ANALİZ, ANALİZ NEDİR

Yunanca yokluk (an) ekiyle zincir (alıısis) kelimelerinin birleşiminden türetilen terimin anlamı, aralarında bulunan bağı çözmek, kal­dırmak, ıslah etmek, ölçmek demektir. Latin-ceye Analytice olarak geçmiş ve sadece man­tık kavramı şeklinde kullanılmıştır.

Bir bütünün (küll) maddi (kimyasal çözel-me) ya da manevi (tanımı aynı kavramın çö­zümlenmesi) kendi parça veya unsurlarına ay-rıştırılmasıdır. Taksim ile karıştırılmamalıdır. Sözkonusu bütün somut nesneden biriyse çö­ze//» e, fakat bir kısım, çıkarımların toplamıy-sa, o zaman da çözme (hal) anlamındadır. Söz­gelimi suyun oksijen ve hidrojen elementlerin­den ayrılma işlemi çözelme, üçgenlerin eşitliği veya cebir denklemi işlemi çözmedir. Birincisi­ne deneysel çözümleme, ikincisine mantıki ya da aklî çözümleme denilir. [1]

1- Deneysel Analiz.

Bir sentezin toplam bütünü sonuçlandırıl­mış olsa da, teorik incelemeyi kapsayan her görüşe deneysel çözümleme adı verilir. Bİr metnin incelenmesi veya çözümlenmesinde ol­duğu gibi. Bu anlamda kısımlarına ayırmaya ve sonra birleştirmeye atıfta bulunan bu tu­tum Condillac'ta temellenir. Bİr düzen içinde yeniden kurmak için düşüncenin unsurları, ge­lişen bir süreçte yeni başlan oluşturulur. Bu

toplama ve bölme nesneler arasında varolan oranlara göre yapılır. Taine'de deneysel anali­zi buna yakın bir şekilde analitik açıklamada bulunmak olarak tanımlar. Açıklamak belir­lenmiş olayları kendi nitelikleri içinde algıla­mak ve kavramaktır. Sözgelimi tabiatta bulu­nan varlıklardan birinin ne olduğunu bilmek için bir bitki, bir hayvan ya da bir maden alı­nıp bunların özellikleri belirlenir ve kaydedi­lir. Ancak önemli ve belirgin olayların bir top­lamı elde edildiğinde tabiat kavramı görülür. Bu bakımdan pozitif bilimlerde olduğu gibi manevi bilimlerde gelişme analizin kullanılı-şıyla yakından ilgilidir. [2]

2-Akli Analiz:

İleri sürülmüş bir yargının (aynı zamanda önermenin) delili bulunmak istenildiğinde ön­celikle öncedenkabul edilmiş yargıların bir so­nucu (argı) gibi bunlardan tümden gelim yo­luyla elde edilip edilemeyeceği araştırılır. Eğer kabul edilmiş yargılardan tümdengelim­le çıkarılırsa, o bizzat kabul edilmiş, dolayısıy­la isbatlanmış sayılır. Aksi durumda, yargılar­dan hangisinden elde edileceğine bakılır ve bu durumda mesele son yargının hakikatini is­patlamaya dönüştürülmüş olur. Bu böylece gerçek yargı elde edilinceye kadar tekrarlanır. Sonuç olarak ilk yargı, sonuncu yargının sonu­cudur (vargı) ve onun gibi doğrudur.

Kant analiz ve analize ait kelimeleri iki an­lamda kullanır:

a) Mantıki anlamda: kavramla­rın kendi kısımlarına ayrılması. Bu durumda düzenleme ve sentez karşılığında kullanılır,

b) Akli anlamda: Deneyin önsel şartlarını araştır­ma, bilginin çözümlenmesi.

Analiz somut ve deneysel bilimlerde veya normatif (çıkarıma dayalı) bilimlerde kullanı­lışına göre çeşitli biçimler alır. Bundan iki tür analiz ve sentez ortaya çıkar. Normatif bilim­lerde en çok kullanılan anlamına göre, bir bü­tünün kendi unsurlarına her bölünüşü bir ana­liz, buna karşılık bütünün kendi unsurlarıyla yeniden yapılandırılması bir sentezdir.

Bu bakımdan analiz matematikte, sınırlayıcı işlemlerin şiddetle sorgulanması anlamına ge­lir. Terim özellikle sonsuz ufak (infinitesti-mal) hesaplar için güçlü bir temel sağlar. Herne kadar Newton sınırların önemini kavradıy-sa da, değişkenler hareket halindeki nesneler şeklinde düşünüldüğü müddetçe temel kav­ranılan birbirine bağlamak mümkün olmamış­tır. XIX. yüzyılda bu engel aşıldı: Bolzano, Ca-uchy ve VVeİerstrass, sezgisel kavramları kesin tanımlarla değiştirdiler. Salt sezginin sınırlayı­cı işlemlerin doğru (hassas) biçimde elde edil­mesi için yetersiz bir araç olduğu ortaya çıktı. Yani, bir fonksiyon sürekli olabildiği gibi türe­miş de olabilir. Bu tür garip sezgisel olmayan karşı-örneklerin inşası, (ki matematikçilerce sık sık patolojik olarak nitelenir) analizin te­mel bir parçasıdır. Onlar aracılığıyla sezgi, ta­nım ve teoremlerin doğru formülasyonlarının bulunabileceği ve güçlü kanıtlar ortaya koyabi­leceği bir noktaya kadar saflaştırılır. Klasik Analiz, gerçek sayıların fonksiyonlarıyla ve karmaşık işlemler teorisiyle ilgilidir. Analizin problemlerinin pek çoğu matematiksel fizik­ten alınmadır. İçinde bulunduğumuz yüzyılda yeni analiz dallan gelişti ve konu, topolojinin gelişmesiyle birlikte zenginleşti. İşlevsel ana­liz, İşlevler üzerine yapılan işlemlerle İlgilidir; sonsuz boyuttu vektör uzayını çokça kullanır ve kuantum mekaniğine matematik bir temel sağlar.

Ncwton'dan farklı olarak Leİbnİz, sonsuz ufuklar (yani fiili olarak varolan sonsuz dere­cede küçük nicelikleri) hesaba katar. Şiddet arılıkça bunlar meıafiziksel ve tutarsız olarak reddedildiler. Yakın zamanlarda matematik­sel mantıktan üstüııkörü kanıtlanmıştır ki, on­lar güçlü bir yorum sağlayabilir; öyle ki, canlı hayal gücü ve güçlü kanıt, Standard olmayan analiz denilen şeyle beraber yürüyebilir. Bu, Şimdilerde matematiksel ekonomide uygula­ma alanları bulmuştur.

Çağdaş pozitif bilimlerde "analiz" gerçek (or­ganik nesneler için olduğu gibi) veya zihni (kavram ve sorunlarda olduğu gibi) bir bütü­nün kendi unsurlarına bölünmesi boyutunda kapsamlı bir şekilde kullanılır. Çünkü bu an­lamda bir kısım unsur ve niteliklerin toplan­masıyla oluşmuş belirgin varlıklar sözkonıısu-dur. [3]

Gerçek Analiz:

Tabiat ve fizik bitimlerinde görüldüğü gibi, unsurları fiilen birbirinden ayırma işlemidir. Çiçeğin analizi gibi. Buna de­neysel veya maddi analiz de denir. Soyut ana­lizde ise, unsurların düşünce aracılığıyla ayırt edilmesi söz konusudur. Sözgelimi maddesiz olarak bir biçimin varlığını düşünmek imkan­sızdır. Şekli maddeden ayırmak aynı şekilde kolaydır. İşte burada zihin tarafından yapılan bir analiz veya soyutlama vardır.

Analiz ve sentez hakikati araştıran insan zih­ninin izlediği en kapsamlı ve esaslı yöntem olup tüm bilimler için geçerlidir. Bu anlamda analiz, bilinmeyenden bilinene, sorundan ilke­ye karmaşıktan basite giderek zihni parçadan bütüne ulaştırır. Tümevarımın karşılığıdır. Sentez bunun tersi olmakla birlikte her ikisi de hakikata ulaşmanın birer yönüdürler. Nite­kim Descartes analizin gereğine İşaret ederek güçlüklerin daha İyi çözümlenmesi İçin müm­kün olduğunca küçük parçalara bölmenin ge­rekliliğini vurgular.

Russell ve Moore'un anladığı şekliyle analiz, içinde tanımlayıcı terimlerin tanımlanan te­rimlerden daha yalın ve problemsiz olduğu bir tür tanımlama işlemidir. Örnekler Mill'in "neden"i, "değişmez şartsız öncül" ya da "bilgi" analizini, "haklı kılınmış gerçek inanç" şeklin­deki çözümlemeleridir. Russell'in tasvirler te­orisi büyük ölçüde kabul gören bir analiz tek­niğini beraberinde getirdi. Bu teori, cümlele­rin kendilerinde bulunan problematik terim­lerle onların anlam bakımından nasıl problem doğurucu ifadelerin ortaya çıkmadığı cümle­lerle değiştirilebileceğini gösterdi.

Analiz, parçalara ayırma (tecezzi)," taksim veya soyutlama (tecrit) şeklini de alabilir. Ama bunlar birbirleriyle eşanlamlı değildir­ler. Taksim belirli bir cinsin tanım yoluyla ken­di türlerine ayrılmasıdır. Parçalara aynına par­çalardan oluşmuş bir bütün üzerinde gerçekle­şir. Şehrin semtlere, bîr konutun dairelere bö­lünmesi taksim, porselen vazonun kırılması parçalara ayrılmasıdır. Soyutlama İse, gerçek­ten ayrılması mümkün olmayan tasavvurları ve kavramları zihinsel bir işlemle ayırmadır.

(SBA) [4]



[1] Sosyal Bilimler Ansiklopedisi, Risale Yayınları: 1/36.

[2] Sosyal Bilimler Ansiklopedisi, Risale Yayınları: 1/36.

[3] Sosyal Bilimler Ansiklopedisi, Risale Yayınları: 1/36-37

[4] Sosyal Bilimler Ansiklopedisi, Risale Yayınları: 1/37.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder