Küresel ısınma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Küresel ısınma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Küresel ısınma önlemleri nelerdir

Neler Yapabiliriz?

Neler Yapabiliriz?Hükümetler eyleme geçmeden küresel ısınmayı durdurabilmek elbette mümkün değil. Ancak günlük hayatta alınabilecek bireysel önlemleri uygulayan insan sayısı arttıkça küresel ısınma hızının önemli ölçüde azaltılabileceği gerçeği de görmezden gelinemez. Bunun için yapabileceğimiz çok fazla şey var.

1. Su

Tatlı su, dünya üzerindeki yaşamın sürekliliği için en temel gereksinim. Yeryüzünün %70’i suyla kaplı olmasına karşın bunun %97’si deniz suyundan, %2’si ise buzulların içerdiği sudan oluşmakta. Yani, dünyadaki içilebilir su miktarı bütün bu su kaynaklarının yalnızca %1’ini oluşturuyor. Bu kaynaklar da dünya nüfusunun artması, kalkınma ve yatırım kararları nedeniyle günden güne tükeniyor. Su kaynaklarını çok dikkatli bir şekilde kullanmamız gerekiyor:

Evde kullanılan temizlik malzemeleri, atık sularla birlikte nehirlere karışıp su kaynaklarını kirlettiğinden, içinde fosfat bulunmayan ve suda ayrışabilen temizlik maddeleri kullanmalıyız.

Dişlerimizi fırçalarken, traş olurken ya da bulaşık yıkarken musluğu açık bırakmamalıyız.

Yüzde 60 daha az su tüketen yeni teknoloji klozetler kullanmalıyız.

Sifon çekildiğinde suyu renklendirsin ve temizlesin diye klozetlere asılan maddeler kanalizasyona karışıp kirliliğe sebep olduğundan bunları kullanmamalıyız.

Çamaşır suyu, atık maddelerin ayrılıp çözünmesini sağlayan yararlı bakterileri de öldürdüğünden çamaşır suyunu olabildiğince az kullanmalıyız.

Akan tesisatlarımızı onarmalıyız.

Kapı önü, balkon, teras gibi yerlerin temizliğinde hortumla su tutmak yerine süpürge kullanmalıyız.

Bahçe sulamak için buharlaşmanın en az olduğu sabah veya akşam saatlerini tercih etmeliyiz.

Araba yıkarken hortum kullanmamalıyız. Bunun yerine kova ve süngeri tercih etmeliyiz.

Daha az su tüketen duş başlıkları kullanmalıyız.

Suyu kireç ve bakterilerden arındıran filtreler kullanmalıyız. Neler Yapabiliriz?2. Enerji:

Her türlü enerji, üretilmesinden son kullanıcıya ulaşmasına kadar geçen tüm aşamalarda havaya, suya, canlılara ve yok edilmesi sorun olan atıklarıyla çevreye zarar veriyor. Bu sebeple enerji tüketiminde olabildiğince tasarruflu davranmalıyız:

Çok kısa süreliğine bile olsa gerekmediği zamanlarda ışığı kapatmalıyız.

Her ortam için doğru tip ve büyüklükte ışıklandırma kullanmalı, gereksiz ışıklandırmadan kaçınmalıyız.

Standart akkor ampüller yerine enerji tasarruflu floresan ampülleri tercih etmeliyiz.

Güneşi bol bir yerde yaşıyorsak sıcak su ihtiyacımızı güneş enerjisiyle sağlamalıyız.

Daha az enerji kullanan, verimli elektrikli cihazları satın almalıyız. Türkiye’deki ürünlerde de gördüğümüz Avrupa Birliği verimlilik etiketlerine göre A++ etiketini taşıyan bir cihaz en verimli cihazdır. Bunu A+, B, C ve D işaretleri takip eder. ABD’de üretilen ürünler de ise Energy Star (Enerji Yıldızı) etiketi kullanılır ve bu etiket cihazın yıllık elektrik tüketimi hakkında bilgi verir.

Televizyon, hoparlör, faks gibi elektronik aletleri bekleme (stand by) konumunda bırakmamalı, kapatmalıyız.

Evimizi ısı kaybına karşı yalıtmalıyız.

Klima yerine vantilatör kullanmayı tercih etmeliyiz.

Klima kullanıyorsak, bunları doğrudan güneş ışığı almayan yerlere yerleştirmeli, klimaların filtresini de en az ayda bir yenilemeliyiz.

Ev eşyalarını, ısınma sağlayan radyatörleri kapatacak şekilde yerleştirmemeliyiz.

Evde kullandığımız yakıtların düşük kükürt içermesine özen göstermeliyiz..

Elektrikli ısıtıcıları mümkün olduğunca az kullanmalıyız.

Otomobil alırken büyüklüğünü ihtiyacımıza göre belirlemeli ve kendi sınıfında yakıt tüketimi en az olan modelleri tercih etmeliyiz.

Mutlaka kurşunsuz benzin kullanmalıyız, yüksek performans sağlayan benzin türlerini tercih etmeliyiz.

Neler Yapabiliriz?3. Ulaşım:

Ulaşım araçlarının karbondioksit emisyonu, sera etkisi yaratan en etkin gazlardandır.

Olabildiğince toplu taşıma araçlarını tercih etmeliyiz.

Kısa mesafelere arabayla gitmek yerine yürümeliyiz.

Satın alırken, kurşunsuz benzin tüketen araçları tercih etmeliyiz.

Aracın düzenli bakımını yaptırmayı ihmal etmemeliyiz.

Uzun duraklamalarda aracın kontağını kapatmalıyız.


4. Ambalaj:

Plastik ürünleri olabildiğince az kullanmalıyız. Alışverişlerimizde plastik poşet kullanımını en aza indirmeliyiz. Plastik poşet ve yiyecek kapları gibi ürünleri mümkün olduğunca yeniden kullanmalı, kısa bir süre sonra atmamalıyız.

Cam, geri dönüşümü çok etkin olan bir malzemedir. Olabildiğince cam ürünler kullanmalıyız. Cam saklama ürünlerini uzun süre kullanmalı, kullanmayacağımız zaman ise geri dönüşümünü sağlamalıyız.

Kâğıt kullanımında çok dikkatli olmalı, kâğıdı israf etmemeliyiz. Atık kâğıtların da her zaman için geri dönüşümünü sağlamalıyız.

Metal ambalajları da tekrar kullanmalı, kullanmayacağımız zaman çöpe atmamalı, geri dönüşümünü sağlamalıyız.

Alüminyum ambalajlarda da aynı şekilde geri dönüşümü desteklemeliyiz.

Bu ana başlıkların dışında daha pek çok konuda daha dikkatli davranarak enerji ve kaynak israfını en aza indirebiliriz. Gıda ürünlerinde olabildiğince organik tarım yöntemiyle üretilen besinleri tüketmeli, temizlik ürünlerini kullanırken gereksindiğimiz kadar ve tamamı bitene kadar kullanmalı, kimyasal madde içeren kozmetik ürünler yerine organik olanlarını tercih etmeli, tüketime yönelik aklımıza gelebilecek her konuda tasarruflu davranmalıyız. Küresel ısınmaya karşı çalışmalarda bulunan kurumları ve dernekleri desteklemeliyiz. En önemlisi bu konuda tüm bildiklerimizi olabildiğince çok kişiyle paylaşmalıyız.

Devamını Oku

Küresel ısınmanın sonuçları nelerdir

Böyle giderse neler olacak?Böyle giderse neler olacak?

Bilimadamları tarafından küresel ısınmayla ilgili çeşitli gelecek tahminleri de yapılmakta. 1990 ile 2100 yılları arasında, ortalama küresel sıcaklığın 1.4 ilâ 5.8 °C kadar artacağı hesaplanıyor. Bu ısınma geçen yüzyılda yaşanan ısınmanın çok üzerinde ve büyük bir olasılıkla son 10.000 yılda eşine rastlanmayan bir durum. Deniz seviyesi ortalamasının ise 9 – 88 cm arasında artması bekleniyor. Bunun yanında kar örtüsü ve deniz buzlarının azalmaya devam edeceği, buzulların ve kutupların daha yaygın bir biçimde küçüleceği öngörülüyor. Sera gazları yoğunluklarını istikrarlı bir düzeye oturtmayı başarsak bile, iklim değişikliği yüzyıllar boyu varlığını hissettirecek ve yüzey sıcaklıkları ile deniz seviyeleri geçmişteki artış sebebiyle artmaya devam edecek. Batı Antarktika ve Grönland’daki buz örtüsünün kaybı, önümüzdeki 1000 yıl içinde küresel deniz seviyesini 3 metre kadar yükseltecek. Bu da birçok adanın denize gömülmesi ve kıyı bölgelerinin sel altında kalması anlamına gelmekte.

Sıcaklıklar artınca, büyük su yüzeylerinden (deniz, göl, akarsu, baraj vb.) buharlaşma artıyor ve topraklar kuruyor. Bunun sonucunda bölgesel olarak iklimler değişecek, tarımsal ürünler ve ormanlar zarar görecektir. Hâlihazırda meydana gelmeye devam eden bu durum gelecek yıllarda çok daha tehlikeli hale gelecektir. Büyük su yüzeylerine yakın yerlerde hava nemi ve yağışlar artacak, sel afetleri görülecektir. Karasal alanlarda ise toprak suyunu kaybederek gitgide kuraklaşacak, tarımsal ürün verimi azalacak, ormanların alanı daralacak, hidrolojik enerji üretimi düşecektir. Bitki örtüsü azalıp, dünyanın büyük bir bölümü çölleşecektir. Buzulların erimesi ve bunun sonucunda göller, denizler ve akarsularda su düzeylerinin yükselmesi, halen yaşadığımız sel afetlerini çok daha vahim bir hale getirecek, kıyı bölgelerinin sular altında kalmasına sebep olup toplumsal göçleri başlatacaktır. Küresel ısınma, yaşanan kasırgaları da daha dehşet verici bir hale getirecektir. Küresel iklim değişikliği ile Sibirya ve Kanada’daki buzlu tundra toprakları çözünecek ve tamamen bataklık haline gelecektir. Buralarda bol miktarda metan gazı oluşarak atmosfere karışacak, artan sera gazları nedeniyle küresel ısınma daha da artacak ve böylece kısır döngüye girilmiş olacaktır.

Böyle giderse neler olacak?2025 yılına kadar Avustralya ve Güney Afrika’daki tropikal ormanların yok olması bekleniyor. Akdeniz bölgesinde ise orman yangınları artacak, besin üretimi ve su kaynakları azalacak. 2050 yılına kadar dünya üzerindeki bitki ve hayvan türlerinin dörtte biri yok olacak. Avustralya’daki mercan resifleri 2050 yılında tamamen ölecek. Mercanlar, deniz yaşamının %25’ini destekleyen canlılar. Mercanların yok olması, deniz canlılarının yaşamlarını sürdürebilmeleri açısından büyük bir tehlike anlamına geliyor. 2070’de Kuzey Buz Denizi, tüm canlıları ile birlikte yok olacak, Amazon Ormanları’ndaki zarar, geri dönülemez noktaya ulaşacak, dünya çapında 5.5 milyar insan yaşamı için yeterli gıdayı sağlayamaz hale gelecek.

Örnekleri arttırmak mümkün. Bu sınırlı sayıda örnek bile dünyanın ve insanoğlunun karşı karşıya bulunduğu tehlikenin ne kadar büyük olduğunu gösteriyor.

Devamını Oku

Küresel ısınmanın etkileri, Küresel ısınma nedir

Küresel ısınmanın etkileriKüresel ısınmanın etkileri

Dünyadaki iklim değişikliklerine baktığımızda, binlerce yıllık bir süreç içerisinde görülen ortalama 5 °C’lik ısı artışının bir buzul çağına sebep olabildiğini görüyoruz. Yalnızca birkaç yüzyıl içinde görülen birkaç derecelik artışın nelere yol açabileceğinin cevabı ise netlik kazanmış değil. Geleceğe dair projeksiyonları yazının ilerleyen bölümlerinde okuyacaksınız; fakat küresel ısınmaya bağlı çeşitli etkiler, hem dünyanın genel iklim düzeniyle ilgili konularda hem de günlük hayatımızda görülmeye başlandı bile.

Geçtiğimiz yüzyılın en sıcak ve en kurak yazları son 10 – 15 yıl içerisinde yaşandı. 1998 ise son 1400 yılın en sıcak yılıydı. Son 15 – 20 yılda ölçülen küresel sıcaklıkların ortalaması, son 600 yılın en yüksek sıcaklık ortalaması olarak hesaplandı. Bu durum doğal olarak buzul bölgelerindeki erime olaylarını tetiklemekte ve ortalama küresel deniz düzeyinin yükselmesine sebep olmakta.

Amerikan Kar ve Buz Verileri Merkezi (NSIDC) ölçümlerine göre: Antarktika’da son 50 yıl içerisinde hava sıcaklığı 2.5 °C arttı ve 7 dev buzul kütlesinin alanı, 1974’ten bu yana 13500 kilometrekare azaldı. Yaklaşık 12 bin yıllık olduğu sanılan 3250 kilometrekarelik, 200 metre derinliğinde, 720 milyon ton ağırlığında buz kütlesi ana parçadan ayrılıp binlerce buzdağına bölündü. Larsen-B buzulu, son 5 yılda 5700 kilometrekarelik bölümünü kaybedip eski hacminin yalnızca %40’ına sahip hale geldi.

İzlanda Üniversitesi profesörlerinden Helgi Björnson, yaptığı araştırmalara dayanarak, İzlanda’nın %8’ini kaplayan ve kutuplar dışındaki en büyük buzul olan Vatna dev buzulunun 1930 yılından bu yana en yüksek erime hızına eriştiğini ve küresel ısınmanın bu şekilde devam etmesi durumunda bu dev buzulun 100 yıl sonra yok olup bütün İzlanda’yı sular altında bırakacağını bildiriyor.

Küresel ısınmanın etkileriBuzul erimelerinden kaynaklanan afetler de yaşanıyor: İngiltere, Almanya ve İtalya’da meydana gelen seller son 50 yılın en büyük sel afetleriydi. 1994 Kasımında İtalya’da meydana gelen sel afeti 64 kişinin, 1991 ve 1994’te Çin’de görülen sel afetleri 4920 kişinin ölümüne neden oldu. 2002 Ağustos ayında Almanya’da yaşanan sel afeti 21 kişinin ölümüne, binlerce kişinin de evsiz kalmasına sebep oldu. Milyar dolarlarla ifade edilen maddi zararlar da cabası. Bu sel afetlerini bilim adamları şöyle değerlendiriyor: “Bu yaşananlar, dünyadaki iklim değişiminin bize kadar gelebilen, çok küçük bir işaretidir. Bu olayların nedeni dünya çapındaki ısınmadır.”

Küresel ısınmanın etkileri

Dengesiz küresel ısınma, hem sayı hem de şiddet bakımından son derece zararlı kasırgalar da yaratmakta: 1991 Mayıs ayında Bangladeş’te meydana gelen “Adsız Siklon” 140.000 kişinin ölümüne; 1993 Mart ayında Kuzey Amerika’da görülen “Kış Fırtınası” ise 246 kişinin ölümüne neden oldu. 2004 yılında, ABD tarihindeki en yüksek sayıda kasırga olayıyla karşılaşıldı: 1.727.

Küresel ısınma sebebiyle Akdeniz’deki su sıcaklığının 27 °C ile son 3000 yılın en yüksek düzeyine ulaştığı görülmüştür. Akdeniz’de yaşayan bazı canlıların bu sıcaklığa dayanamayıp hayatta kalamadıkları belirlenmiştir. Dünya çapında, bitki ve hayvanların yaşam alanlarında değişiklikler, bazı bitki ve hayvan nüfusunda azalmalar gözlenmektedir. Doğanın dengesinde görülen değişim; ağaçların erken çiçeklenmesine, böceklerin erken ortaya çıkmasına, kuşların erken yumurtlamasına neden olmaktadır.

Küresel ısınmanın son yıllarda görülen diğer etkilerini özetle şöyle sıralayabiliriz:

Kuraklık, birçok ülkede büyük sorun haline gelmiş durumda. 2007 yılı, Avrupa’da son yüzyılın en kurak yılı olarak kayıtlara geçti.

Everest dağındaki buzullar eriyor.

Grönland aşama aşama parçalanmaya başladı.

Kuzey Atlantik’e ılık su götüren okyanus dolaşım sistemi önemli ölçüde yavaşladı.

Tatlı su kaynakları azalıyor.

Küresel ısınmanın etkileriSıcaklık nedeniyle pek çok deniz canlısının yaşama alanları farklılaşıyor.

Dünyanın akciğerleri olarak gösterilen Amazon ormanları bilinen tarihinin en büyük kuraklığını yaşıyor. Küresel ısınmayla birlikte ormanların hızla yok edilmekte oluşu da bunun sebeplerinden biri. Amazon ormanlarının %20’si şimdiden yok olmuş vaziyette.

Sıcaklığın yol açtığı huzursuzluk ve depresif yansımalar insan vücudunun bağışıklık sisteminde bozulmalara sebep olduğu gibi, sıcaklık hayvanlarda da davranış değişikliklerine yol açıyor.

İklimdeki değişiklikler, tüm kıtalarda fiziksel ve biyolojik sistemleri etkilemeye başladı. Yüzlerce canlı türünün eski yayılma alanları değişmiş, ekosistemler bozulmuş durumda. Çeşitli hayvan türleri tükendi ve tükenmeye devam ediyor.

Devamını Oku