A PRİORİ, APRİORİ, A PRİORİ NEDİR

Her türlü deneyden önce ve bağımsız olarak yalnızca akla dayanan; tanımlardan ya da ka­bul edilmiş İlkelerden çıkarılmış bilgiye a pri­ori denir, önsel, yani deneye başvurmaksızın salt teorik olanı ifade eder. A priori düşünce, doğuştan gelen veya aklın deneye başvurma­dan kendinden gelişmesiyle doğan düşünce­dir. A priori akıl yürütme olgulara değil, yal­nızca aklın mantıksal kurallarına dayanır. Bu bakımdan a priori, zamansal ve ruhsal önceli­ği değil, mantıksal önceliği anlatır. A priori'-nin bu kullanım şekli daha önce Leibnİz ve Christian Wolff ta görülürse de, kavramı bu­günkü anlamında tanımlayan Kant olmuştur.

Aslında bu kavram Orta Çağ Skolastİsizminde sözkonusu edilmekle beraber, bu dönem­de verilen özel anlamın ortadan kalktığı görül­mektedir. Bu anlamda kavram, öncüllerden sonuca giden çıkarım anlamındadır. A priori akıl yürütmeyle sonuçlardan öncüllere, yani sonra gelen bir şeyden önce gelen bir şeye da­yanarak akıl yürütme sözkonusudur. Buna "A priori ispat" da denilmekteydi. Sonucun öncül­lere (yani nedenlere) dayandırılmasından ha­reketle ruhun ebediliği veya ölümsüzlüğünün, bizzat ruhun manevi oluşuyla açıklanması bu tür bir isbattır. Buna karşılık öncüllerin sonu­ca bağlanarak, örneğin Allah'ın varlığının fani varlıklara bakılarak açıklanması A posteriori ispat kategorisine girer. Orta Çağ Skolasti-sizm'indc Hıristiyanlığın Katolik kilisesi tara­fından kabul edilen İnanç esaslarının açıklan­ması, yorumlanması ve böylece temellendiril­mesinde bu türden akıl yürütmeler önemli ol­muştur. Hatta bu akıl yürütmeler formel Aris­toteles mantığının bir sonucu olarak "sic et non", yani "evet ve hayır" diyalektiğine dönüş­türülmüştür.

Skolastik sonrası filozoflar tarafından da bu kavramlar gözönünde tutulmuştur. Ancak bu dönemlerde a priori (aynı zamanda a posteri­ori) kavramının mahiyeti, niteliği ve işlevinin belirlenmesinde 'deney' kavramı adeta denek taşı olarak görülmüştür. Bunun içindir ki, a priori "deneyden önce", a posteriori "deney­den sonra" anlamlarını kazanmışlardır. Özel­likle Kant felsefesinde bu iki kavram geniş bir alanda kullanılmıştır.

A priori kavramı Kant'da, süreç olarak ya da düşünmenin bir izleği olarak değil, akıl alanı­na ait bir önceliği, dolayısıyla deney karşısın­da bir bağımsızlığı deyimlemektedir. Bu an­lamda salt aklın ilkelerine dayanarak, bütün deneylerden önce gelen şey kendiliğinden a prioridir. Kant'a göre zaman ve mekan başta olmak üzere hüküm kategorileri (hükmü oluş­turan kavramlar), sah akla ilişkin düşünmeler apriori kategorilerdir. Keza ilk ilkeler, neden­sellik düşüncesi de, deneyden çıkarılamazlar. Kant'ın a priori kavramına yakın bir kavram da 'Transandantal", yani "aşkın" kavramıdır.

Claud Bernard ise, a priori kavramını Kant'taki kesinliğinde düşünmez. O, bu kavramdan deneye dayalı bir akıl yürütmeyi anlamakta­dır. Başka söyleyişle, C.Bernard'a göre a pri-ori, daha önceki bir deneyden kaynaklandığı için a posteriori, fakat aynı zamanda sonra­dan başvurulacak deneylerle doğrulanması ge­rektiğinden a priori ve varsayım niteliklidir.

Kant'a göre deneyle kazanılan (yani a poste­riori) bilgiler, ancak belli sayıda halleri göster­diğinden, bize zorunlu ve tümel olanı vermez­ler. Dolayısıyla a posteriori bir hüküm, bilim­sel bir bilgi teşkil edemez. Bir hükmün zorun­lu,, yani bilimsel olması İçin, onu aklı bir veri­ye dayanması, köklerinin deneyde olduğu ka­dar, akılda da olması gerekir. Kant, "Saf Akim Eleştirisi" adlı kitabında, "bütün bilgilerimiz tecrübe İle başlar; fakat bütün bilgimiz tecrü­beden doğmaz; bu nokta açık bir biçimde anla­şılmalıdır" der. Ona göre bilginin maddesi de­neyden, şekli ise düşünceden gelir. Buradaki madde, duyumları ifade eder. Bunlar bütünüy­le şekilsiz ve düzensizdirler. Bu şekilsiz ve dü­zensiz kaosa düzen veren düşüncemizdir. Dü-Şünce, duyu içeriklerini birbirine bağlar ve bir­birleriyle ilişkiye getirir. Bu da sezgi ve tefek­kür formlarıyla olur.

Apriorizm, bilginin kaynağı sorununda dene­yi bir yana atmaz, aksine düşünce ile birlikte onun bilginin temel kaynağı olarak görür. An­cak bilginin deneyden bağımsız organları var­dır. Aslında bu haliyle apriorizm,.rasyonalizm­le benzerlik gösterir. Fakat rasyonalizm (akıl­cılık) a priorik faktörlere içeriği olan mükem­mel kavramlar gözüyle baktığı halde, aprioriz-me göre bunların salt biçimsel bir doğası var­dır. Bu a priorik faktörler bilgi içeriği olmayıp bilgi formlarıdır. Bu formlar içeriklerini de­neyden alırlar. Bunlar deney tarafından so­mut içeriklerle doldurulur. Apriorizm'in te­mel İlkesi şudur: Sczgisiz kavramlar boştur ve kavramsız sezgiler de kördür.

Yüksel KANAR

Bk.^4 Poslerioıi; Deney, Kantçılık

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder