Hecelemek

Benim kuşak iyi bilir yani 70 li kuşaktan olanlar.İlk öğretimde okuma sistemi tümevarım yani parçadan bü­tüne şeklindeydi.Şimdi ise tümdengelim yani basitten zora doğru cümle içinde bir bütün içinde öğretiliyor. Or­ta parmak gibi hecelemek de okumayı yeni öğrenenleri desteklemektedir. Ama okuma yardımcılarının tersine, yetişkin olarak bu yardımı kullanmamalısınız.

Bir taraftan bu tarzda okuma çok zaman alıcıdır, çünkü bir kelime oluşturabilmek için her bir harfi teker teker resim olarak algılamalısınız. Diğer taraftan hece­lemek genel anlayışı zorlaştırır

Okumaya biraz alışkınsanız, heceleme işinden prob­lem olmadan vazgeçebilirsiniz. Çünkü o zaman bir met­nin bir kısmını gördükten sonra bunun tümünü oluştur­mak sizin için yeterli olacaktır. Örneğin: h rf veya y tm harflerinden "harf" ve "yöntem" kelimelerinin oluştuğu­nu anlayacaksınız. Bakış açınızı normal boyutlara geti­rin:

Bir bakış bin kelimeden daha çok şey anlatır: Sesli

okuma hızlı okumanızı engeller, ancak bilinç altı ko­nuşma engellenemez

Kelime Kelime Okuma

Yavaş çekimde bir film izlediğinizi düşünün. Başlan­gıçta ve bazı sahnelerde bu durum çekici gelebilir ama kısa bir süre sonra sıkıcı olmaya başlayacaktır. Beyniniz

çalışmaya zorlanmadığı için kendini kapatır, bir şey anlamaz ve yorulur. Kelimesi kelimesine okumakta da benzer. Genelde bir kelime fazla bilgi içermez, ancak diğer kelimeier ile birleştiğinde anlamlı bir metin ortaya çıkar ve okunan ilginç olmaya başlar.

Örneğin, okumaya fazla alışık olmayan bir kişi aşa­ğıda belirtilen cümleyi kelime gruplarına bölecektir;

"100 yıl/öncesine kadar/çok fazla/çalışmayan in­san/mümkün olan/bilmesi gereken bilgilerle/beynelmi-nel düşünme sahipleri/var olurken/haü hazırda/dahiler için/bile bir oranı/hesaplanması/zorluk oluşturmakta­dır."

Buna karşılık okumaya alışık bir kişi daha az kesinti­lerle okuyacaktır:

"100 yıl öncesine kadar/çok fazla çalışmayan/ onca insan mümkün olan/bilmesi gereken bilgilerle/ beynelmilel düşünme sahipleri/var olurken hali hazırda/ dahiler

için bile bir oranı hesaplanması zorluk oluşturmaktadır."

Siz kendinizi daha büyük kelime gruplarını oluştura­cak kadar hazır hissetmiyor musunuz? Tabi ki hazırsı­nız! Gözleriniz neredeyse inanılmaz bir

potansiyele sahip: Ağ tabakasından bulunan 260 milyon ışık alıcılarının sadece %20si doğrudan veya merkezi görme yetisi İçin kullanılır. Şaşılacak bir durum ama 208 milyon ışık alıcısı, yani %80 kapasite perifer veya kenar bakış gücü için kullanılmaktadır.

Tahmin ettiğinizden daha geniş bir bakış açısına sa­hipsiniz. Bazı insanlarda kolları açıkken bir elin parmak uçlarından diğer elin parmak uçlarına kadar uzanmak­tadır. Bir nesneye olan mesafe kısaldıkça, bakış açısı da o kadar daralır. Okuma yetisine aktardığımızda: 30 cm mesafeden bir kelimeye baktığınızda, gözleriniz sadece bu kelimeyi görmüyor aynı zamanda bunun 10 cm ça­pındaki alanı da algılıyor.

Bakış açınızı normalleştirme ve genişletme yöntem­lerini bu bölümün sonunda öğreneceksiniz.

Seslendirme

Bu yöntem de okuma hızını aşın derecede azaltır. Çünkü seslendirmede, okunan metin ne de olsa konuş­ma organı ile anlaşılır şekilde okunmaktadır. Ama du­daklar, dil ve ses tellerinin hızı gözlere ve beyne yaklaşamaz bile.

Aşağıdaki örnek bunu açıkça göstermektedir: Pencereden dışarı bakın, sonra gözlerinizi kapatın ve daha sonra kısa bir süre için açıp kapatın. Bu açma ka­pama süresinde gördüğünüz bir çok şeyi işleyebiliyor­sunuz. Aynı süre içinde kelimelere dökebileceğinizden çok daha fazlasını. Okuma sırasında seslendirmeyi engellemek için dudaklarınızın arasını bir kağıt parçası sıkıştırabilirsiniz veya sakız çiğneyebilirsiniz.

İçten Seslendirme (Bilinçaltı Konuşma)

Profesyonel Hızlı Okuma tekniği almamış kişiler o-kurken konuşmaya devam eder. Ancak bu ağız ile değil, sessiz olarak beyninde konuşmaya devam eder. Bu a-lışkanlığın okuma hızını düşürüp düşürmediği sorusunda fikirler ayrılmaktadır. Bir çok kitap ve hızlı okuma kurs­larında bilinç altı konuşma aşılması gereken bir engel olarak tanımlanır. Çünkü bilinç altı konuşma aynı sesli konuşma gibi zaman kaybına yol açmaktadır.

Ayrıca beyni de bloke eder.

Tony Buzan gibi diğer hızlı okuma eğitmenleri de bilinç altı konuşmanın engellenemeyeceğini savunmak­tadır. Çünkü Öncelikle gözlerin ağ tabakaya aktardıkları kelime karmaşasını düzene sokmaktadır. Ayrıca bu du­rum okuma engeli oluşturmaktadır çünkü beynimiz da­kikada 2000 kelimeyi bilinç altında seslendirme kabili­yetine sahiptir. Son olarak da bu alışkanlığı tamamen ortadan kaldırmak neredeyse imkansızdır. Bu nedenle bilinç altı konuşmayı engellemek için kendinize fazla baskı uygulamayın. Yoksa belki de kısa sürede hevesi­niz kesilir ve okuma İsteğiniz kalmaz.

Yavaş Okuma

Belki de bu sorunu araba kullanmaktan da biliyor­sunuz. Yavaş sürdüğünüzde genelde dikkatsiz kullanır­sınız. Etrafa, insanlara bakarak, trafiği fazla dikkate al­mazsınız. Yavaş okumak da buna benzer.

Şu testi uygulayın:

Bir sayfayı bilinçli olarak normal çok daha düşük bir tempo ile okuyun. Beyniniz tam olarak kullanılmadığın­dan, düşünceleriniz dağılacaktır. Gerçi metni gözleriniz­le okudunuz ama anlamadınız. Bu demektir ki: Sadece hızlı okuduğunuzda konsantre bir şekilde okursunuz. Ve ancak konsantre bir şekilde okuduğunuzda metni ger­çekten anlayabilirsiniz.

Yavaş okuma alışkanlığından nasıl kurtulabilirsin!?

Beyninize başka şeylerle İlgilenmek için zaman tanıma­yın. Okumaya başlamadan önce kendinizi hızlı okumaya programlamalısiniz.

Bir metni okumadan önce bu konu hakkında neler söyleyebileceğinizi düşündüğünüzde ilginizi artırabilirsi­niz. Diğer bir ip ucu: Devamlı olarak yazarın düşüncele­rini takip etmeye çalışın, tezleri ile ilgilenin. Sürekli topa sahip olun! Bu başarmanın en iyi yolu, bir metinde ta­nımlanan olayları gözünüzün önünde canlandırmanız.

Geri Dönüşler: ( Regresyonları)

Ben bu okuma engeline MEHTER YÜRÜYÜŞÜ di­yorum.İki ileri bir geri.

Okuduğunu anlamadığını veya doğru olarak anla­madığını düşünerek sürekli olarak kelime, cümle ve pa­ragraflara geri dönmek regresyon olarak adlandırılır.

Daha önce bolüm ikide de belirtildiği gibi çok fazla zaman kaybına neden oluyor. Regresyonda üç adım ile­ri, iki adım geri gidiyorsunuz. Çünkü sayfa başına sabit-lemeyi artırıyorsunuz ve bu nedenle okuma işlemini yavaşlatıyorsunuz. Bu çok gereksiz, çünkü regresyonlar bir metnin daha iyi anlaşılmasını pek sağlamaz. Bu du­rum okuma eğitimlerinde tespit edilmiştir: Bu sonuçlara göre testler katılan çeşitli okuyucuların bir kısmı regresyoniarla bir kısmı da bilerek regresyondan vaz­geçerek okuduktan sonra, elde edilen sonuçlar çok da farklı değildi. Dolayısıyla regresyon sadece basit bir a-lışkanlık ve anlayışla fazla alakalı değil. Aslında kelime, cümle ve paragraflara sürekli geri dönme eksik özgü­venden kaynaklanıyor. Ayrıca regresyon alışkanlığı ya­vaş ve konsantre olmadan okuma alışkanlığı ile bağlan­tılıdır: Gerçi gözleriniz metnin üzerinde geziyor ama beyniniz sürekli başka yerlerde ve okunan metni doğru algılayamıyor.

Geri dönüşleri nasıl durdurabilirsiniz?

Bir şeyi doğru anlamadığınızı düşündüğünüzde bile geri dönmeyin.

Bilinçli olarak hızınızı artırarak ve göz hareketle­rini belli bir ritimde tutarak. Belki başlangıçta anlayışınız okuma hızınıza yetişemeyecek ama devam edin.

Okuma Alışkanlıkları

Alıştırma 2

Amaç: Geri Dönüşlerinizi Engellemek için Uygulama: Lütfen üç kelimeden oluşan her bir satın hızİı ve dikkatle okuyun. Her satırda bir ifade ve (1) ve (2) olarak numaralandıran terim içermektedir. Daha sonra ifadeye uyan numarayı bir sayfaya yazın.

Alıştırma 2

Amaç : Bakış açısının normalleştirilmesi Uvg Ulama: Satır satır İşleyin. Yaklaşık on santimetre uzun­luğundaki bir hat üzerinde bulunan kelime çiftlerini bir kart ile kapatın, sonra kısa bir süre için açın ve tekrar kapatın. Her iki kelimeyi de görebiliyor musunuz?

Konsantrasyon sanattır/sanat Değildir Planlı okuyun Kafanızı boşaltın Motivasyonunuzu artırın

Dikkatiniz kolaca dağılırını? Kısa metinler için de uzun süreye İhtiyacınız Oluyor mu? Çoğunlukla ne okuduğunuzu bilmiyor musunuz?

Konsantrasyonunuzu Bu Şekilde Artırırsınız

Güne erken mi başlarsınız? Yoksa Gündüz uyuyup gece dolaşanlardan mısınız?

Konsantrasyon becerisi bir çok etkene bağlıdır.

"Okuyarak, sadece hareketsiz oturabilmekten çok daha fazia meziyetler kazanılabilir. Kendine hakim ola­bilmek sadece vücut değil, akıl için de bir sınamadır" "Okuyucu, yansıtarak ve analitik olarak ilerlemeyi öğ­renmeli , sabır ve öğrenme isteğini geliştirmelidir ...", Kısaca, konsantre olmalısınız. Çünkü dikkatinizi dağıl­masına izin verdiğinizde okumak ve anlamak için daha fazla zamana ihtiyacınız olacaktır. Tamamen konsantre olabilme yeteneğine sahip olan kişi, okumaya dalarak etrafında nelerin olup bittiğini duymaz ve görmez.

Adım Adım Konsantrasyon

Konsantrasyon kazanma becerisi bedensel ve ruhsal durumla alakalı olduğundan bazı temel konulara dikkat edilmesi gerekmektedir:

1. Yeterince uyuduğunuzdan emin olun.

2. Ruhunuzu dinlendirmek için zaman ayrın. Bu tarz dinlenmeler yeni motivasyonlar getirir.

3. Sağlıklı beslenin, yeterince su için ve çok hareket edin.

4.Yeterince temiz hava ve iyi ışık kaynağı olmasına dikkat edin.

5. Uygun oturma pozisyonu kasılmaları önler.

6. Hiç kimse ve biç bir şeyin sizi rahatsız etmemesi çin önlem alın.

7. Dikkat çekici resimler gibi nesneleri görüş açınız­dan uzaklaştırın.

8. Fon müziğinin size yardımcı olup olmadığını test edin.

9.Farklı ip uçları deneyin. Bazı insanlar sabahın ilk erken saatlerinde daha iyi konsantre olurlarken, diğer­leri özellikle geceleri daha iyi konsantre olabilirler. Dik­kate almalısınız ki: Hiç kimse dikkatini her gün aynı derecede toplayamaz.

Teşvik Edici Konsantrasyon Uygulamaları:

1. Kesin Ve Düzenli Molalar

Okuma aralarında sürekli enerji depolayın, ama gü­cünüz tükenmeden önce. En iyisi bir saat kurun veya elektronik sayaç ayarlayın ve 45 veya 60 dakikada bir mola verin. Aksi takdirde sınırlarınızı aşabilir ve kendi kendiniz bloke edebilirsiniz. Önemli: Mola verdiğiniz sü­releri konsantre olmanız gereken konularla doldurmayın. Yani, televizyon izleyeceğinize pencereden dışarısı­nı seyredin. Hareket ve nefes çalışmaları da konsant­rasyonun artırılması için çok uygundur.

Temel nefes alma egzersizi:

İyi bir nefes almak, her zaman iyi bir nefes ver­mekle başlar. Nefes alma işleminin bütünü zihinsel ola­rak denetlenmeli; ağır, derin ve sessiz olmalıdır.

Nefes alma egzersizine başlamadan öce sağ avu-cunuzu göbeğinizin altına, sol elinizi göğüs kafesinizin üstüne koyun. Ve, gözlerinizi kapatın.

Nefes almadan önce ciğerlerinizi iyice boşal­tın.Ciğer kapasitenizi hayali olarak ikiye bölün. Ve, "biir!..", "ikil!.." diye içinizden sayarak ciğerinizin bütü­nünü doldurun. Kısa bir süre bekleyin, "bir", "iki" diye sayarak nefesinizi, aldığınız iki katı sürede boşaltın. Sağ eliniz göğüs kemiklerimizin (kafesinizin), hareketli bir

köprü gibi yana doğru açıldığını hissetmeli. Yeni bir ne­fes almadan iki saniye bekleyin

İkinci ve üçüncü maddede yazılanları tekrarlayarak derin bir nefes daha alın ve verin. Egzersizi bir daha tekrarlayıncaya kadar mutlaka normal olarak en az dört-beş defa nefes alın.

Öğrenme sırasında çok gergin olmamak.Belirli bir düzeyde gevşeme.Aman gevşeyeyim dereken uyup kal­mayın

Eğer kaygılarıyla mücadele etmesini bilmiyorsanız Ömrünüzün kilometre taşlan biraz hızlanacak demektir Stres bazılarının kırılmasına, bazılarının da'rekorlar kırma­sına neden olur. Stres sürekli hale geldiğinde gerilime dönüşür. Evet Dünyanın bir çok konusu bizim bakış açımı doğrultusunda strese neden olan pek çok şeyle dolu oldu­ğunu söyleyebilirisiniz.Ancak bu bakış açımızı değiştirdi­ğimizde stres diye adlandırdığımız ve de yaşadığımız şey­leri değiştirebileceğimiz ve bunları Öğrenebileceğimiz mümkündür. Duygusal yönden yaşadıklarımızın çoğu, dü­şünme tarzımızın bir sonucudur.

Hayata bakış açımız beynimizde oluşturduğumuz temsil sitemine bağlıdır.Şimdide sizi stresiz bir ortamda gevşemeye ve rahatlamaya davet ediyorum

Uygulama: közlerinizi kapatın ve vücudunuzu soluk almaya bıra­kın... Dikkatinizi vücudunuzun doğal solunum ritmi üze­rinde toplayın... Sadece soluk alıp vermeniz üzerinde onsantre olun, bütün diğer düşünceleri uzaklaştırın... Aklınıza rahatsız edici düşünceler gelecektir, fakat bıakın onları açık pencereden geçen rüzgar gibi zihniniz­den gitsinler... Her nefes alışta daha çok ve daha çok gevşediğinizi hissedin... Nefes alın... Verin... Alın... Ve­rin... İşte böyle... Şimdi, her nefes alışta vücudunuzun ahaf, sakin ve gevşemiş olduğunu, ve gerginlikten uzak

olduğunuzu hayal edin... Gevşek biçimde nefes alın... Gerginlikten uzak nefes alın... Gevşek biçimde nefes Gerginlikten uzak nefes alın... Nefes alın... Verin... Alın... Bir dakika veya daha fazla süreyle böyle nefes aıp vermeye devam edin.,. (Kısa bir süre durun.)

Şimdi, kaslarınızı gevşetmeye başlayın... Sağ ayak kasla-'inızın gevşemesine izin verin... Her nefes alışta ayağınızın serbest, rahat ve gevşek olduğunu hissediyorsunuz... Nefes alın... Verin... Alın... Verin... Gevşekliğin sağ baldırınıza yayılnasına izin verin... Sağ baldırınız ısınıyor, ağırlaşıyor ve gevşiyor... Nefes alın... Verin... Sıcaklık sağ uyluğunuza yayılıyor... 5ağ bacağınız bütünüyle gevşemiş durumda... İyilik ve sıcaklık lissini sağ bacağınızda toplayın... Gevşek biçimde nefes alın...

erginlikten uzak nefes alın... Şimdi sol ayağınızı gevşetin... Ra-ıatlık veren gevşemenin sol uyağınıza yerleştiğini hissedin... Ne­fes alın... Verin... Alın... Verin... Gevşemenin sol baldırınıza yayıl­masına izin verin... İşte böyle... Nefes alın.,. Verin.... Gevşemenin

ol uyluğunuza yayılmasına izin verin. Sol bacağınız bütünüyle gevşemiş, ısınmış ve ağırlaşmış durumda... Gevşeme hissini bacak-arınızda toplayın... Bacaklarınızın serbest ve gevşemiş olduğunu lissediyorsunuz... Bir süre bacaklarınızdaki gevşeme hissinin zevkini tadın... (Kısa bir süre durun.)

Şimdi, bırakın gevşeklik kalçalarınıza ve pelvik bölgenize yayılsın. Bu organlarınız rahatlıyor... Gevşek biçimde nefes a-ın... Gerginlikten uzak nefes alın... Kalçalarınız bütünüyle bir 'ahathk durumuna giriyor... Nefes alın... Verin... Alın... Verin... Saçaklarınız, kalçalarınız ve pelvik sahanız üzerindeki gevşe-neye dikkatinizi verin...(Kısa bir süre durun.)

Belinizin ve karnınızın daha çok ve daha çok gevşediğini hissedebiliyorsunuz... Her nefes alışta beliniz ve karnınız ağıriaşıyor ve daha çok gevşiyor... Nefes alın... Verin.. Alın... Verin... Gevşek biçimde nefes alın... Gerginlikten uzak nefes alın... Şimdi daha derin bir gevşeme hissi sırtınıza yayılıyor... Sırtınızdaki her kas gevşiyor, yumuşuyor, serbestleşiyor ve çok rahatlıyor... Her nefes alış gevşemeyi biraz daha artırı­yor... Dikkatinizi bacaklarınız ve vücudunuzun üst kısmı üze-indeki derin rahatlama hissi üzerinde toplayın... (Kısa bir sü­re durun.)

Gevşemeye bağlı olan rahatlığın sağ elinize yayılmasına i-zin verin... Sağ eliniz çok gevşek ve yumuşak durumda... Ne­fes alın... Verin... Alın... Verin... Sağ elinizden sağ kolunuza doğru sıcaklık yayılıyor... Şimdi kolunuz bir kukla kolu gibi gevşemiş durumda. Sağ kolunuzdaki serbestlik, sıcaklık ve gevşeklik hisleri üzerinde dikkatinizi toplayın... Nefes afin.. Verin... Alın... Verin... Şimdi sol kolunuzun daha çok ve daha çok gevşemesine izin verin... Eliniz yumuşak ve gevşek du­rumda... Sıcak hisler parmaklarınıza ve elinize yayılıyor.. Ne­fes alın... Verin... Alın... Verin.... Sıcaklık ve ağırlık sol eliniz­den sol kolunuza yayılıyor... Sol kolunuzun gevşediğini hisse­din... Ayaklarınız, bacaklarınız, pelvisiniz, karnınız ve kollarıgevşemiş durumdasınız ki... Her nefes alışınızda, vücudunuz daha derin bir gevşeme durumuna giriyor... İşte böyle nefes alın... Verin... Alın... Verin... Vücudunuza yayılan rahatlığın zevkini tadın... (Kısa bir sure durun.)

Şimdi, boynunuzu ve omuzlarınızı gevşetin. Her nefes alı­şınızda, masaj yapan sihirli ve mahir ellerin gerginliği uzak­laştırdığını hayal edin... O kadar gevşemiş ve rahatlamış du­rumdasınız ki... Kendinizi omuzlarınızdan büyük yükler kaldı­rılmış gibi hissediyorsunuz... Omuzlarınız sıcak, serbest ve gevşemiş durumda... Boynunuza ve omuzlarınıza ustaca yapı­lan masaja dikkat edin... Gevşemiş biçimde nefes alın... Ger­ginlikten uzak r\efes alın... Nefes alın... Verin... Şimdi ağzınızı açın ve ağız kaslarınızı gevşetin... İşte böyle... Ağzınızın et­rafındaki kaslar, iyice gevşemiş durumda... Çeneniz gevşemiş durumda ve dişleriniz birbirine dokunmuyor... Nefes alın... Verin... Alın...Verin... Gevşeme bütün yüzünüze yayılıyor... Sanki gözleriniz yuvalarında yüzüyorlarmış gibi hissediyorsu­nuz... Her yeni nefes alışta, daha çok gevşemiş durumdalar... Göz kapaklarınız ağırlaşmış ve gevşemiş durumda... Gerginlik yüzünüzden uzaklaşıyor... Nefes alın... Verin... Alın... Verin... Şakaklarınız ve alnınız o kadar gevşemiş durumda ki...

Gevşeme hissi başınızdan ayak parmaklarınıza kadar, vücu­dunuzun her kısmına doluyor... Gevşemenin bütün vücudunuzu dolaştığını hissedin... Sanki gevşeme kan dolaşımınızdan akı­yor. .. (Sevşek biçimde nefes alın... Gerginlikten uzak nefes a-İm... Bütün vücudunuzun son derece rahatladığını hissediyor­sunuz. Bütün vücudunuzdaki sıcaklık, ağırlık ve gevşemenin zevkini tadın...

(Kısa bir süre durun.)

Pekala, şimdi kendinizi on basamaklı bir merdivenin en tepesinde buluyorsunuz... Merdiven güzel, hoş bir yere ini­yor... Bütünüyle rahatlayabileceğiniz bir yere... Belki de daha önce orada bulundunuz... Burası emniyetli, çok güzel bir yer... Basamakları indikçe bu çok güzel yere biraz daha yaklaşıyor­sunuz... Onuncu basamağı iniyorsunuz... O kadar gevşek du­rumdasınız ki... Nefes alın... Verin... Alın... Verin... Şimdi do­kuzuncu basamağı iniyorsunuz... Her basamakla birlikte daha çok gevşiyorsunuz... Nefes alın... Verin... Alın... Verin... Yedin­ci ve altıncı basamakları iniyorsunuz... Bu çok güzel yeri git­tikçe daha açık olarak görmeye başlıyorsunuz... Beşinci ba­samağı iniyorsunuz... Nefes alın... Verin... Alın... Verin... Git­tikçe daha çok ve daha çok rahatlıyorsunuz...

Dördüncü basamağı yavaşça inin... Üçüncü basamağı... Şimdi ikinci basamağı... Şimdi birinci basamağı... Şimdi çok güzel bir yerdesiniz... İçinizi huzur ve mutluluk doldurdu... Sizin öze! yerinizde huzur ve mutluluk mevcut... Etrafınıza bakınınız... Ne gördüğünüzün farkında olunuz... Ne hissettiğinizin far­kında olunuz.. Duyguların farkında olunuz... Sesleri dinleyi­niz... Hislerinize yol vererek mutluluğu tadınız...Kendinizi hu­zur ve saadet içerisinde hissediniz... Kendinizi mükem­mel ,sakin ve emniyette hissediniz... Derin derin soluk alınız... Soluğunuzu yavaşça bırakınız... Derin derin soluk alınız... Ya­vaşça bırakınız... Spesifik yerinizin konforuna ve rahatlığına dikkat ediniz..(Konuyu hülasa etmek için bir süre ara veriniz.)

Şimdi size zevk verici ve mutluluk dağıtıcı bir ortamda iken, bu hisleri arzu ettiğiniz herhangi bir zamanda geri ça-ğırabileceğinizi söyleyiniz... (Orsaniye ara veriniz.) Faydalı, muktedir ve muhabbet dolu bir hisle kendi kendinize telkin yapınız... Yine zihninizde aynı hislerle bu düşünceleri mümkün olduğu kadar tekrarlayınız...(On saniye ara veriniz.)

Şimdi yavaş bir şekilde merdivenlerden ineceksiniz... Çok yavaş bir şekilde yürüyünüz... Her basamağı geçtikçe zihni­nizde hayal ettiğiniz arzu ve isteklerinize ulaşacaksınız... En son basamağa ulaştığınız zaman kendinizi enerji dolu ve çok zinde bir şekilde gevşemiş olduğunuzu hissedeceksiniz... Din-enmiş bir şekilde olduğunuzu hissedeceksiniz... Vücudunuzun /e zihninizin daha güçlü olduğunu hissedeceksiniz... Şimdi ya-ıas yavaş basamakları tırmanmaya başlayınız... Şimdi birinci yasamağa çıkınız... Artık geri dönüyorsunuz... Şimdi ikinci ba­samağa çıkınız... Sıra üçüncü basamakta... Kendinizi daha zin­de ve gevşemiş hissediyorsunuz... Dördüncü ve beşinci basa­makları çıkınız... Soluk alınız... Veriniz... Alınız... Veriniz... Zihninizdeki isteklerden vazgeçmeye başlayınız... Şimdi al­tıncı basamağa çıkınız... Nefes alınız... Veriniz... Alınız... Ve-iniz... Şimdi yedinci basamağa doğru hareket ediniz... Şimdi ekizinci basamağa çıkınız... Düşüncelerinizi ve bakışlarınızı odanın içine yoğunlaşırınız... Artık yolculuğunuzun sonuna u-aşıyorsunuz... Birkaç adım sonra tam bir canlılık ve zindelik cinde olacaksınız... Nihayet onuncu basamağa ulaştınız.. Ne­fes alınız... Veriniz... Alınız... Veriniz.... Artık onuncu basa­maktasınız ve gözlerinizi açabilirsiniz...

Bu şekilde bir dakika bekleyiniz ve kendinizi etrafınıza adapte ediniz...

2. Duygusal Durumunuz Ve Duruşunuz:

Öğrenmede başarı için duygusal durumunuz ve du­ruşunuz doğru olmalıdır. Başarılı insanları modellemeye çalıştığınızda lütfen duruşlarına bir bakın Dik ve düzgün duran bir imaj ve vücut akan kanın beynimize ulaşması kolaylaştırır.Beynin kimyasal yapısı Glikoz ve oksi­jende oluştuğundan beynin oksijeni bol alması dikkati ve zihni uyanık tutar.

Fizyoterapistler, oturmanın en kötü duruş şekli ve aynı pozisyonda 40 dakikadan fazla kalmamamız gerek­tiğini söyler.

Aralarda ayağa kalkmalı;mümkünse basit egzersiz­ler yapmalı; ve sırtımızın duruşunu değiştirmeliyiz. Uzun bir yolculuktan sonra;arabadan indiğinizde, nasıl rahatladığınızı bir düşünün.

3.İlgi

Şimdi sizi biraz geçmişe,kişisel tarihinizde gerçekleşen bazı olaylar götürmek ve hatırlamanızı is­teyeceğim.Mesela: Öğrenmenin sizin için gerçekten kolay olduğu bir zamanı hatırlayın.Büyük bir zevkle, heyecanla, coşkuyla öğrendiğiniz şeyler nelerdir?Motora binmek mi, Futbolmu, kravat bağlamak mı, dantel örmek mi? O an aklı­nızdan geçen neydi?Neler hissediyordunuz? Yani kendi­nize ne diyordunuz? Öğrenmeyle ilgili belirgin tat ve kokular var mıydı? Kolay ve eğlenceli öğrenmek için bağlantı kurduğunuz şeyin ne olduğunu biliyorsanız, öğ­renmek istediğiniz herhangi bir konu ya da öğrenmek istediğiniz yerde onu uygulamaya koyabilirsiniz. Teşek­kür veya takdir belgesi aldığınızda neler hissetmiştiniz?

Sizi nasıl kutlamışlardı? Üniversiteyi kazandığınızda neler hissetmiştiniz veya hissedeceksiniz? Eğer Üniver­siteye girmeye hazırlanıyorsanız kendinizi üniversitenin bahçesinde, sınıflarında, koridorlarında dolaşan bir "ü-niversiteli" olarak düşünün... Yani öğreneceğiniz konuya derin bir ilgi ve sürekli araştırmacı bir ruhla konuya yaklaşın.Pozitif ve mantıklı yaklaşım tarzları sergileyin.

Mutlaka sizin de heyecanlı bir kitap veya hikaye kar­şısında çok etkilenerek etrafınızda hiçbir şeyi algılama­dığınız olmuştur. Görüyorsunuz, ilgi sadece istek ve kendi iç ayarınıza bağlıdır.

4. Aşılabilir Çalışma Miktarı

Çok büyük ve fazla çalışma motivasyon kırıcı olabi­lir. Okuyacak olduğunuz malzemeyi bir çok küçük bö­lüme ayırdığınız zaman çok daha verimli çalışırsınız. Bir plan yapın ve adım adım ilerleyin. Tamamlanan kısmı işaretleyin, böylece bir bakışta özetleyebilir ve başarı­larınızı da görebilirsiniz.

Okunmamış kitap, dergi ve gazete dağları hevesinizi kırar. Planlı olarak okuyun, konularınızı ayırın ve başarılarınızı not edin.

5. Fosforlu Kalem Ve Akıl Haritaları

Belki de önemli metin kısımlarını fosforlu kalemle i-şaretleyerek daha iyi aklınızda tutabilirsiniz. Ama belki de metin içinde önemli bilgiler küçük kartlara yazarak üzerine resim çizmeniz size daha fazla yardımcı olur. Bu yöntem, akıl haritası olarak adlandırılır, hakkında bölüm 6'da daha fazla bilgi bulacaksınız.

Uyarıcılara dikkatli davranın!

Kahve gibi canlandırıcı maddelere dikkat etmelisiniz. Bu tür maddeler dikkat ve konsantrasyonunuzu gerçi kısa süre için canlandırır ama yine o kadar kısa sürede de etkisi kaybolur. Ayrıca kahve vücudunuzdan suyu çeker. Ama konsantrasyonunuz için sağlıklı bir alış veri­şi gereklidir.

Konsantrasyon Dağıtıcıları

Düşünceleriniz sıkça yön değiştirir mi, dikkatiniz kolay dağılır mı?

Bu sorulan evet olarak cevaplandırdıysanız çok kötü değil. Bir; birkaç istisna dışında tüm insanlar dikkat top­lama zorluğu yaşar. İki; bu tür konular çözülebilir.

Çünkü konsantrasyon bozukluğu doğuştan var olan bir zayıflık değildir - ve aslında problem bile değildir. Oda içinde vızıldayan bir sinek veya duvardaki resim dik-katinizi dağıtabiliyorsa, yine de dikkatinizi topluyorsunuz demektir-sadece yanlış konular üzerinde ağırlaşıyorsunuz.

Bu nedenle konu, size rahatsızlık verenleri bertaraf etmek değil de, sizin dikkatinizi odaklamak ve doğru yöne çekmek olmalıdır.

Dışarıdan etki eden dikkat dağıtıcıları s Ses: Makine gürültüsü, yoldan gelen gürültü veya yüksek sesle konuşmalar rağmen dikkatinizi toplamaya çalışın - veya kulak tıkayıcı kullanın.

Diğer insanlar: Meslektaşlar, müşteri veya aile üyeleri gerçekten sinir bozucu olabilir kendi çalışma odanız olmadığı takdirde. Özellikle yoğun konsantras­yon gerektiğinde yalnız olmalısınız ve rahatsız edilme­melisiniz.

Koku: Burada sadece iki olasılık vardı: Ya bunla­ra alışırsınız -ya da bunları giderirsiniz. Bergamut yağı veya narenciye konsantrasyonu artırır.

İçten gelen dikkat dağıtıcılar

Motivasyon eksikliği: Belli bir metni sınavda kullan­mak üzere, mesleki açıdan veya özel nedenlerden dolayı yoksa başkaları konuşurken siz de fikir sahibi olmak istedi­ğiniz için mi okuyorsunuz? Okumak için geçerli nedenleri­niz varsa, otomatik olarak motivasyonunuz da artar.

Anlaşma problemleri: Bir kelimeyi bilmediğiniz tak­dirde altını çizin ve okumaya devam eden. Konu İçeriğin­den kelimenin anlamı anlaşılmadığı takdirde bölüm sonun­da sözlüğe bakın.

Dağılan düşünceler: Aklınızdan geçen tüm konula­rı toplayın ve bunları sonuçlandırmaya çalışın. Ancak düşünceleriniz boşaldığı takdirde okuma konusuna aktif olarak katılabilirsiniz.

Pratik Konsantrasyon Çalışmaları

Alıştırma 1

Lütfen dikkatinizi bir dakikalığına bir nesneye yo-ğunlaştınn. Örneğin bir mum veya bir resim. Konuşma­yın ve mümkün olduğu kadar hiçbir şey yapmayın. Bu alıştırmayı başka nesnelerle tekrarlayın ve konsantras­yon süresini adım adım artırın.

Alıştırma 2

Düşüncelerinizin sürekli olarak dağıldığını hissettiği­nizde büyük boş bir sayfa ve bir kalem alın. Ayarlı bir saati üç dakikaya ayarlayın ve şu an aklınızdan geçen ve konsantrasyonunuzu bölen her şeyi yazın.

Alıştırma 3

Bir dergi veya gazeteden bir makale ele alın. Bir da­kika içinde belli harfleri bir kalemle işaretleyin, örneğin "a" veya e" harflerini ve bunları sayın. Süre ve arama­nız gereken harf sayısını giderek artırın. Harfleri işaret­lemeden bu alıştırmayı tekrar edin.

Alıştırma 4

Radyo ve televizyonun sesini giderek kısın ve buna rağmen her şeyi anlamaya çalışın.

Alıştırma 5

Bu alıştırma için bir PARTNERE ihtiyacınız var. Siz bir metni okumaya çalışırken, karşf taraf sürekli ve bi­linçli olarak dikkatinizi dağıtmaya çalışacaktır. Gürültü yapabilir, konuşabilir, rahatsız edici ses veya kokularla

çalışabilir veya herhangi bir şekilde dikkatinizi dağıtma­ya çalışabilir. Sadece ışığı söndürmemeli ve size do-kunmamalı. İki dakika sonra sizi özellikle rahatsız eden konuları yazın ve konsantrasyonunuzu bu yönde geliş­tirmeye yönelik çalışın.

İlerlemelerinizi kaydedin

Öncelikle konsantrasyon zayıflığınızı küçük bir defte­re kaydedin. Daha sonra düzenli olarak ilerlemelerinizi kaydedin. Özel başakları renkli bir kalemle işaretleyin kendinizi ödüllendirin.

Alıştırma 6

Aşağıda belirtilen çift sayıların altını çizin:

397

993

531

331

378

129

115

775

654

753

236

678

986

486

95

987

713

442

775

775

375

334

836

746"

498

376

539

812

129

716

957

357

778

778

983

936

975

777

987

256

981

246

936

275

397

873

445

997

376

234

797

876

375

267

375

936

377

567

936

498

379

983

367

375

355

873

496

386

873

555

567

489

246

586

775

963

286

497

963

368

673

745

876

477

973,

339

276

490

339

837

387

488

753

357

775

257

977

368

257

479

912

751

876

987

435

480

937

435

246

337

753

876

778

988

775

912

334

775

556

Alıştırma 7

Aşağıda belirtilen sayılar arasında bir veya birkaç tek sayılı rakamların altını çizin:

824

672

242

448

847

664

240

604

567

765

426

246

860

640

648

884

646

842

874

566

627

726

964

645

242

640

880

654

612

378

765

478

460

602

886

224

366

341

446

442

460

642

231

242

346

464

224

546

333

460

640

442

666

564

468

680

660

240

444

888

440

208

684

444

534

886

640

408

208

643

642

683

464

888

759

464

660

444

666

620

978

463

446

640

224

746

441

645

660

847

613

242

644

645

642

806

446

551

791

441

446

208

664

448

977

224

342

422

246

964

660

683

446

488

664

680

640

482

223

488

Alıştırma 8

1-39 arası saydı tek bir çizgi ile birleştirin. İpucu: Alıştırmayı kısa sürede tamamlayabilmek için her zaman birkaç sayı ilerisini düşünün. Örnek: l'i ararken 2 ve 3'ün yerini beilemelisiniz ve hatta 4 ve 5'in bile. Bu ödevi tamamlamak için gerekli süreyi not edin. Alıştırma üzerine şeffaf bir folyo koyduğunuz takdirde bu ödevi bir defadan çok tek­rarlayabilirsiniz.

Alıştırma 9

Hangi sayının hangi harfe ait olduğunu not Bu alıştırmayı bir çok kez tekrarlayın.

Alıştırma 10

Aşağıda belirtilen sayılar arasında sadece çift sayı­lardan oluşanların altını çizin.

4987

4487

9031

1706

9031

1197

6684

6002

5979

7685

5341

4775

8978

1098

9257

9978

1097

3465

6684

5431

5423

1123

4086

7685

4657

6536

1123

1087

3465

1097

4407

4536

4659

9879

8978

4840

4407

8976

9032

4563

4534

4675

5089

4117

4086

6642

5402

9102

4675

9087

4676

9102

3465

8806

5402

5135

8976

4678

9878

5422

6543

4675

9976

5436

4761

9807

9976

1099

4676

6642

7654

9102

3465

6534

6547

4563

1345

3457

6032

4840

1345

4467

9976

1087

1097

4488

6032

^L0Ö9

3546

6536

7689

4578

4688

9878

4680

6542

4534

9356

6240

9978

4467

4678

4693

1098

6654

4987

9878

3425

6644

1997

1065

3176

4674

5789

8900

7888

5748

1706

6844

1197

Alıştırma 11

İki kez yazılmış olan kelimelerin altını çizin.

ŞEKER

KAPI

SERMAYE

ÇANTA

TEKS

ZAMAN

DOKUMAN

DUŞAKABİN KOLONYA

KİTAP

ETİKET

BUYUK

DUŞAKABİN ZAMAN

TELEFON ANLAMSIZ

ORTU BEYAZ

ANLAMSIZ SAYAÇ

BUYUK SERMAYE

DOLMAKALEM SAYAÇ

YAZICI

DUŞAKABİN

MONİTÖR SAAT

SIĞI

KOLONYA

KAĞIT

YIKAMA

DEFTER

GOZLUK

MATERYALLER

BEYAZ

SAAT

KONSANTRE

ETİKET

NARGİLE

KAPI

KAPI ZİLİ

ÖNEMSİZ

SİLGİ

SONUÇ

KİLİT

ÇANTA

TELEFON

Şiir Sanatı

Şiirde konulara gelince: Aragon açıkça söylüyor: "Şiire has konu yoktur". Bunu yalnız o söylemiyor. Robert Prost'un en güzel şiirlerinden biri, elma yedikten sonra geviş getiren bir ineği anlatır. Cendrars, Supervielle, Whitman, Euard da şiirlerinde, pekâlâ, fabrikalarından, buğdaydan, liman dokla­rından, music-hall kızlarından, Renington yazı morinalarından bahsetmişlerdir. Baudelaire de leş şiirlerinde aynı fikirde­dir. Güzel. Demek ki şiire has konu yok. Kelimeler için de aynı şey. Şiir, bazt kelimeleri seçip, bazı kelimeleri kullanmamak da değildir.

Biri kültürü, öğrendiğimizi unutmaktan sonra bizde kalan şey­dir diye tarif etmiş. Meselâ bir roman veya bir denemenin kuv­vetli, içindeki hikayeler, fikirler unutulduktan sonra bize kalan şeyle ölçülür. Ama şiir, duyguların, hayallerin, fikirlerin, kelimele­rin, vezinlerin, kafiyelerin Öyle çözülmez bir terkibidir ki olduğu gibi hafızamızda kalır. Bir şiirin değeri belki bu neticeyi elde et­mek için şairin mümkün olduğu kadar az unsura baş vurmasına, kla­sik kafiyenin yahut vezinlerin kolaylığına düşmesine bağlıdır.

Edgar A. Poe şiir hakkında ne düşünüyordu? Birkaç ke­me ile anlatıvereyim. Poe bir şiirin psikolojik şartlarını tahlil ediyor, bu şartların başına şiirin uzunluğunu kısalığını oruyor, buna ayrı bir önem veriyor; bir taraftan da bu eser-erin, yani bu şiirlerin, özleri üzerinde duruyordu. Kolayca or­aya koyuyordu ki bir şiirler fikir işleriyle uğraşmış, nesrin görebileceği işleri görmüşlerdir. Ne tarih, ne ilim, ne da ah-ak ruhun diliyle konuşmaktan bir şey kazanmıştır. Öğretici şiir, tarihi şiir, yahut ahlaki şiir, her ne kadar bir çok büyük şairler işlemişlerse de bunlarda akla veya deneye dayanan bilgilerin, hayal ve heyecan gücünün, verimleriyle garip bir şekilde birleştiği görülür.

Poe, yeni şiirin zamanın gidişine uyması gerektiğini anlıyordu. İnsan gücünün belirli yollara ayrılmasını isteyen bir devirde şiir artık kendi öz konusunu bulabilecek, ortaya saf haliyle çıkabilecekti

Şiir hazzının şartlarını aramakla şiirin ne olmadığını gös­termekle yeni bir çığır açıyor, bir nevi matematikle bir nevi mistiği birleştiren parlak ve kesin bir doktrin ortaya atıyor­du.

Yaşar Nabi Nayır Varlık Yayınları Kelime sayısı: 304

Geleneksel Türk Tiyatrosu

Anadolu Türk'lerinin kültürü, dolayısiyle dramatik sanatı beş önemli etkenin bir araya gelmesiyle meydana çıkmıştır. Kısa adlar altında bu etkenler şunlardır:

a)yer b) soy c) imparatorluk ç) Batılılaşma d)İslam.

Önce yer bakımından ele alındığında Türkler Gelmeden Önce Anadolu da yaşayan eski uygarlıkların Türk kültürünü oluşmasında büyük etkisi olmuştur. Köylerin yüzyıllar boyunca kentlerden bağımsızlığı ve kopmuşlugu sonucu eski uygarlık­lardan gelme bir çok törenler günümüze değin korunabilmiş, Türk köylüsünce sürdürüle gelmiştir. Bu bolluk törenleri ve seyirlik oyunlarının gerçekleri, anlamaları, amaçları zamanla değişmişse de, geleneklerine, göreneklerine sıkı sıkıya bağlı Türk köylüsü bunları saklayıp korumakta büyük titizlik gös­termiştir. Nitekim Anadolu dansları, kukla ve çeşitli seyirlik oyunları bu etkinin kalıntılarıdır. Frigya, Hitit, Lidya ve ben­zeri Anadolu uygarlıklarının bu inançlarını seyirlik oyunlar yo­luyla Türk köylüsü günümüze kadar sürdüre gelmiştir.

Bu kültürü, Doğu Akdeniz kültürü diye de adlandırabiliriz. Bu bölge çok tanrılı dinlerin de, tek tanrılı büyük dinlerin de .kaynaklandığı doğurgan bir bölgedir. Avrupa kültürü ve tiyatrosunun temeli de bu bölgeden kaynaklanmaktadır.

Avrupalı İncelemeciler Avrupa'da bugün de köylünün oy­nadığı oyunları Yakın Doğu'nun eski tarımsal bolluk törenleri­ne uzandığını bilimsel yollardan göstermişlerdir. Mevsimlik örnekler kalıplar üzznne oluşan ve kuşaktan kuşağa pek az değişikliklerle geçen bu törenlerin yalnız ve yalnız Yakın Do-gu'nun eski uygarlıklarında görüldüğü. Eski Yunan'a buradan geçtiği ve Antik dramın buradan doğduğu gne bilim adamları­nın bugün ortaya koyduğu kesin sonuçlardır. Oysa bizim ince­lemeciler içinde kimi Anadolu'ya gelen Türklerin Anadolu'da kendilerinden önce yaşamış ve yaşamakta olan halkla dolaylı bir kültür alışverişinde olduklarını da kabul etmezler. Sanır­sınız Türkler Anadolu'ya gelip yerleştiklerinde Anadolu bom­boştu, burada hiç kimse yaşamıyordu. Oysa yine bugün bilgin­lerin gösterdiği gibi bu eski inançlar köylünün bilincine Öyle sinmiştir ki, tek tanrılı dinlerin bile, öğrendiği Hıristiyanlık'ta Paskalya, Noel İslam'da Muharrem ve Aşure töreninin bile, eski inançların ve bunların takvim dönemlerine uydurulduğu­nu göstermişlerdir. Bizim incelemeciler her şeyin Orta As­ya'dan getirildiğine Öyle inanmışlardır ki, kesin olarak yalnız Yakın Doğu uygarlıklarında görülen ölüp dirilme motifinin okuma Orta Asya destanlarında bulunduğunu göstermek gibi gerek­siz açıklamalara kalkarlar; Oysa bu destanlardaki ölüp dirilme motifi ile doğanın kışın ölüp ve yaz ile yeniden doğmasına da­yanan bolluk törenleri ile hiçbir ilgisi olmadığını bilmez görü­nürler. Bu tür olaylarda gerçi Orta Asya'dan gelen öğeler bulunmaktaysa da oyunlar temelinde Yakın Doğu bolluk tören­lerinin bir kalıntısıdır. Bu konuyu tartıştığım ünlü Bizans bilgini Prof. Steven Runciman kendi başından geçmiş şu olayı anlattı: Profesör, 5uriye'de bulunduğu sıralarda bir bölgeye demiryolu döşeniyormuş Demiryolunun Müslüman halkın çok bağlı olduğu bir yatırının üstünde gerçekleşmesi gerekiyormuş. Ya türbeyi yıkmak, ya da demiryolunu geçtiği yerden birkaç metre uzağa almak gerekiyormuş. Gönüllü Müslüman işçilerin yardımıyla türbe kaldırılmış, ancak görülmüş ki evliyanın yeri bomboş, da­ha derin kazılınca bu kez aynı yerde bir Hıristiyan azizinin gömülü olduğunu belirtilen kalıntılara rastlanmış, Fakat Hıris­tiyan azizinin de gömülü olmadığı görülmüş, daha da derine gi­dince ortaya çıka çıka eski çok tanrılı dinlerden kalma bir tan­rının heykeli çıkmış. Aynı toprak parçası üzerinde çeşitli inançların kat kat beraberliği, sanırım Anadoluculuğun karşısına çıkanlara en iyi yanıt olacaktır.

21. Yüzyılda Okumak

"Bir msan ne kadar hızlı düşünüp anlayabiliyorsa, o kadar hızlı okuyabilir." 16. asırda, Avrupa'da bir senede telif edilen ki­tap sayısı, en iyimser tahminlere göre, 1000 civarındaydı. Gü­nümüzde, dünya genelinde, bir günde telif edilen kitap sayısı bir kaç bine ulaşmıştır. Bu çeşitlilik, bizleri ister istemez seçici ve hızlı olmaya mecbur etmektedir. Hızlı okuma düşünmeyle iç içe­dir. Bu makaleyi pratik yaparak kazanmak mümkündür; fakat okuma temelde bir idrak meselesidir. Verimli okumanın anahta­rı, göz jimnastiği yapmak değil, bilgidir. İdrak, tahmine daya­nır. Tahmin ise, ilk planda ihtimali düşük alternatifleri eleyerek bir neticeye ulaşmaktır. İyi okuyucu, maksimum oranda tutarlı tahmin yapabilendir. Okuma müddetince tahminlerimiz ortaya çıkar, birbirine destek verir ve böylece konu idrak edilmiş olur. Öte yandan, eğer okunan şey bizim için bir mana ifade etmiyorsa, idrak işlemi durur. Bu yüzden, tahminlerimizle me­tin içindeki bilgiler paralel oldukça, idrakimiz çok daha rahat ve hızlı olur. Aynı zamanda, bilgi birikimimizle tahminleri-mizdeki tutarlılık arasmda doğru bir orantı vardır. İyi okuyucu, mana için okur. Kelimelerin, harflerin, noktaların şifrelerini çözerken bilgisayar gibi davranmaz. Gözünün her şeyi beyne iletmesine izin vermez; çünkü beynin gö­ze ilettikleri, gözün beyne ilettiklerinden daha Önemlidir. Sözün görme hızı, beynin işleyiş kapasitesine göre son dere-e yavaş olduğundan göz, resmettiği materyalle çoğu zaman, nsan beynini meşgul edemez. Okurken zaman zaman dalma­mız ve farklı şeyler düşünmemiz bu sebeptendir. Bu yüzden, göz hareketleri kontrol altına alınmalı, ritmik atlamalarla a-~ada kalan kelimelerin fark edilip anlaşılmasına alışılmahdır. 3u atlamalar mümkün olduğunca uzatılmaya; yani görme ve id-ak sahaları olabildiğince genişletilmeye çalışılmalıdır. Zihnin, gözün gönderdiği mesajlara uyum sağlayıp boş kalmaması te­nin edilmelidir. İdrak, gözleri kontrol etmeli, göz hareketleri drakın önüne geçmemelidir. Aksi taktirde yazarın niyeti anlaşılamaz ve mevzuya nüfuz edilemez. Kelimeler görülür; fakat metin "okunmaz"[1] Bir eserde, ana fikir tespit edildiği an, tek tek kelimelerin tespitine gerek yoktur. Kelimeleri, harfleri okumadan okuruz. Ana fikri de kelimelere takılmadan idrak etmeye alışmalıyız. Zaten bir metindeki imaj ve mesajları aynı anda idrak edemeyiz. O hal­de imajlardan çok, mesajlara konsantre olmaya alışmalıyız.[2]Unutmayalım: Nasıl bakarsak Öyle görürüz. Mana peşinde olmadıkça sadece "şekiller" görü-rüz.Halbuki bir metin sadece kelime ve cümlelerden oluşan bir yapı değildir. Kelime ve cümleler, manaları zihinde uyandı­ran birer sinyal vazifesi görürler [3] "Yeşil" kelimesi kırmtzı harflerle de ya­zılsa onun manasını değiştirmez. Hızlı okumada, görülen şey­ler ne kadar dolambaçlı, gereksiz veya yanlış olsa da dikkat, mana ve muhtevaya odaklanmalıdır [4]Birisini anlamak için onun kelimelerini anlamak yetmez, onun düşüncesini ve niyetini de anlamak gereklidir [5] Bu da ancak bahsedilen mevzuları, mana kümeleri halinde zihinde özetleyerek yazarın ne demek istediğini" bulmakla olur.[6] "Satır aralarını okuma" nın anlamı da budur.

Bir metinde iki çeşit bilgi vardır: Görülen bilgi ve görülmeyen bilgi. Görülen bilgi metnin kendisidir. Görülmeyen bilgi ise, metin­le ilişkisi olan bütün bilgi birikimi ve tecrübelerdir. Şu halde, ne kadar çok görülmeyen bilgimiz varsa, o kadar az görülen bilgiye ihtiyaç duyarız.[7] Aynı anda hem harf, hem de kelimeleri bir arada göremeyiz. Beyin bir anda, ancak bir soruya cevap verebilir. Okuduğumuz kelimeler ve mana, hep böyle bir soru-cevap alışverişine dayanır. Kelimelerin manasına odaklaş-ırıîan dikkat, şekillere takılmayı önleyebilir.

Okumak, lokantada bir mönüye göz gezdirmeye benzer. Mönünün her tarafını okumaz, sadece ihtiyacımız olan şeyleri rayıp buluruz.[8] Bununla birlikte, her metin aynı eknikle okunmaz. Gazete gibi okunmayacak kitaplar vardır, itap gibi okunacak dergiler de. Evet, bazı nurani eserler göz atılarak, üstünkörü, iş olsun diye veya zihinde başka mefhum /e gayeler cirit atarken okunmaz. Bu tür eserlerin her bir o- orijinal bir vukuf kazandırabilir.[9]Zihni dünyaya ve se­mantik aarara istikrar kazandırmaları, mana kümeleri ve kav-am çerçevelerini sağlamlaştırmaları, nefisleri terbiye, ruhları ekmil ve kalpleri tenvir etmeleri açısından bu eserler sürekli mütalaa edilmelidir. Bir eseri okumadan önce belli beklentiler cine girilmelidir. Bu da ön hazırlıklarla olur. Zihinde, kitap hakkında "kim, nerede, ne zaman, niçin, neler yazmış" şeklinde bir çerçeve oluşmalıdır.

Tercüme yapmak, yazmak, not almak, anlatmak gibi gayelerle aktif okuma, idraki artırır. Gayesiz okuma, sokakta dolaşmak­tan farksızdır.

Üç tür okumanın mevcut olduğu söylenir.

yapılan üç tavsiye de şu şekildedir. Okurlara

1.Okumuş olmak için okumak.

2."Öğrenmek için okumak.

3.Anlatmak için okumak

1. Hızlı ol.

2. İhtiyacın olanı seç

3. Önceki bilgilerini

[ki en verimlisi budur). kullan.

Okuma Testi: Değerlendirme

Şimdi 1158 kelimeden oluşan metni okudunuz. Lüt­fen okuma sürenizi not edin. saniye.

Dakikada elime (dk./kelime) ile ölçüldüğünde oku ma hızınızı lütfen burada not edin:

1158 kelime x 60 : saniye =dk./kelime

Okuma testi: Sorular

Şimdi de okuduğundan ne kadarının aklınızda kaldı­ğına gelelim. Lütfen tekrar metne geri dönmeden soru­ları cevaplandırın:

l) Aragon Söylüyor:.konu yoktur

a) şiire göre

b) şiir gibi

c) şiire has

2) Şiir sanattır yazısızı hangi yayın evine ait kitap­tan alınmıştır.

a) Vizyoner

b) Varlık

c) Görsel

d) Anatolia

3) İyi kuyucu............................

a) Dikkatli okur

b) Mana için okur

4) Verimli okumanın anahtarı göz jimnastiği yapmaktır"

a) Doğru

b) Yanlış

5) 16. yüzyılda Avrupa'da bir yılda telif edilen kitap sayısı yaklaşık olarak kaçtır?

a) 100

b) 1000

c) 10,000

6) "Gözün görme hızı beynin işleyiş kapasitesi ile uyum içindedir" sözü için

a) Doğru

b) Yanlış

7) Yazıda okumak neye benzetiliyor? göz gezdirmeye

8) Anadolu Türk Kültürü Kaç etkenin meydana gel­mesi ile oluşmuştur. a) 4 b)3 c)2 d) 5

9) Parçaya göre Anadolu Dansları Hangileridir?

a) Kukla

b) palyaço

c) Meddah

d) ortaoyunu

10) Aşağıdaki Uygarlıklardan hangisi Anadolu uygar­lığı değildir?

a) Firİgya

b) Hitit

c) Lidya

d) Mısır

Bilgi ararken çok zaman

kaybediyor musunuz?

Komple görme yetinizi

kullanın!

Tersten okuyabiliyor

musunuz?

Okurken böyle canlanabilirsiniz Yatay ve dikey okuyun

Okuma teknik­lerini birleştirin Hızınızı artırın

Teknik Çalışmaları

Tanınan metinler kullanın. Bu tekniklerin her birini en azından beş dakika çalışın ve okuma temponuzu sü­rekli olarak değiştirin.

Aşağıda belirtilen tekniklerle yatay ve dikey görme yeteneğinizi kullanabilirsiniz. Tüm alıştırmalarda okuma hızınızın limitine kadar ulaşmaya çalışın. Okuduğunuz­dan ne kadarını anladığınız şimdilik ikincil derecededir. Okuyucu yardımcısı olarak kalem, çubuk veya şiş kulla­nın.

1 -İki Satır Hareketi:

Tek bir göz hareketiyle İki satırı birden okuyun.

"Bir insan ne kadan,, o kadar hızlı okuyabilir." 16. asırda awrupa'da bir senede telif edilen kitap sayısı, günde telif edilen kitap sayısı bir ka"Dine ulaşmıştır.

2-Değişken Satır Hareketleri:

İki satır hareketini artırmaya çalışın. Bir okuma hareketi ile mümkünolduğu kadar çok satır algılayın (ileri derecede okuyucular iki - sekiz satır arası okuyabiliyor)

"Bir insan "ne kacİaf hızlı düşünüp anlpyâbiliyorsa, o kadar-hızlı okuyabilir." rak etmeye alışmalıyız. Zaten bir metindeki imaj ve mesajları aynı anda idrak edemeyiz.

5-Zikzak Yöntemi:

En iyi çalışabildiğini üç tekniği seçin ve bunlarla çalış­maya devam edinBu teknik ile perifer görme yetinizin komple alanını kullanabilirsiniz. Okuma yardımınızı di­yagonal olarak aşağıya doğru hareket ettirin, küçük bir fiyonk çizin ve diyagonal olarak geri geri gidin.

Ur insan ne kadar hızlı düşünüp anlayabiliyorsa, o kad hızlı okuyabilir." 16. asıro Avrupa'da bir senede telıKfidilen kitap sayısı, en iyimser tal lere göre, 1000 »/a daydı. Günümüzde, ya genelinde Dir günde telif edilen kitap sayısı bir kaç bine ulaşmıştır.

(ilik, bizleri ister seçici ve hızlı olnecbur etmektedir.

o^uma düşünmeyle iç içediK Bu makaleyi pratik yaparak kazanmak mümkündür;\fakat oku­ma temelde bİKidrak selesidir. Verimir nın anahtarı, göz n tiği yapmak değjjç bi idrak, tahmjCe dayanır. Tahmin ise^Tk planda ih­timali düşme alternatifleri bir neticeye uır. İyi okuyucu, imum oranda tutarlı

ıhmin yapabilendir. O-kums^müddetince tah-minlerimfe ortaya çıkar, birbirine dest Jt. veri böylece konu miş olur. Otobandan, e-ğer okunap^şey bizim için jan^îfade etmiyorsa, :Xfşlemi durur. Bu tahminlerimizle metin içiriEeki bilgiler pa­ralel oldukçgL idrakimiz çok daha rahat ve hı; olur. Aynı zam. birikimimizle t mizdeki tutarlılık doğru bir oraı vardır.

İyi okuyup, mana için okur. Kepmelerin, harfle-n^taların şifrelerini :^men bilgisayar gibi Gözünün eyne iletmesine izin çünkü bey­nin göze i-lenkleri, beyne ilettiklerirWh önemlidir, hızı, beynia4şleyiş kapa­sitesine flöre son derece olduğun-dan göz, lışmalıyız. Zaten bir me-resmllHigi materyalle İmaj ve mesajlarığu zamaf insan beynini aynı anda idrak edeme-meşgul edeme ve farklı düşün­memiz bu/sebeptendir. Bu yüzde^ göz hareket altına alınma-dtmik atlamalarla islan kelimelerin fark edilipis^Jaşılmasma alışılmalıdır.

Mümkü

6-Dikey dalgalar:

Bu teknik düz ve ters okumayı ve ayrıca yatay ve dikey ol kumayı birleştirir. Gözlerinizi ritmik dalgalarla sayfa boyunca hareket ettirin. insan ne kadar hızlı o kadar 16. asırda, Avrupa'da öir senede telif edilen kitaı sayısı, en iyimser tal minlere göre, 1000 c|/a- genelinde, bir nde telif edilen kitap ayısı bir kaç bine İaşmıştır.

bizleri ister istemez seçic olmaya mecbur etmek\ tedir. Hızlı okuma düşünmeyle iç makra k İnrnak mümkündür; Fakat okuma temelde bir idrak meselesidir, Ve-|Hokumanın anahtarı, değil, bilgidir.

İdrak, tahmine dayanı/. Tahmin ise, ilk aktır. İyi okuyucu, tksimum oranda tutar yapabilen­dir.

rnüddetince tahçıkar,

birbirine destekvelit^ve böylece konu idrak "e\ dilmiş olur. Öte yandan,] eğer okunan şey bizin/ için bir mana yüzden, tah-rfîlnlerimizle metin için-leki bilgiler paralel ol-lukça, idrakimiz çok darahat ve hızlı olur. AynT^amofwte7-bi!gl. biri­kimimizle tahminleH-mizdeki tutarlılık arasın;da doğru bir orantı dır.

Kelimelerin, harf-Ijerin, noktaların şifrele-ıi çözerken bilgisayar Gözü­nün her şeyi beyrıe i'et-mesine izin vermei; çünkü beynin göze ilet­tikleri, gözün bevn.Miet-îaifîa örierrllh görme hızı, îynin işleyiş kapasite­si^^ göre son derece yavaş resmettiği materyalle çoğu zaman, insan bey-l edemez. zaman

dalmamız ve T ler düşünmemiz bu beptendir.

Bu yüzden, göz hareket­leri kontrol altına malı, ritmik kalan kelimelerin ftfrk edilip anlaşılmasına alışılmahdır. Bu atlama­lar mümkün olduğunca kzatılmaya; yani görme ve" genişletil ntaye çalışılmalıdır. Zihnin, gö­zün gönderdiği mesai'ara uyum sağlaya boş kalmajnasr temin edilgi'elldir. İdrak, gözleri pcontrol etmeli, göz hareketleri idrakin önüne Temelidir. Aksi tak­tirde yazsncL, niyeti anlaşılamaz ve mevzuya nüfuz edilemez.

Ana fikri de kelimelere takılmadan idrak etmeye alışmalıyız. Zaten bir , metindeki imaj ve me­sajları aynı anda idrak edemeyiz.

7-Yavaş S:

Bu teknik S-, zikzak ve dikey dalgalanma yönteminin ilerlemiş bir versiyonuz. Okuma yardımınızı beş yatay veya hafif dikey hareket­lerle sayfa üzerindeoezdirln düşünüp anlayabiliyorsa, o kadar hızlı okuyabilir." 16. asırda, Avrupa'da bir senede telif edilen kitap sayısı, en iyimser tah­minlere göre, 1000 civa­rındaydı. Günümüzde, ünde telif edilen kitap (sayısı bir kaç bine ulaşlnıştır. çeşitlilik, bizleri ister istemez seçici ve hızlı olmaya mecbur etmek­tedir. Hızlı okuma dümakaleyi pratik yaparak kazanmak mümkündür; fakat okuma temelde bir idrak meselesidir. Ve­rimli okumanın anahtarı, göz jimnastiği yapmak değil, bilgidir.

İdrak, tahmine kuma müddetince tahl minlerimiz ortaya çıkaı birbirine destek verir ve böylece konu idrak dilmiş olur. Öte yandan) eğer okunan şey biziı için bir mana ifadlurur. Bu yüzden, tah-imlerimizle metin içinleki bilgiler paralel ol­ukça, idrakimiz çok da-a rahat ve hızlı olur. ynı zamanda, bilgi biri-imimizle tahminleri-iizdeki tutarlılık arasın-doğru bir orantı var şifrelerini çözerken bilgi' sayar gibi davranmazj Gözünün her şeyi beyrn inkü beynin göze ilet­tikleri, gözün beyne ilet-(klerinden daha önemli-Gözün görme hızı, ;ynin İşleyiş kapasite ine göre son derece yavaş olduğundan gö; resmettiği materyali) çoğu zaman, insan beyj nini meşgul edeme; Okurken zaman zamaı dalmamız ve farklı şeyler düşünmemiz löz hareketleri kontrol ıltına alınmalı, ritmik at­lamalarla arada kalan celimelerin fark edilip ıniaşılmasına alışılmalı-lır. Bu atlamalar müm-olduğunca ve idrak sahaları olabil] diğince genişletilmeyi çalışılmalıdır. Zihnin, göî zün gönderdiği mesajla! ra uyum sağlayıp bol kalmaması temin

:ontrol etmeli, göz iareketleri idrakin önü-geçmemelidir. Aksi :aktirde yazarın niyeti ınlaşılamaz ve mevzuya lüfuz edilemez. Kelime Bir eser) de, ana fikir tespit edil! diği an, tek tek kelimej lerin tespitine gerel yoktur. Kelimeleri, harf) leri okumadan okuru;

Ana fikri de kelimelere takılmadan idrak etmeye alışmalıyız. Zaten bir metindeki imaj ve me­sajları aynı anda idrak edemeyiz.

9-İki Taraflı Okuma Yardımı:

Gözleriniz aradaki bilgileri algılarken sol tarafta görsel okuma yardımına paralel olarak parmağınız sağ tarafta sayfa kenarından aşağıya (veya yukarıya) doğru hare­ket eder.

Bir insa,n ne kajdar hızlı düşünüff anlayajDiliyorsa, o kadarjhızlı okuyabilir." 16. asırlla, Avrupa'da bir senede telif edijen kitap sayısı, en iyimser tah-minlerejgöre, l(İ00 civa-rındaydıi Güriümüzde, dünya [ genelinjde, bir günde felif edilen kitap sayısı b|r kaç bjne ulaş­mıştır,

Bu çeşiflilik, bizleri ister istemezi seçici [ve hızlı olmaya j mecburî etmek­tedir. hİızlı okıjma dü­şün meyje iç içedir. Bu makalemi pratiki yaparak kazanmpk mürfkündür; fakat okluma terheîde bir İdrak rheselesiflir. Ve­rimli okumanın anahtarı, göz jirrfnastiği I yapmak değil, (bilgidir.! İdrak,

tahmine) dayanjr. Tah­min isej ilk plaftda ihti­mali dü|ük alternatifleri eleyerel| bir neticeye u-laşmaktfr. İyi f)kuyucu, maksimum oralıda tu­tarlı tahmin

yapabilendir. t Okuma müddfetince tahininleri-miz oltaya çıkar,j birbiri­ne dejstek verir ve böy­lece Ifonu idrak gedilmiş olur. jöte yandah, eğer okunajn şey bizim] için bir mana) ifade etrfıiyorsa, idrak (işlemi dufur. Bu yüzdeh, tahminlerimizle metinj içindeki j bilgiler paralel oldukça, j idraki­miz çjok daha r|hat ve hızlı otur. Aynı zapnanda, bilgi Ibirikimimizje tahminleiimizdeki İutarlılık arasırfkia doğru bir orantı vardırf

İyi o|uyucu, m^na için okur. I Kelimeleriti, harf­lerin, jjnoktaların (şifrele­rini çpzerken bilgisayar gibi |avranmaz.J Gözü­nün hjer şeyi be^|ne ilet­mesin^ izin fermez; çünkü! beynin gcjze ilet­tikleri! gözün beyjne ilet­tiklerimden daha önemli­dir. Gözün görrie hızı, beynij işleyiş kapasite­sine laöre son t derece

Daha fazla algıla, daha fazla aklında kalsın: Metin­leri gözden geçirmek ve üstünden okumak

Gözden geçirme ve üstünden okuma tekniklerinin zaman kazanmaktan başka büyük avantajları daha var: aktif yapılandırdığınız ve sınıflandırdığınız metinler daha uzun süre aklınızda kalır.

Gazete her zaman gazete değildir ve kitap da her zaman kitap değildir. Bu nedenle her metni aynı şekilde okumamanız gerekiyor. Bazı makalelerde belli bilgileri özellikle seçiyorsunuz, diğerlerini üstünkörü okuyorsunuz. Bir kitap hakkında sadece fikir sahibi ol­mak istiyorsunuz, diğerinde derinlemesine incelemeler gidiyorsunuz.

Bir bitabı sayfası sayfasına inceleyerek okumak iste­diğinizde bile, önceden metne göz gezdirmenizde fayda var. Çünkü okumak bir seyahat benzer. Ve bilimeyen bir yere geziye gidildiğinde ne yapılır? Evet, bilgi topla­nır. Önce kabaca (ana yön ve hedef hakkında) daha sonra ayrıntılı olarak (cadde, tam yeri).

Bu tür bir ön bilgiyi okurken de metni gözden geçi­rerek elde edebilirsiniz. Gözden geçirmek, telefon nu­marası, isim veya belli bir ülkenin nüfus bilgilerini arar­ken yapılan çalışmadır. Ama üstünden okuma, komple malzeme ve yapısı hakkında bilgi sahibi olabileceğiniz

bir işlemdir. Her iki teknik de çoğu hızlı okuyucu tarafından kullanılır ve beyninizi geliştirerek daha fazla bil­gi depolayabilmek için çok iyi şartlar hazırlar. Üstünden okuma stratejileri:

1. Şu ana kadar edindiğiniz bilgileri uyguiayın. Meti­ni okumaya başlamadan önce konu ile ilgili akıl haritası (bakınız bölüm 16) oluşturun. Böylece kitap veya maka­le ile yeni bağlantılar oluşturabilir ve doğru sorulan sorabilirsiniz.

2. Okumak istediğiniz tüm teminlere Önceden kısaca göz gezdirin. Yani, küçük makaleler için 30 saniye, daha uzun metin için üç, bir kitap için Daha fazla algıla, daha fazla aklında kalsın: Metinleri gözden geçirmek ve üstünden okumak

Gözden geçirme ve üstünden okuma tekniklerinin zaman kazanmaktan başka büyük avantajları daha var: aktif yapılandırdığınız ve sınıflandırdığınız metinler daha uzun süre aklınızda kalır.

Gazete her zaman gazete değildir ve kitap da her zaman kitap değildir. Bu nedenle her metni aynı şekilde okumamanız gerekiyor.

Bazı makalelerde belli bilgileri özellikle seçiyorsunuz, diğerlerini üstünkörü okuyorsunuz. Bir kitap hakkında sadece fikir sahibi olmak istiyorsunuz, diğerinde derin­lemesine incelemeler gidiyorsunuz.

Bir kitabı sayfası sayfasına inceleyerek okumak İstediğinizde bile, önceden metne göz gezdirmenizde fay­da var. Çünkü okumak bir seyahat benzer. Ve bilinme­yen bir yere geziye gidildiğinde ne yapılır? Evet, bilgi toplanır. Önce kabaca (ana yön ve hedef hakkında) da­ha sonra ayrıntılı olarak (cadde, tam yeri).

Bu tür bir ön bilgiyi okurken de metni gözden geçi­rerek elde edebilirsiniz. Gözden geçirmek, telefon nu­marası, isim veya belli bir ülkenin nüfus bilgilerini arar­ken yapılan çalışmadır. Ama üstünden okuma, komple malzeme ve yapısı hakkında bilgi sahibi olabileceğiniz bir işlemdir. Her iki teknik de çoğu hızlı okuyucu tara­fından kullanılır ve beyninizi geliştirerek daha fazla bilgi depolayabilmek için çok iyi şartlar hazırlar.

Üstünden okuma stratejileri:

1. Şu ana kadar edindiğiniz bilgileri uygulayın. Meti­ni okumaya başlamadan Önce konu ite ilgili akıl haritası (bakınız bölüm h6) oluşturun. Böylece kitap veya maka­le ile yeni bağlantılar oluşturabilir ve doğru soruları sorabilirsiniz.

2. Okumak istediğiniz tüm teminlere önceden kısaca göz gezdirin. Yani, küçük makaleler için 30 saniye, daha uzun metin için üç, bir kitap için beş - sekiz dakika kul­lanın. Asla daha fazla zaman harcamayın, yoksa oku­maya başlamış olursunuz.

3. Yazar ile görüşün: Sorularınızı veya notları kitap

kenarına veya bir kağıda yazın.

4. Medyumluk oynayın: Yazarın metin içinde bir sonraki adımlarını tahmin edin.

Okunan metnin üstünden okumak Okumaya başlamadan önce metinde bir gezinti ya­pın ve aşağıda belirtilenlere özellikle dikkat edin:

Başlık ve alt başlık. Yazar konuya hangi bakış açısından yaklaşıyor?

Kapak arkası ve önsöz. Yazarın görüş açısı nedir?

İçindekiler: Hangi konulara ağfrfik verilmiştir? s Yayınlama tarihi. Yazar güncel konularda bilgi sahibi mi yoksa aktardıkları geçmişte mi kalmış?

Kaynak listesi. Metin hangi temellere dayanı­yor? Yasar konuya farklı açılardan mı yaklaşıyor yoksa tek taraflı mı çalışıyor?

Fihrist. Metinde hangi anahtar kelimeler var? s Bölüm başlığı. Nerelerde İlginç noktalar vardır? S Her bölümün ilk ve son paragrafları. Hangi konular çok önemlidir?

Kutular, resimler, grafikler. Yazar hangi alan­larda özellikle yoğunlaşıyor

Bölüm sonlarında özetler, toparlamalar ve id­rak soruları. Hangi eğitim hedefleri belirlenmiştir?

Algılama alıştırmaları

Algılama alıştırması 1: Aşağıdaki alıştırma yatay ve dikey görme yeteneğinizi geliştirmektedir. Posta kartı büyüklüğünde bir parça kağıt alın ve iki rakamlı kısmı örtün. Sonra kağıdı kısa bir süre için kaldırın ve görmüş olduğunuz kadarını not edin. Sonra sonucu kontrol edin.

En geç şimdi bu metnin sizin için önemli olup ol­madığını anlayacaksınız ve okumaya devam edip etme­yeceğinize karar vereceksiniz, göre kurulmuştur. Bu yapıyı tanıdıktan sonra metinler

Paragraf analizi

Normalde metinler belirli, tekrar eden yapılara daha hızlı ve iyi anlamayı da öğrenirsiniz.

Açıklayıcı paragraflar. Gazete makalelerinde ge­nelde başta ve sonda. Bu satırlarda metnin özet ve so­nucunu görebilirsiniz.

Tanımlayıcı paragraflar. Konu yapısı ve genişletil­mesinde kullanılır. Genelde fazla önemli değildir.

Bağlayıcı paragraflar. Genelde özetleyici veya ha­zırlayıcı olarak düzenlenir. Bu nedenle genellikle metin hakkında anahtar bilgi içerir.

Algılama Alıştırması 2:

Aşağıda belirtilen algılama alıştırmalarında her satırda ra­kam sıraları göreceksiniz ve burada solda görülen sayı bu sa­tır içinde tekrar edilmektedir. Çift belirtilen sayısı bulun, sü­renizi tutun ve her bir blok sonunda bunları not edin.

39

99

53

33

37

12

11

77

65

75

28

67

98

48

99

98

71

44

77

77

37

33

83

74

49

33

53

81

12

71

95

35

77

95

92

93

97

77

91

25

98

24

93

27

39

87

44

99

39

23

79

87

37

26

37

93

30

56

93

49

37

98

36

37

35

28

49

38

87

55

56

48

24

58

77

96

28

79

96

39

67

74

87

47

97

33

27

49

33

83

38

48

75

35

77

25

97

36

25

47

91

75

99

87

98

43

48

93

43

24

33

95

87

77

98

77

91

33

77

55

498

448

903

170

903

119

668

600

597

768

534

477

897

109

925

997

106

346

668

543

542

112

408

768

465

653

112

108

346

109

440

453

465

987

897

484

440

897

903

456

453

467

508

411

498

664

540

910

467

908

467

910

346

880

540

513

897

467

987

542

654

467

997

543

476

980

997

109

467

664

765

910

346

653

654

456

134

345

603

484

134

446

997

108

109

448

603

100

354

653

768

457

468

987

468

654

453

935

624

997

446

467

469

109

665

498

987

342

664

543

106

317

467

578

890

765

574

170

684

119









































Hız Alıştırmaları:

Hız Alıştırması 1

1. Bir kitap seçin, mümkün olduğu kadar hafif konulu olsun.

2. 60 saniye boyunca dakikada normalden 100 kelime (WpM) fazla okuyun.

3. Hızınızı 100 kelime daha artırın.

4. Üç kez daha hızınızı 100er kelime artırın.

5. Bu hızda devam ederek bir dakika süreyle anlayarak okumaya devam edin.

Hız Alıştırması 2

1. Bir kitap seçin, mümkün olduğu kadar hafif konulu ot­sun.

2. Bir okuma yardımı ile üç veya değişken satır hareketi ile okuyun.

3. Beş dakika süreyle en azından 2000 WpM hızla oku­maya çalışın ve ulaştığınız yeri işaretlerin.

4. İşaretlediğiniz yere kadar dört dakikada okuyun.

5. İşaretlediğiniz yere kadar üç dakikada okuyun.

6. İşaretlediğiniz yere kadar iki dakikada okuyun.

7. İşaretlediğiniz yerden itibaren beş dakika süreyle

2000 Wpm hızla okumaya devam edin.

8. Bir dakika boyunca normal anlayarak devam edin. Hız alıştırması 3

1. Bir kitap seçin, mümkün olduğu kadar hafif konulu ol­sun.

2. Bir okuma yardımı ile sayfalan tarayın ve her bir say­fada en fazla dört saniye kalın.

3. Beş dakika süreyle asgari 2000 WpM hızla okuyun.

4. Bu alıştırmayı tekrarlayın.

5. Bir dak. boyunca normal anlayarak bu hızda devam e-din.

Alıştırma 4

1. Sayfalan diyagonal olarak üst soldan alt sağ ve üst sağdan alt sola kadar gözden geçirerek çalışın.

2. Bu alıştırmayı her gün tekrar edin ve giderek hızlan­maya çalışın.

3. 100 sayfayı sayfa başına iki saniye geçirerek gözden geçirmeye çalışın.

4. Bu alıştırmayı günde iki kez tekrar edin.

5. Anlamaya çalışmadan iki dakika süreyle okuyun.

6. Bir dakika süreyle normal anlayarak okuyun.

Şimdi de bu bölümde öğrendiklerinizi uygulayabilir­siniz. Mümkün olduğu kadar seri okuyun. Ancak oku­maya başlamadan önce her bir sayfayı iki saniye sürey­le gözden geçirmeye başlamalısınız.

Everest Dağı Bilmecesi

Dünyanın en yüksek dağına ilk önce kimin ne zaman tırmandığı bilmecesi herhalde çözülmek üzere: 1999 yı-ında kaybolan İngiliz dağcı George Mallory'nin cesedini Everest dağının zirvesi yamacında bulan ve Eric Simonson yönetimi altında çalışmalarını sürdüren bir ABD araştırma ekibi 8100 metre yükseklikte bir eldiven ve çorap buldu. Araştırmacılar internet sayfalarında bu durumu yayınlamıştır.

Şimdi de Mallory ve dağa beraber tırmandığı arka­daşı Andrew Irvvine'tn 1924 yılında 8848 metre yüksekliğindeki dağın zirvesine çıktıklarını gösterebilecek olan olası filmleri arıyorlar. Şimdiye kadar 1953 yılında zireye ulaşan Edmund Hillary bu dağı aşan ilk dağcı ola-

ak tanınıyor. Şimdi araştırmacılar buldukları parçaları birleştirerek Mallory ve Irvine'ın 1924 yılında kaybolmadan önce gerçekten nereye kadar ulaştıklarını can-

andırmaya çalışıyorlar.

İki yıl önce Hillary, Mallory'nin cesedinin bulunmasının gerçekten heyecan verici olduğunu ancak zirve resmi olmadan dağı ilk kimin aştığı dünya için halen bilmece kalacağını söylemiştir. Nepal, Sherpa toplumu üyesi Tenzing Norgay ile birlikte dağcılık tarihini geç­miştir, 1920 - 1952 yılı arasında Everest zirvesine yapı­lan yedi keşif girişimi başarısızlıkla sonuçlanmıştır.

Gökdelen 70 yaşında 70 yıl önce New York'un en ünlü binasında uzaktan kumanda ile ışıklar yandı. Başkan Robert Hoover baş­kentte düğmeye bastı - ve Empire State binası resmen açıldı. 1 Mayıs 2001 tarihinde yıldönümü dev bir parti ile 381 metre yüksekliğindeki binanın - paratoner ol­madan - geçmişten kalan resimleri ile kutlandı. 1 Mayıs 1931 tarihinde beş yaşındaki bir çocuk dün­ya en yüksek binasına giden yolu açacaktı. "Ama kurde­leyi kesemedim. Fazla kalındı" diye halen kendi kendine kızıyor Empire State Şirketi'nin torunu Arthur Smith. Nihayet dede Alfred E. Smith yardımcı olmuştur. Kendi­si daha önce başkan adayı ve eski vali olarak New York'ta zaten uzun zamandır tanınmış bir şahsiyetti, Kendisine 1929 yılında, Buhran ortasında, aynı zaman­larda inşa edilen Chrysler Binasından daha yüksek ol­mak şartı ile bir bina inşa etme görevi verildi. Gökdeleninana yatırımcısı, Chrysler rakibi, General Motors ku­rucusu John Jacob Raskob olmuştur. Mart 1930 tarihin­de yapı işleri başlamıştır ve 14 ay sonra 41 milyon Do-ar değerindeki "sekizinci dünya harikası" açılmıştır. 102 çatı ile Chrysler Binasını namını almıştır. Ancak o za­manlar mevcut alanın üçte ikisi kiraya verilememiştir. ıBir süre için Empire State fıkra konusu olmuştur" der Arthur Smith. Binaya "Empty (boş) State binası den­miştir ve dede Alfred de Kraliçe Eiizabeth gibi ünlü ziya­retçileri manzara katına çekebilmek ve olumlu manşeter meydana getirebilmek için çok çaba sarf etmek zo­runda kalmıştır.

Torunu da binaya ömür boyu bağlı kalmıştır. Lise yıllarında .derslerini, dedesinin 34. katındaki bürosunda yapardı ve ilk tatil işini yine Empire State binasında bul­muştur: kart yırtıcı olarak.

Binanın tarihçesinde, bina inşaat süresince 14 işçi­nin öldüğü de yaşanan trajik olaylardan biridir. Ayrıca 30dan fazla insan boşluğa atlayarak intihar etmiştir.

150den fazla film için Empire State sahne olarak kullanılmıştır. Tarzan ve King Kong binanın cephesinde zıplamıştır ve Hollyvvood - "Sleepless in Seattie" filmin­de olduğu gibi - kimi romantik karşılaşmaları New Yorku devin havadar katlarına aktarmıştır. Gerçek hayatta romantikler sevgililer gününde burada evlene­bilir. Çünkü böyle olunda, ömür boyunca evlilik yıldö­nümünde ücretsiz giriş hakları oluyor.

ADAC tünel testi

ADAC, tünel testi gerçekleştirerek, test edilen top­lam 16 tünel içinden dörtte birini "düşündürücü" veya "zayıf" olarak değerlendirmiştir.

Münih'teki otomobil kulübünün verdiği bilgiye göre, yedi ülkede test edilen toplam 16 tünelden sadece ikisi "pekiyi" not alabilmiştir. Başlıca kusur olarak denetçiler tarafından tünellerin çoğunun tek tünelli olduğu ve bir çok küçük kaçak yolların bulunduğu tespit edilmiştir. Mevcut acil çıkış yolları bir birinden fazla uzak mesafede bulunmaktadır.

En güvenli tünel olarak Garmisch-Partenkirc-hen'de bulunan Farchant tüneli ve sonuncu olarak da İspanya belirlenmiştir. Yapıtların beşi "iyi" ve hatta "pekiyi" ola­rak değerlendirilirken, yedisi "geçer" not almıştır. Üç tünel de "düşündürücü" ve hatta "zayıf" notu almıştır. ADAC, İtalyan tünel işletmecileri ile büyük problemler yaşamıştır.

Yedi tünel için test izni talep edilirken, sadece yeni Morgex tüneli için test İzni alınabilmiştir.

Mayıs 2000'de tamamlanan Alman Farchant tüneli %95,7 oran ile testte en başarılı tünel olmuştur. Kısa bir farkla Viyana'daki Kaisermühlen ikinci sıradadır. Altı ay kadar önce açılan 24,5 kilometre uzunluğundaki Laerdal tüneli %67,1 ve "düşündürücü" ibaresi ile üçün­cü olabildi. "Zayıf" olarak sınıflandırılan İspanya, Zaragoza'da blunan Monrepos tüneli sınıfta kalmıştır. Bu tünelde arıza cepleri veya şeritleri yok, emniyet e-lektroniği yok ve neredeyse hiçbir yangın koruma terti­batı yok. ADAC, emniyet için gerekli standartlar talep etmiştir. Halen neredeyse tüm AB ülkelerinde farklı ulu­sal yönergeler geçerlidir.

Diana'nın evinde hırsızlar

Diana'nın evindeki esrarengiz hırsızlık olayları ile il­gili skandal büyümektedir. Prensesin kazada ölmesin­den sonraki karışıklık içinde evinden 400den fazla eşya­nın yok olduğu iddia edilmektedir.

Zararın toplam 20 milyon Mark civarında olduğu söyleniyor. Scottland Yard bir iz peşinde: Kraliyet aile­sinin en kıdemli kahyasına karşı dava açıldı.

Harold Brovvn hırsızlık suçlaması ile mahkeme karşı­na çıkarılacak. 48 yaşındaki kahya onlarca yıldır kraliyet ailesi için çalışıyor ve kesinlik güvenilir olarak tanınıyor.

Son olarak Brovvn, Prenses Mararet'in emrinde görev­iydi.

Bekar olan hizmetli daha önce Prenses Dİana emrin-deydi ve Prenses Diana'nın en yakın sırdaşlarından biri oian Paul Burrell ile görev paylaşımı içindeydi. Prensesin vasiyetinde en sevdiği hizmetlisine 160.000 Mark'tan

azla para bıraktığı görülmüştür. Diana tarafından 'sarsılmaz dayanağı" olarak tanımlanan Burrell'da skan­dalin içinde. Scottland Yard kendisini üç ay önce tutuklayarak kefalet karşılığında serbest bırakmıştır. Anlaşılan o ki, Diana'nın Kensington'daki evi sistematik olarak soyulmuştur. Ziynet, elbiseler, mektuplar, resim-

er - değerli olabilecek her şey Ağustos 1997'den son­raki ölümcül kazadan sonra kaybolmuştur. Altın bir ge­mi modeli polise ipucu vermiştir. Bir kuyumcu uzmanı le hırsızlığa dahil olan bir sarrafta el konulan ve 3,2 milyon Mark değeri olduğu söylenen gemiye el konulmuştur.

Daha az trafik kazası ölümleri: Trafik kazasında ö-enlerin sayısı tarihte en düşük seviyesine ulaştı. 1953 yılında İstatistiklerin başlatılmasından sonra 2001 Şubat ayı verilerine göre 444 ölü ile en düşük ramaklara ulaş­tı.

Şimdiye kadar ulaşılan ramak, Şubat 1999 tarihinde 463 ölü sayısı olmuştur. 2001 yılında bu ay içinde bir önceki yıl ile karşılaştırıldığında %24 daha az insan tra­fik kazalarında ölmüştür. Ancak dikkate alınması gere-|ken bir konu var. İstatistikçilere göre 2001 Şubat ayı 2000 Şubat ayından bir gün daha kısa olduğunu ve bir yıl önce 1999 yılından farklı olarak çok daha fazla insa­nın trafik kazalarında öldüğü (+%27) ve yaralandığı C+%10) dikkate alınmalıdır.

Yaralıların sayısı Şubat 2001'de %15 düşerek 30.300 olmuştur. Polis, %8lik bir gerileme göstergesi ile tüm ülkede toplam 172.000 trafik kazası kaydetmiştir. Bu arada yaralıların sayısı bir önceki yılın aylarına göre %16 ve maddi hasarlı kazaların sayısf %7 gerilemiştir.

Ancak Avrupa Oto Kulübü (ACE) rakamlarına göre "kutlanacak değerler" meydana gelmemektedir. Trafiğe çıkanların daha bilinçli davranışları değil de kış aylarına göre olağandışı yumuşak geçen havanın payı trafik kazalarında yaralanmalar ve ölümlerin sayısının düşme­sinde önemli rol oynamıştır. ACE, Stuttgart'da federal hükümetten trafikte daha fazla emniyet için ölümcül kazaların sayısının yarı yarıya inmesinin hedef olarak 3elirlenmesini talep etmiştir.

Okuma testi değerlendirme

Şimdi de 1276 kelime içeren bir metni okudunuz. Lütfen okuma sürenizi not edin: ..................saniye

Okuma hızınızı (dakikada kelime) olarak not edin: 1276 kelime x 60 : .........saniye =......... dk/kelime

Okuma testi III.

Şimdi de okuduğunuzda ne kadarını anladığınıza bakalım. Lütfen tekrar metne geri dönmeden aşağıdaki soruları cevap­landırın.

1. Araştırma ekibi Everest dağının hangi yüksekli­ğinde bir eldiven ve çorap buldu?

a) 8000 metre

b) 8100 metre

c) 8200 metre

d) 8300 metre

2. 1920 - 1952 yılları arasında Everest dağına yapı­lan kaç keşif gezisi başarısızlıkla sonuçlanmıştır?

a) altı

b) yedi

c) sekiz

d) dokuz

3. Empire State binası resmen açıldığında kim ABD başkanıydı?

a) Calvin Coolidge

b) Warren G. Harding

c) Herbert C. Hoover

d) Franklin D. Roosevelt

4. Empire State Şirketinin torunu Arthur Smith han­gi tatil işi ile ilk parasını kazandı?

a) Kart yırtıcı

b) Asansör yardımcısı

c) Ayakkabı temizleyici

d) Gazete satıcısı

5. Kaç işçi Empire State binası inşaatı sırasında ha­yatını kaybetti?

a) 13

b) 14

c) 15

d) 16

6. ADAC tarafından test edilen kaç tünel "geçer" not almıştır?

a) üç

b) beş

c) altı

d) yedi

7. İspanya tüneli Monrepos hangi şehirdedir?

a) Barselona

b) Madrid

c) Zaragoza

d) Sevil

8. Hırsızlıkta suçlanan Harold Brovvn en son kraliyet ailesinin hangi ülkesinde çalışmıştır?

a) Ana kraliçe

b) Kraliçe Elisabeth

c) Prenses Margareth

d) Prens Charles

9. Polisleri hızsızların izine götüren neydi?

a) Resim

b) Ziynet

c) Giysi

d) Gemi modeli

10. Polis 2001 yılı Şubat ayında ülke çapında kaç trafik kazası kaydetmiştir.

Bilgi ararken çok zaman ağ şeklinde düşünmeyi öğrenin, bağlantıyı koruyun Anahtar kelimeler kullanın. Resimlerle düşünün

Akıl haritası ne demek? Bu yöntem nerelerde kullanılabilir?

Avantajları nedir?

Akıl haritası:

Daha yaratıcı okuma, ağ şeklinde dü­şünme, daha iyi anlama.

Terim

Akıl haritası, terim ve yöntemi yetmişli yıllara dam­gasını vuran İngiliz Tony Busan tarafından geliştirilen bütünleyici çalışma tekniğidir, Bu yöntemde "okuma Papası" beyin araştırmalarının en yeni bilgilerinden fay­dalanmıştır: Buna göre sol beyin küresi düşünmek, mantık, lisan, sayılar, linearite ve analiz gibi rasyonel düşünceleri ve sağ yarım küresi de hacim algılama, ha­yal, renk, ritim, şekil ve boyutu yönlendiriyor.

Akıl haritası ile Buzan, lisansal-mantıksal olanı sez-gisel-resimsel ile birleştirerek beynin tüm potansiyelini açığa çıkaran bir teknik geliştirmiştir.

Kullanım Alanları

Yazılı notların olması gerektiğiniz her alanda akıl ha­ritasını kullanabilirsiniz: mesleki kitap ve makalelerin okunması ve değerlendirilmesi, notların veya toplantı raporlarının hazırlanması, okunan dersin tekrar edilme­si, rapor ve sunumların hazırlanması ve konu derlenme­si, grup toplantıları, problem çözüm stratejilerinin geliş­tirilmesi, proje planlaması ...

Akıl Haritasını Nasıl Oluşturabilirsiniz?

1. Çizgisiz bir adet DİN A4 kağıdı kullanın.

2. Kağıdı yatay şekilde kullanın. Böylece çizgisel düşün­ceyi, hiyerarşi alt ve üst yapıyı ortadan kaldırır ve enine düşünceye başlamanız için ilk adımdır.

3. Sayfanın ortası merkez noktadır. İşlenecek ana konuyu karakterize eden bir resim veya bir şekli sayfanın ortasına çizin ve bu çizimi daire içine alın. Resim si­ze yeterli gelmediği takdirde, kisa, anahtar kelime ola­cak bir kelimeyi sayfa ortasına 3-boyutlu olarak yazın. Ama lütfen sadece istisnai durumlarda bunu yapın, çünkü genelde bir resim bin kelimeden daha fazla şey ifade eder.

4. Merkezi resimden başlayarak her bir derin düşünce veya alt düşünce için çizgi şeklinde bir dal çizin.

5. Bu çizgi üzerine derinleşen ve alt düşünceleri anahtar kelime olarak yazın. Büyük harfle yazın çünkü böylece daha kolay okunur ve akılda kalır.

6. Anahtar kelimeler kısa, akılda kalıcı ve sizin için ifade yüklü olmalıdır.

7. Çizdiğiniz çizgiler üzerinde ana fikirleri böldüğünüz diğer çizgi veya çizgiler çıkabilir. Bir ağaçta olduğu gibi, dallar, küçük dallar, yaprakları çıkar ...

8. Bunu oluştururken farklı renkler kullanın. Böylece bir bakışta daha kolay anlayabilirsiniz/Ayrıca renkler sayesinde bağlantılı düşünceleri ve fikirleri işaretleyebilir ve

ortaya çıkarabilirsiniz.

9. Doğru sırayı göstermek veya bağlantı kurmak için sayı ve kodlamalar kullanın. Ve belirli alanları sınırla­mak veya ortaya çıkarmak için mümkün olduğu kadar çok sembol kullanın, örneğin ok, soru işareti veya ün­lem işareti kullanın.

10. Akıl haritasının neresinde çalışmanız gerektiğine da­ir fazla uzun süren düşünceler düşünce akışını engeller. Bu nedenle değişiklikleri yeni bir çizimde gösterin.

Akıl Haritası Avantajları

1. Sürekli ayrıntılar yazmakla meşgul olan biri kontrolü çabuk kaybeder. Aklının bloke olur ve ormanda durur­ken ağacı göremez hale gelirsiniz.

2. Normal notlar (genelde) fazla kapsamlı olur - ve yine aşılması gereken bir görev dağı oluşmuştur.

3. Dal oluşturarak yapılanmak ve hiyerarşi oluşturmak kolaylaşır.

4. Anahtar kelimelerin kullanımı sayesinde hızlı ve ve­rimli çalışabilir ve uzun cümlelerin kurulmasını engellersiniz.

5. Anahtar kelimeler bağlantı kurmay! tetikler. Akıl hari­tası ile ilişik ilgileri çizgisel bölmelerden çok daha hızlı

anlayabilirsiniz.

6. Renklerin kullanımı ile içerikleri bilinçli olarak aktara­bilirsiniz. Örnek: Sinyal rengi olarak kırmızı çelişkileri ortaya çıkarırı.

7. Bir akıl haritası organik olarak ve büyür ve sürekli genişleme hazırdır.

8. Akıl haritalarını diğer tekniklerle de birleştirerek kul­lanabilirsiniz.

Akıl haritasının genel kuruluşu

Foto Okuma:

Çok özel bir hızlı okuma yöntemi

Hafızadan fotoğraf çekmek" bir saniyede bir sayfadan fazla okuma hızı

Foto Okuma Nedir?

Foto okuma tekniğinin orijinal adı "Photo Reading Whole Mind System". Okuma ve çalışma tekniği çeşitli­ğini ve ayrıca okuma ve okunan metnin işlenmesi ile il­gili verimliği artırır. Bu tümden gelirn yöntemi İle her türlü okunan malzemeden sizin için önemli olanı sahip olduğunuz zaman içinde elemeyi öğreniyorsunuz. Bu sistemin özel işareti, saniyede bir sayfadan daha fazla­sını algılayan "hafızadan fotoğraf çekme"dir. Azami hız, dk./kelime 25.000 kelimeye kadar varabilir. Bu aşama­da, metin bilinç altı tarafından algılanır ve daha sonra aktivasyon kademesi ile bilince aktarılır.

Foto Okuma Ve Hızlı Okuma Arasındaki Fark Nedir?

(Hızlı) okumada, bilinçli anlayışımızla bağlantılı olan beynin özellikle sol tarafı, yani analitik ve mantıklı kısmı aktiftir. Foto okumada aynı zamanda sağ taraf da kulla­nılır. Bilincimizle yakından bağlı bulunan yaratıcı ve sezgili bu kısım aynı anda 20.000 birim işleyebilir ve bu nedenle insanların çoğunun kullanmadığı %90 düşünce

gücünü aktif hale getirir.

Her iki yöntem arasında diğer bir fark da, normal okumada bilgilerin çizgisel işlemde (kelime kelime veya cümle cümle) algılandığından kaynaklanır. Ama Photo Reading Systemin özel bir kademesi olan foto okumada bilgi alışı sayfa sayfa olur.

Hangi Kademelere Göre Hareket Etmeliyim?

Öncelikle hızlı okumada olduğu gibi okunacak olan malzemenin yapısını tanıyın. Sonra gözlerinizi metin üzerinde sabitlemeden (!) kitap veya gazeteyi sayfa sayfa gezdirin. Bu esnada okunan doğrudan bilinçaltına yerleşir.

Sonra bir ara vermeniz tavsiye edilir. Bu dinlenme süresi içinde beyniniz okunanları işler. Daha sonra aktivasyonu başlatabilir ve metin içeriğinden önemli olanla­rı bilincinize çağırabilirsiniz. Bunun için metnin çeşitli yöntemlerle tekrar okunmasını sağlayan iki ayrı okuma işlemi uygulanır. Beynin en iyi şekilde desteklenebilmesi için foto okuma kurucusu Scheeler, bir önceki bölümde öğrendiğiniz gibi akıl haritalarının kullanılmasını kesin­likle tavsiye eder.

Foto Okuma Hangi Metin Türleri İçin Uygundur?

Genellikle her türlü basılı bilgi ama özellikle mesleki edebiyat için. Bu yöntem özellikle sınav süreçleri iş­lemleri ve meslek hayatlarında her gün bir çok saat okumak zorunda olan insanlara tavsiye edilir.

Yöntemin Sınırı Nerededir?

Foto okuma yöntemi başarı vaat etse de, alışkanlık ve çalışma gerektiren bir yöntemdir. Ayrıca bu yöntem­le ne tür metinleri işlemek istediğinizi önceden belirle­melisiniz çünkü bazı insanlar foto okuma yöntemi uygu­larken okuma hevesini kaybedebiliyor.

Yöntem Nasıl Gelişti?

Foto okumanın kurucusu olarak Paul R. Scheele ka­bul edilir. Amerikalı, Wayzata, Minneapolis'teki enstitü­sünde başarılı okuyucu ve tümden gelim öğrenim yön­temleri ile ilgilenmekteydi. Bu araştırmalardan yola çı­karak Scheele, 1985 yılında foto okumayı önce IDS/American Express için geliştirmiştir. Artık bu sistem tüm dünyada Öğretilmektedir.

Ne Okuduğumu Bilecek Miyim?

Genelde başlangıçta foto okuma i!e algıladığınız oku­nan konu hakkında bilinçli bilgi yoktur. Ancak aktivasyon-da sonra içerik ve metin hakkında fikir sahibi oluyorsunuz.

"Yumuşak bakış" sahibi olun!

Test: Resim okuma tipi misiniz?

Önceki bölümlerde öğrendiğiniz hızlı okuma tekniğinin aksine, foto okuma her tip için uygun değildir. En iyisi bu özel bilgi algılama yönteminin size uygun olup olmadığını öğrenmek için aşağıda belirtilen alıştırmayı yapın.

1. Bir kitabın herhangi bir sayfasını açın ve sağ eli­nizle her iki sayfayı da görebilecek şekilde gözlerinizden uzaklaştırın.

2. Sol elinizin baş parmağını kitap ve gözleriniz ara­sında tutun.

3. Bakışınızı parmağınız üzerinde yoğunlaştırın,

4. Parmağınızı çekin ve yardımcı malzeme olmadan da bakışınızı "yumuşak" tutmaya çalışın.

5. Şimdi iki sayfa arasındaki beyaz yerde üçüncü bir sayfa görüyorsanız, siz bir foto okuma tipisiniz.

Foto okuma için doğru bakışı öğrenmek için çok ba­sit bir hile vardır: Okurken başınızın arkasında bir man­dalina olduğunu düşünün. Başınızın arkasına ve manda­linaya konsantre olun. Bu başarırsanız gözleriniz "yu­muşadığını" ve önünüzdeki yazının keskin değil de puslu olmaya başladığını göreceksiniz -bu foto okuma için önemli bir şarttır. Daha sonra bu yöntemle bütün bir

kitabi taradığınızda, bir bölümün ilk ve son sayfasını normal okuyarak belli anahtar kelimeleri not etmelisi­niz.

Foto okuma esnasında sayfalara sadece kısa bir göz atılır ve saniyeler içinde sayfalar çevrilir. İyi bir foto okuyucu 160 sayfalık bir kitabı 30 - 35 saniye içinde ta­rayabilir.

Kusursuz Foto Okuyucunun Beş Adımı:

1. Okunacak olan malzemeyi önünüze koyun ve tek bir noktaya, başınızın arkasına, konsantre olun.

2. Hayali bir mandalinayı başınızın arkasına koyun ve gözlerinizi kapatın. Bu esnada dik ve rahat oturun.

3. Sonra okumakla bağdaştırdığınız düşüncelerinizi bilinçli olarak düşünün. Örneğin: E-ticaret hakkında en yeni akımları öğrenmek için önümüzdeki beş dakika i-çinde bu gazete makalesini okuyacağım.

4. Gülümseyin ve görüş açınızın giderek genişlediği­ni düşünün.

5. Bu durumda kalın ve hazır olduğunuzda gözlerini­zi açarak okumaya başlayın.

Öneriı Kafanızın arkasındaki mandalina sizde etkili olmadığında, büyücü şapkası veya deli hunisini de hayal edebilirsiniz. Bu hileye başvurduğunuzda önemli olan, bilincinizin belirgin değişikliğinin farkına varmanız. Ayrı­ca: Tüm süre zarfında mandalina veya deli hunisini dü­şünmek zorunda değilsiniz. Dikkatiniz bir noktaya yo­ğunlaştıktan sonra gerisi (okuma) kendi kendine devam edecektir.

2. Genel Görüş

Kusursuz foto okuyucu için beş adimi Anahtar.kelimeler..not edin:..Majcaje.başj,ng.

Telefon rehberinde Harun Yerebakan'ın numarasını en kısa sürede nasıl bulabilirsiniz?

a) A"dan başlayarak 645.inci sayfada aradığınız ismi bulana kadar okumaya devam edersiniz.

b) Rehberi orta sayfalardan açar, aradığınız adı bu­lana kadar seri bir şekilde hareket edersiniz.

Kabul, çok saçma bir soruydu. Kim bir telefon reh­berini normal bir kitap gibi okur ki? Ama özellikle bir konu hakkında yazılan kitapta önce genel görüş sahibi olmanız çok önemlidir. Genel görüş, okunacak madde­nin gözden geçirilmesi, anahtar kelimelerin aranması ve geriye dönüşten oluşur.

1. Genel görüş ile metnin yapısını kısa sürede öğre­nebilir ve kıymetli zaman kazanarak sizin için önemli o-lan kısımları çıkarabilirsiniz. Metnin hangi kısımlarını na­sıl inceleyeceğinizi daha önce bölüm 5'te (Daha fazla almak, daha fazla akılda tutmak: metin gözden geçirme ve tarama) Öğrendiniz.

2. Genel görüşten sonra anahtar kelimeleri arama­ya başlamalısınız. Anahtar kelimeler, metin içinde sıkça, genellikle genel ifadelerle rastlanan kelimelerdir. Bu te­rimler soru oluşturma ve daha sonra bilinç altınızın ra­hatlamasında yardımcı olacaktır.

Anahtar kelimeleri, tetik kelime de denir, çok basit, örneğin kapak arkasında, Ön sözde, başlıklarda veya i-çerindekilerde bulabilirsiniz.

Makale başına 5 - 10, kitap başına 20 - 25 anahtar kelime not etmelisiniz.

Geri dönüşü Scheele, metnin gerçekten beklentileri­nize uygun olup olmadığına dair sorular İçin bir tür "mi­ni envanter" olarak tanımlıyor. Cevabınız "evet" olduğu takdirde metin ile daha yakından ilgileneceksiniz. Ceva­bınız "hayır" olduğunda en azından ihtiyacınız olduğun­da ayrıntılı bilgiyi nerede bulacağınızı bilirsiniz.

3. Foto Okuma

Foto okuma işlemi hazırlık işi ile başlar. Alfa durumuna gelebilmek için tüm dış etkenlerden kurtulmaya çalışın ve rahat bir pozisyon alın. Bu meditasyon çalışması ile bilinç altınızla irtibat kurarak

sağ beyin yarısını aktif hale getirebilirsiniz. Daha sonra gözleriniz kapalı olarak derin nefes alın ve verin. Bu a-lıştırmayı iki kez tekrarlayın ve nefes verirken aklınız­dan "bırak" diye geçirin. Güzel bir çiçek veya sakin bir yer düşünün. Aklınızda amacınızı şekillendirmeden önce bu durumda biraz dinlenin. Hedefiniz kesin belirlenmiş ve ulaşılabilir olmalı. Örneğin: "Bu yöntemin yardımı ile metni anlayarak daha sonra da mümkün olduğu kadar çok hatırlamak istiyorum." Sonra FotoFokus'a geçin. Bu "yumuşak bakış" ile okunan bilgiyi bilinç altındaki hafı­zanıza alırsınız. Deneyin: Bir kitabı rasgele açın ve orta kısmına bakın. Bakış açınızı, kitabın dört köşesini göre­ne kadar genişletin. Kenarları birbiri ife birleştiren bir x hayal edin, yazı bulanıklaşana kadar bakışınızı "yumu­şatın". Bu sabit durumu korumaya çalışın. Öneri: Sayfa­ları düzenli aralıklarla (sayfa başına yaklaşık bir saniye) çevirin ve "bırak" formülünü tekrarlayın. Foto okuma tamamlandıktan sonra bilinçli olarak çok az şey aklınız­da kalmıştır. Ama merak etmeyin, işlem bilinç altında devam ediyor. Beyninizden size destek olmasını isteyin. Örnek: "Bilgiyi algılıyorum ve bilinç altımda işletiyo­rum."

4. Aktif Hale Getirmek

Aktivasyona başlamadan bir mola vermelisiniz. En az 20 dakika bekleyin ama tüm günün geçmesini de bekleyebilirsiniz. Sonra başlayabilirsiniz. Bilinç altınıza metinin en önemli yerlerini ve sizin için en faydalan bö­lümler hakkında soru sorun.

Daha sonra bu bölümde ve bölüm 5te öğrendiğiniz gibi gözden geçirme ve tarama işlemine başlayın. Met­nin yapısını çok iyi inceleyin ve hislerinizi takip edin. Önemli olduğunu düşündüğünüz yerde kısaca içeri dalın (makalelerde en fazla bir veya iki paragraf, kitaplarda bir veya iki sayfa) ve daha sonra metin üzerinde ge­zinmeye devam edin.

Bu yöntem uzun vadeli anlayışınızı geliştirin bir tün mental özetlemedir. .

Sonra bir akil haritası (bakınız bölüm 6) oluşturun:

Merkezi konuyu sayfanın ortasına yazın ve bundan çı­kan dallara daha derin düşüncelerinizi not edin. Anahtar kelime, renk ve görsel elemanlar (resim, çizim, sembol, ...) kullanın.

5. Rapid (hızlı) okuma

Yukarıda belirtilen adımlardan dolayı metinleri tan dığınızda,

Bilgiler size çok basit geldiğinde,

Bölümün sizin ihtiyacınız için önemsiz olduğunu anladığınızda, çok daha hızlı okursunuz.

Metin yeni bilgiler içerdiğinde,

Bilgi türü size çok karmaşık geldiğinde,

Belli yerlerde daha derine inmek istediğinizde daha| yavaş okuyacaksınız.

Ama ne kadar hızlı veya yavaş okursanız okuyun, her zaman hareketlisiniz! Bazı şeyleri ilk bakışta anla-masanız bile durmayın. Aksi takdirde dikkatiniz fazla dağılır ve sonuca varamazsınız.

Ayrıca: Foto okuma yönteminde rapid okuma her zaman gerekli değildir. Bazen mevcut olan dört adım yeterlidir, özellikle mesleki yazılarda. Ama eğitici ve el kitaplarında metini içinden bilgi almak için bu yöntem çok yardımcı olur.

Romanlar için de rapid okuma çok uygundur. Bu tarz kitaplarda aktivasyon yapmak zorunda değilsiniz.

Kısa gazete ve dergi makalelerinde genelde rapid okuma uygulamadan, gözden geçirme ve tarama yön­temini kullanabilirsiniz. Gazete ve dergilen okumaya başlamadan önce hedeflerinizi belirlemenizde fayda var. sayfaları karıştırın ve sizin için ilginç olan yazıları işaret­leyin. Uzun süre kullanmak istediğiniz yazıları kesin.

Pratik Çalışmalar: Okuma Gelişim Grafiği:

Ölçernediğiniz bir şeyin değeri yoktur.

Uygulamaları yaptıktan sonra periyodik aralıklarla kendinizi test edin. Okuma Hızınızın Durumunu grafikte gösterin

Yoklama Sırası

1

2

3

4

1. Dudaklarımla okuyorum.

2. Okumaya düzenli zaman ayiramıyo-rum.

I

3. Gözlerim okurken çabuk yoruluyor.

4. İçimden okuyorum.

5. Okurken sık geri dönüyorum.

6. Birden fazla kelime okuyamıyorum.

7. Okurken konsantre olamıyorum.

8. Hızlı okumak beni rahatsız ediyor.

9. Bazı kelimelerde yavaşlıyorum.

10. Hızlı okuyunca anlamayacağımı zan-

11. Kelimeleri atlayarak okuyamıyorum.

Amaç : Okuma konusunda kendinizde beğenmediğiniz davranışları tespit e-derek bu davranışları değiştirmek için nasıl bir çaba harcayacağınızı ortaya koymaktır.

Uygulama :

1. Okuma alışkanlıklarınız içerisinde kendinizde beğenme­diğiniz tutum ve davranışları sıralayın.

2. Böyle bir alışkanlığı edinirken kendinizdeki duygu ve düşünceleri belirleyin.

3. Kendinizde tespit ettiğiniz olumsuz tutum ve davranışları sıralayınız.

4. Böyle bir olumsuz duygunun muhtemel nedenlerini sırala yınız.

Göz Ritim Çalışması

Amaç : Göze esneklik ve ritim kazandırmak

Uygulama : Elinize bir kalem alın, koyu yazılmış keli­meleri süratle görerek okuyun. İlk satır birinci kelime süratle satırın sonundaki kelime satırın son kelimesi sü­ratle baş kelime.

Bir Sevgi Irmağı

Derin kuyularda gelir gibi bir ses: "Ben Ilgın" diyordu... Kısa ya da uzun bir sessizlik...Sessizliğini bir­likte dinliyorduk... Usulca devam ediyordu: "Ben sizin kitabınızı okumuştum da..." Konuşmaya fırsat kalma­dan, belki yalnız duyguları paylaşarak jetonlu telefonun sesini duyuveriyorduk hemen... Bu mekanik düdüğün sesiyle noktalanıveren kısacık telefon söyleşileriydi. Ar­kadaşım olmuştu, Ilgın... Duygularını algılıyabildiğim bir çocuk genç kız... Esenlerden...

Zaman zaman şiirler okuyordu bana... Kendi dizele­riydi... Duyulu, soylu... "Bunları yayınlayalım, Ilgın baş­kaları da okusun..." isteğime: "Yok, diyordu, yayınla­mak için değil... Öyle içimden geldi işte... Size oku­dum."

Ana-Baba Okulu'na görevli gittiğim akşam da o

geldi... Anacığımı da yanıma almış, akşamın o saatinde beni görmeye ve dinlemeye gelmişti. Yüz yüze tanış­mamız böyle oldu. Baş başa oturup konuşamadık ama, çocukluk, insan ve sevgi üzerine çok şey paylaştık; bili­yorum... Yalnız o değil anacığı da büyük bir içtenMMe dinliyordu...

Derken, bir mektup geldi, Ilgın'dan... Şiir dizeleriyle sesleniyordu. Kocaman terlikli bir çocuk-genç kızın ya da kırmızı terliklerin öyküsüydü bu... Gün gelip te yal­nız kalınca, üstelik bir ateşe atılı verince ağlıyordu bu terlikler... Derin kuyulardan da derindi. Ilgın... Görün­meden akan, fakat dipten kaynayan akarsular gibiydi... Arıduru, yetenekli ve soylu... Esenler' den güzeli ya­kalayan güpgüzel bir yürek... Akıllı ve yaratıcı bir kay­nak...

Geçtiğimiz günlerin birinde yine telin öbür ucundan seslendi... Sıkılıyor gibi geldi bana... "Haydi kalk gel yavrum, dedim, seninle konuşalım biraz...Bir saat sonra aydınlık bakışlı anacığıyla bizdeydi konuştuk dertleştik birde kişilik testi uyguladım ona... yanılmamıştım.,, Zengin ve yaratıcı bir iç dünyası vardı. Duygusal bir derinlik... Kavrayışı ve algılama gücü de iyi bir izlenim bı­rakıyordu. Test sonuçlarını anlattım. Ve şöyle dedim

annesine: "Sizde ne güzel bir annesiniz ki, ben çağırır çağırmaz kapıp getirdiniz kızınızı..." Bu değerli ve önemli bir özveridir.

Tatlı tatlı güldü ve gözlerimin içine bakarak: "Suna Hanım, dedi, benim altı çocuğum var.En küçüğü de bu... Babaları işçi... Çocuklarıma süslü şeyler alamadım ben... Canlarının çektiği giysileri, renkli güzel çorapları, takıları alıp ta veremedim onlara...Bir tek şeyim vardı verecek: Sevgimi esirgemedim. Bol bol sevgimi verdim onlara... Gücüm o kadarına yetiyordu. "...Ara-sıra evle­re gidip temizlik yapıyordum. Bunun büyüğü olan kızın şikayettendi bir gün: "Senin neden mesleğin yok a-nam?... Sordukları zaman söylemek ağır geliyor. Ev hizmeti yapar diyemiyorum.,. Bir işin, bir mesleğin ol­saydı keşke..." Azıcık duraksadım... Sonra da "O nasıl söz, yavrum? dedim "Hepimiz birbirimizin hizmetçisiyiz. Tek başına iş var mı hiç?.. İnsan insana hep gerekli... İnsan insanın hep hizmetkarı..." Yine de yavrumun bu isteği yer etti içimde...

"....Çulçaput dokuyanlar vardır hani ...Onlara gidip baktım.Nasıl dokuduklarına iyice baktım.

Sonra da ev masraflarından ktsaraktan para biriktir­dim.Yarısını peşin verip bir el tezgahı aldım. Başladım kilim dokumaya. Bahar'da şu çiçekler, yapraklar var ya, onların hepsinden birer tutam atarım kilimlerime... on­lar nakısım benim..." Tatlı tatlı gülerek ekledi: "Halı dokumayı öğrendim... Halı da dokuyorum... Kızlarımın

analarının bir mesleği var artık... Meraklısı sorarsa: "Anamız halı dokur kilim dokur..." derler gayrı...."

Bu da bir "Cesaret-Ana" Halısında kiliminde Bahar çiçekleriyle birlikte Sevgi'sini, buram buram Sevgi'sini dokuyan bir Türk-Ana'sı... Ilgın'ın dipsiz bucaksız bir kaynağı var... Gürül gürül akan bir Sevgi ırmağı bu ya­şam onlarla güçlü... Dünya onlarla güzel...

Psikolog Suna Tanaltay




[1] Erman, 1993:68-70

[2] Nystrand, 1982:78

[3] de Beaugrande ve Dressler, 1981:33

[4] Glucksberd, 1986:308

[5] Vygotsky, 1974:151

[6] Adams, 1986:40

[7] Adams, 1986:24

[8] Smith, 1971

[9] de Beaugrande, 978:30; Hatim ve Mason, 1990:224

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder